İlhan Cavcav ile Yılmaz Vural arasında yaşanan trajedi malum.
Memleket günlerce bir kulüp başkanı ile teknik direktörü arasında geçenleri konuştu.
Vah Türk futbolunun hâline derken, beter bir haber Mersin’den geldi.
Hepsi de on gün içinde olup bitti.
Önce Bülent Korkmaz’a yapılan ayıp, ardından 24 saatlik Hakan Kutlu macerası ve Nurullah Sağlam’ın iki gün süren Mersin İdmanyurdu hikayesi.
Hikaye diyoruz, çünkü dünyada ender rastlanan gariplikler yaşanıyor futbolumuzda.
Tekmili bir arada. Borç gırtlağa dayanmış. Oyuncu alacakları ödenmiyor, çoğu bugün yarın serbest kalacak.
Trabzonspor uzun yıllar sonra ilk kez bir resmi maça yabancısız çıktı. Kaprisli lejyonerlerin yanı sıra Mehmet Ekici, Onur, Erkan Zengin gibi deneyimli isimler de gelmemişti Adana’ya. Grupta rahat konumda olmak Sadi hocanın elini güçlendirmişti kuşkusuz. Deneyimli teknik adam fırsatı, gençlere ve sezon başından bu yana forma şansı bulumayan oyunculara verdi. Mahçup da olmadı.
Rakibin de ideal kadrosu yoktu sahada. Lakin, bordo-mavili takım kupadaki en etkili, istekli ve üretken futbolunu oynadı dün akşam.
Trabzonspor daha ilk yarıda üç farkı yakaladığında, Yusuf’un müthiş performansı ve attığı iki şık golün katkısı büyüktü skora. Koca bir alkışı hak etti. Sezon başında kadro dışı bırakılan ve son iki kupa maçında Sadi Tekelioğlu’nun “çık oyna” dediği Soner, tecrübesiyle ağırlığını hissettirdi. Kaleci Uğurcan, özgüveni ve yaptığı kritik kurtarışlarla, Esteban transferinin ne kadar gereksiz olduğunu gösterdi. Yediği golde hatası yoktu. Deniz gol attı, kendine geldi.
Sadi hocanın bu maçta görev verdiği Mehmet Kuruoğlu ile Abdülkadir hiç sırıtmadı. Onlar da oynadıkça, genç Muhammet Beşir gibi deneyim kazanacak ve kendini gösterecek. Okay’da inanılmaz bir gerileme var, üzerinde durulması
Sadi Tekelioğlu’nun oyuncu tarcihlerine elbette saygı duyacağız. Kupa maçını da önemsemediğini düşünmüyoruz. Lakin dün akşam sahaya sürdüğü takım aynı ruh halinde miydi bilmiyoruz. Öyle bir ilk yarı oynandı ki sormayın.
Adanaspor karşısında sanki dar alanda kısa pas çalışması yaptılar. İkinci bölgede etkin görünmelerine karşın hücum anlamında son derece etkisiz ve yetersiz kaldılar. İlk yarıda topa daha çok sahip görünmelerine karşın tehlike yaratan taraf konuk ekip oldu. Kaleci Onur üç net gol pozisyonda müthiş kurtarışlar yaptı. İkinci yarıda da öyle hâkeza!
Bazen futbolun adaletin var mı diye sorarız. Gelin siz karar verin. Adanasporlu Magaye ceza alanı içinde önce Okay’ı yere indirdi, sonra yüzüne dirsek attı. Hakem iki pozisyonu da es geçti. Fakat aynı Magaye, Aytaç’ın yaklaşık 30 metreden kaleye gönderdiği topa tamas edince uyuyan rakip futbolu hatırladı.
İkinci yarıda Tekelioğlu’nun yaptığı oyuncu değişiklikleri ofansif anlamda yarar sağladı. Önce Aytaç-Aykut işbirliği ikinci golü getirdi. Ardından Trabzonspor’un gelecekdeki yıldızı olarak gösterilen Muhammet Beşir yine sonradan girdiği maçta boş geçmedi, ona güvenen hocasını mahçup etmedi. Kim bilir, şartların
Bazı insanlar iyi yönetici olur, bazıları iyi eğitimci.
Evet, Pierluigi Collina ve Howard Webb gibi isimler her ülke hakemliğine katkı sağlayabilir.
Ama Jaap Uilenberg de öyleydi. UEFA Hakem Kurulu üyesi olarak 6 yıl görev yaptığı Türkiye’de hakemliğe hiçbir katkısı olmadığı söylenebilir mi?
Şimdi Hollandalı hoca gidiyor, yerine tüm dünyanın tanıdığı, kariyeri tescilli, Collina’nın sağ kolu diyebileceğimiz Roberto Rosetti geliyor.
Bugün Kulüpler Birliği Vakfı, ekonomik olarak batma noktasına gelen kulüpleri kurtarmak, işe sıfırdan başlamak, yepyeni bir düzen kurmak için uğraşmıyor mu?
Kulüpler yasası niçin bu kadar önemli?
Yasa çıktığında sancılı bir dönem, köklü bir değişim yaşanmayacak mı?
Tarih 21 Şubat 2015...
Tam 10 ay önce, bugün tartışmaya açılan konuya naçizane dikkat çekmiştik.
Bu köşede yine bir İlhan Cavcav operasyonu sonrası şu satırları yazmıştık;
“Teknik adamların tescilleriyle ilgili talimat, aynı sezonda sadece iki takımda çalışma imkanı verir.
Yıllar önce işin çivisi çıkınca, federasyon müdahale etmiş ve sınırlama getirmişti.
Peki ya kulüpler? Onlar için kısıtlama var mı? İlginç olanı da bu, yok!
Örneğin Gençlerbirliği. Ligin 20. haftası geride kaldı, dördüncü teknik direktörü takımın başına getirdi.
Sadi Tekelioğlu özü sözüne denk bir teknik adam. Cardozo’nun yokluğunda N’Doye niçin kadroda yok sorusuna net bir yanıt verdi; “Oynayacak yeterlilikte değildi.”
Peki, bu mevkide görev alabilecek diğer isimler, genç Muhammet ve Deniz nerede? Kulübede. Kasımpaşaspor gibi son 7 haftada hiç yenilgi almamış, 12 gol atmış bir takım karşısına forvetsiz çıkmak ciddi riskti.
Sadi hoca orta sahayı kalabalık tutup hem rakibin çıkışını engellemek istedi, hem de Mehmet Ekici gibi adam eksiltip rakip savunmayı zora sokacak bir silahı kullanmak istedi belli ki. Gol mü? Bu oyun kurgusundaki tek seçenek, duran toplar olabilirdi.
Lakin o kalabalık orta saha ilk yarıda inanılmaz top kayıpları yaptı. Hücumu seven ve özellikle kontratağı iyi yapan Kasımpaşaspor için iştah kabartıcı pozisyonlara dönüştü bu hatalar. Maç boyunca da sayısız kere yaşandı aynı senaryo. Dolayısıyla Trabzonspor savunmasını da güç durumda bıraktı. Penaltı pozisyonu öncesi yine kaptırılan bir topu kullanmak isteyen Scarione’ye Cavanda’nın müdahalesi çizginin içinde mi dışında mı tartışmaları, hakem Özgür Yankaya’nın kararını değiştirmedi. Tabelayı ise Eren değiştirdi.
Açık söyleyelim, Trabzonspor bu gole üç dakika
Açık söyleyelim, Trabzonspor’da yeni yönetimin Ersun Yanal operasyonu tam bir fiyasko oldu.
Başkan Muharrem Usta’nın seçim öncesi “Kazanırsam seninle çalışmak istiyorum”, kongre sonrası ise “Gel takımın başına geç” şeklindeki ısrarı, en azından nezaketen geri çevrilmeyecek bir diyalog başlatmıştı.
Bu süreçte iki kez bir araya gelen Usta ve Yanal’ın para konusunda tek kelime konuşmadığını biliyoruz.
Son görüşmede prensipler, transfer ve geleceğe dönük bazı projeler paylaşıldı, karşılıklı görüş alış-verişinde bulunuldu.
Hatta Yanal sordu; “Donk ve Eren Derdiyok’u alabilir misiniz?” Yanıt netti; “Alırız.”
İşte fırtına, bu yemeğin ardından koptu.
Yönetim içinde ilk günden bu yana Yanal ismine karşı çıkanlar atağa geçti.
Belli ki Gaziantepspor’un önceliği kupa değil lig. Dün akşam altı as oyuncusu yoktu. Sadi Tekelioğlu da benzer bir tercih yapmıştı. M’Bia, Cavanda, Cardozo’yu dinlendirmişti. Lakin yedek kulübesinde deneyimli isimler bekliyordu. Maçın hemen başında N’Doye’nin girdiği iki pozisyondan biri golle sonuçlansa, onlara da ihtiyaç kalmayacaktı. Buna karşın 10. dakikada İsmail kaleci Onur’u avlayınca hesap bozuldu.
Sadi hocanın oyuna ilk müdahalesi sarı kartlı Aytaç’ı çıkarıp Mehmet Ekici’yi almak oldu. İkinci yarıda ise ilk kez şans tanıdığı ve sahada hiç sırıtmayan Yusuf Yazıcı-Özer değişikliğini yaptı. Bu arada Trabzonspor’un yapamadığını Gaziantepspor savunması başardı. Yusuf’un ortasında Süleyman ters bir vuruşla meşin yuvarlağı kendi ağlarına gönderdi.
Topa daha çok sahip olmak, daha çok pas yapmak iyi olmak anlamına gelmiyor. Oyunun Trabzonspor’un hakimiyetinde göründüğü bölümlerde Gaziantepspor hızlı hücumlarla pozisyon buldu. Kaleci Onur ilk goldeki hatasını bu ataklarda telafi etti.
Skoru belirlemek ise Muhammet Beşir’e düştü. Sadi hocanın alt yapıdan A takıma kazandırdığı genç oyuncu, ligden sonra kupada da siftah yaptı ve hocasını utandırmadı. Galibiyetin en anlamlı