Lige erken havlu attıktan sonra Avrupa’ya çıkan en kestirme yolun Türkiye Kupası olduğunu bilen iki takımın müzesini zenginleştirmek için kazanmayı hedefledikleri maçın manevi değeri fazlaydı. Kimin ne kadar istediğini konuşmak gereksiz. Avrupa’nın ekonomik biletini cebine koyan Trabzonspor karşısında öz güveni yıpranmış Beşiktaş’ı plase görenler, futbolun gerçeklerinden bihaberdir derim. Ne oldu? Beşiktaş olimpiyat stadında bileti hakkı ile cebine koydu.
Öncelikle; 2 metrelik forvet Onuachu’nun yaklaşık 40 metre savunmacıları peşine takıp attığı golün tur müjdecisi olduğunu sananlar yanıldı. O golle maç bitmiyor ki? Sen kazanmak değil, skoru korumak yanlışına düşersen üzülürsün.
Beşiktaş böyle bir maçta geriden gelip maça tutunuyorsa, Trabzonspor’un neyi yanlış yaptığını sorgularken teknik direktör Abdullah Avcı’nın oyuncu tercihlerini ve taktik anlayışını da irdelemek gerek.
Hocam takımın attı golü öne geçti. Niye geriye yaslanıyorsun? Saydım; maç boyunca kaleci Uğurcan en az 4 pozisyonda golü
Haber, “Fenerbahçe’ye çocuk cezası” başlığı ile yer almıştı. Sarı-lacivertlilerin 24 Şubat’ta Kasımpaşa ile oynadığı maç öncesi iki takım oyuncuları ile hakemler sahaya miniklerin ellerinden tutarak çıkmış, birlikte ulusal marşımızı söylemişlerdi.
Ama o ne? TFF temsilcisi dedektif edasıyla “refakatçi çocuk sayısının seremoniye katılan hakem ve futbolcu sayısından fazla olduğunu” rapor etmişti.
Şimdi diyecekler ki, “Biz kulüpleri seremonide karmaşa yaşanmaması için uyarmıştık, Fenerbahçe dinlemedi.”
O zaman soruyorum; her hafta liglerde onlarca maç oynanıyor. Özellikle dört büyük takımların maçlarında bu kuralın defalarca ihlal edildiğine tanıklık ediyoruz. Başka hangi kulüplere ceza verdiniz?
Ayrıca talimatlar bizzat yönetenler tarafından delik deşik edilirken, seremoniye 25 değil, 30 çocuk çıksa neden rahatsız olunur?
Uzatmayalım, o rapor doğrultusunda Fenerbahçe kulübüne 112 bin lira ceza kesildi. Değil 112 bin, bir kuruş dahi olsa hangi akla ve mantığa sığar diye sorgulamak gerekiyor.
Sonraki
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç adına final sezonuydu. Geçen haziran ayında dört hedef koymuştu, mayıs geldi hepsi tükendi. Görev süresi boyunca tercihleri de teknik direktör seçimleri de camiayı üzdü.
Koç bir daha aday olmayacağını beyan etmişti. Sözünde duracak mı göreceğiz.
Ya Aziz Yıldırım? 3 Temmuz sürecinde kader birliği yaptığı ve çok güvendiği insanlardan biri olan Şekip Mosturoğlu’nun Yüksek Divan başkanlığına seçilmesiyle başlayan süreçte verilen mesaj, anlamlıdır. Camia onu göreve çağırıyor bence. Bir plan varsa, adım adım yürüyor.
24 Mayıs’a sayılı gün kaldı. 2018 yılında başkanlığı devretmiş de olsa, sınırlı sayıdaki dost ortamında Fenerbahçe ile bağını güçlendirerek döneceğini ifade eden Yıldırım’ın adaylığına kesin gözüyle bakıyorum. Ortam ve koşullar onu işaret ediyor.
Bu arada geri dönmesi için en önemli sebep, futbol takımının yıllardır şampiyonluğa hasret kalması kadar, 6 yıl önceki kongrede zedelenen itibarını yine sandıkta geri alma isteği
Finale çıkan son virajda tedbirli olmak ve kontrollü oynamak kabul edilebilir. Dolayısıyla tatsız tuzsuz bir mücadeleye hazır olmak gerekirdi. İlk yarı aynen böyle oldu. Maçın ikinci yarısında ise çok farklı bir senaryo vardı. Trabzonspor golleriyle ve futboluyla tam anlamıyla fırtınaya dönüştü.
Adını finale yazdıran bordo-mavili ekip ilk maçtaki galibiyetin avantajını koruyabilmek için dikkatli oyunu tercih etti.
Lakin işin savunma yönünde zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşadı. Orta alanda basit top kayıpları ve rakibi karşılamakta etkisiz kalması sadece bu maçın değil sezonun en büyük problemi olarak görünüyor. Seneye transfer planlaması yapılırken öncelik bellidir.
Karagümrük’ün finalde Beşiktaş’a rakip olabilmek için iki farklı kazanması gerekiyordu. Tolunay Kafkas’ın ilk bölümü en az bir golle önde tamamlama düşüncesi fırsatlar yakalamasına karşın sonuçlanmadı. Güven ve Ceccherini’nin topla buluşmaları sevince dönüşemedi. Bordo-mavililerin ise kaleyi bulan tek şutu yoktu. Bu
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyu nezdinde yıpranan imajını düzeltmek için medya ile yakınlaşmasını normal karşılıyorum.
Verdiği mesajların yeterli olmadığını düşünmüş olmalı ki, benzer içerikleri TFF internet sitesinden tekrarlaması tuhaf geldi bana... Olağanüstü genel kurul için yürütülen imza kampanyası üzerinden muhaliflere meydan okuması da öyle hakeza...
Bu noktada Büyükekşi’nin demokratik teammülleri ihlal ettiği fikrindeyim. İmzacıları “azınlık” diyerek küçümsemesi hoş değil. Sesini yükseltenlerin de futbolun paydaşları olduğu unutulmamalı.
Kulüpleri, “benden yana olanlar” ve “karşı duranlar” diye ikiye ayırmaya kalkarsanız, yarın birbirinizin yüzüne bakmakta zorlanırsınız. Ya ilk genel kurulda azınlık çoğunluğa dönüşürse?
Bugün erken seçim isteyen kulüpler tavırlarını cesurca ortaya koyanlardır. Unutmayın, bir de imza vermekten çekinen ve şimdilik sessiz kalanlar var. Deneyimle sabittir ve kararsızların oyu önemlidir.
Fut
Hatırlarsınız, Merkez Hakem Kurulu’nun eğitim amaçlı yapılan VAR değerlendirmelerinin medyaya sızdırılması büyük yankı uyandırmıştı.
Skandalın patlak vermesinden sonra harekete geçen Futbol Federasyonu, oturuma katılan hakemler, MHK yetkilileri ve yabancı eğitimciler üzerinden soruşturma başlatıp iz sürmek istemişti. Kişisel IP numaralarında yapılan incelemeden sonuç çıkmayınca iş farklı bir boyuta geçti.
Başkan Mehmet Büyükekşi’nin talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığından destek talep edildi. TFF operasyonu gizli tutarken, şüpheliler listesi hazırlandı. Zaten paramparça olmuş hakem camiasının bu tip senaryolara malzeme edilemeyeceğine dair maddi kanaat oluştu.
Ancak servis edilen görüntülerin teknik olarak kayıt altına alınmış olması gerekiyordu. Konuyla ilgili personel de temiz çıkınca, gözler görüntülerin rutin olarak ulaştırıldığı sınırlı sayıdaki üst düzey isme çevrildi.
Fikri takip açısından soruyorum; aradan haftalar geçti.
Bu kulvarda rakibin adı ve gücü değil, kupayı ne kadar istediği önemli. Karagümrükspor’un ligdeki konumuna bakmayın. Yarı finale Galatasaray’ı eleyerek geldi. Trabzonspor için kolay lokma olmadığını göstermek isteyecekti elbette.
Konuk ekibin direnci, zaman zaman tansiyonun yükselmesine neden oldu. İlk yarının son dakikalarında Enis Destan’ın takımı hücuma çıkarken Ceccherini’ye attığı yumruk büyük sorumsuzluktu. Bu saçmalığın hiçbir açıklaması olamazdı. VAR uyarısı ile hakem Ali Şansalan’ın sarı kartı, kırmızıya döndü. Enis’in arkadaşlarına ve hocasına kocaman bir özür borcu olduğunu unutmaması gerek.
Maçın ilk golü Karagümrük savunmanın hatası ve Visca’nın kişisel becerisi ile geldi. Konuk ekip ise oyun planına sadık kalarak ve büyük boşluklar yakaladığı orta alanı rahat geçerek etkili oldu. Önce Güven, hemen ardından Mendes ile iki ciddi fırsat buldu. Eşitlik sayısı geliyorum dedi ve geldi. Rohden’in pasında Mendes topa bekletmeden vurdu ve Uğurcan’ı avladı.
Bordo-mavililerin
Tarih 16 Ekim 2023... Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, basın mensuplarıyla sohbet ederken şöyle diyordu: “Oyun gücümüz ve kadro kalitemizle 4 kupayı da kazanabilecek güce sahibiz. Antrenör olarak oyuncularınıza neyi ne kadar anlatabiliyorsanız, o kadar antrenörsünüz. Futbolcuyu inandıramazsanız, adalet olmazsa, başarı zaten olmaz.”
Bu sözlerin üzerinden 6 ay geçmedi ki, Kartal’ın koyduğu hedefler birer birer uçup gitti. Önce Türkiye Kupası’ndan elendi, peşinden Süper Kupa fiyaskosu geldi. Son olarak Konferans Ligi hüsranıyla tükendi.
Ve elde kaldı Süper Lig...
İsmail Hoca’nın o günkü tespitlerden ilkine katılıyorum. Çubuklu formanın neferleri, oyun gücü ve kalitesi olarak tüm kupalara talip olabilirdi. Ya Kartal’ın koyduğu antrenörlük kriterleri? “İnandırıcılık ve adalet”in olmadığı yerde başarının gelmemesine ne demeli? Haklısın hocam, gördük mü?
Gelinen noktada sorgulanması gereken kişi, elbette teknik direktör olacaktır. Kritik müsabakalarda,