Son sözü kim söyleyecek?

16 Eylül 2017

Yabancı futbolcu sayısıyla ilgili tartışma iyice sulandı.
Her kafadan bir ses, her yönetici ve teknik adamdan farklı yaklaşımlar okuyoruz.
Medyamız da çok meraklı gündem yaratmaya.
Kural değişir mi, sayı azalır mı, yoksa tamamen mi serbest bırakılır sorularına, bugünden yanıt vermek mümkün değil.
Çünkü ortada bir gerçek var. Şu an Süper Lig’de 18 kulübe tescilli 245 yabancı oyuncu mevcut.
Bunların sadece yüzde 25’nin, (49 kişi) sözleşmesi 2018 yılında bitiyor. Bir bölümü de kiralık oynuyor. Diğerlerine 2020’ye değin uzayan kontratlar yapılmış. Söylemeye gerek yok, ciddi rakamlar ile çoğunluğu.
Bu tabloda Futbol Federasyonu veya Kulüpler Birliği Vakfı kalkıp da, gelecek sezondan itibaren sayı şu kadar düşecek diyebilir mi? Diyemez.

Yazının Devamı

Tecrübe krizi yener!

15 Eylül 2017

Her iki takım da kendi liglerinde sıkıntılı günler yaşıyordu. Hem saha içinde hem dışında. Biz alışığız, ancak Marsilya taraftarının kötü sonuçlara ve kulübün yeni patronuna tepkisi uzun zamandır dinmiyordu. Maçın havasını anlatmak adına söylüyorum, geceye damgasını vuran olay, Fransızların sıra dışı protestosu idi.
Mustafa Reşit Akçay Osmanlıspor’un başında, UEFA Avrupa liginde ilginç skorlara ve sonuçlara imza atmıştı. Konyaspor’da aynı başarıyı nasıl yakalacağı, özellikle bu zorlu grupta merak edilen bir soru idi. Mustafa hocayı tanırız. Önlemini alır, rakibin açığını kollar. Mesajları mütevazıdır.
Lakin rakibin gücü ve silahları belli idi. Payet gibi bir usta, Germain ve Thauvin isimli etkili ayaklara sahip olan Marsilya onca sıkıntıya karşın, kağıt üzerinde favori gösteriliyordu.
Bu tarz maçlar üst düzey konsantrasyon, sabır ve deneyim gerektirir. Konyaspor ilk yarıda ezberlenen kurallara harfiyen uydu. Gerçekten de bizim ligimizin üzerinde bir rakip değildi bu haliyle Marsilya. Savunmayı iyi yaptık, hücumda ise telaşlı ve aceleci olmamız pozisyon bulmamızı engelledi.
İkinci yarı şokla başladBasit gol yedik. Adil Rami’yi o kadar boş bıraktık ki, antrenmanda bile bu

Yazının Devamı

Emre Mor da kimmiş?

11 Eylül 2017

İkisi de Milan’dan ciddi paralarla alındı. İkisi de İtalyan kulübünün gözden çıkardığı futbolculardı. Lakin önce Kucka, son gün Sosa, Trabzonspor’un bu sezonki en önemli transferleri olarak sunuldu. Öyle ya, peşlerinden bu kadar adam koşarsa, işin nazı da artardı, maliyeti de...

Kucka’yı dört haftadır izliyoruz. Kimin kontenjanından oynadığını henüz çözemedik. Başkan mı, hoca mı ısrar ediyor bilmiyoruz. Ama geçen yılki orta saha uyumunu bozduğu ve takıma katkı sağlamadığı aşikâr.

Sosa’ya gelince... Ersun Yanal’ın taraftarı heyecanlandıran, kulübün kasasını ise tehdit eden Arjantinli ile maça başlaması bizim için sürpriz oldu. O tek antrenmanla formayı kaptı, Durica’nın yokluğunda hazır gelen Hubocan kulübedeydi.

Kimin ne kadar hazır olduğuna karar veren bir hocası olduğuna göre, üstelik kazanmış bir takımın patronu ise bu şahıs, bize de saygı duymak düşer.

Evet, konuşmak için henüz erken. Lakin zaman gösterecek Sosa’nın maliyetini hak edip etmediğini. Kişisel fikrimiz, 90 dakika sahada kalması lükstü.

* * *

Dağınık, takım oyunundan uzak görüntüsünün bedeli olarak Gençlerbirliği karşısında ilk yarıyı geride tamamladı bordo-mavili ekip. Top yapamadı, orta alanı tutamadı.

Başlangıçta bizi şa

Yazının Devamı

Sayıya değil, paraya bak!

9 Eylül 2017

Hiç kuşkusuz transfer döneminin en çok konuşulan takımı Galatasaray oldu.
Ciddi paralar harcandı, taraftarı mutlu edecek alternatifli bir kadro oluşturuldu.
3-5 milyon euroluk yüksek maliyetli oyuncuların yanında, Karabükspor’dan alınan Latovlevici için ödenecek ücret ise komik kaldı. Öyle ya, 550 bin euro bonservis, yıllık 750 bin euro maaşla yerli futbolcu dahi bulunmazken, Rumen oyuncuya sudan ucuz denebilirdi.
Karabükspor Başkanı Ferudun Tankut mantıklı bir yönetici. On ay sonra sözleşmesi bitecek oyuncudan kâr ettiğini söylerken haksız değildi. Kafası transferde kalmış bir futbolcudan ne kadar verim sağlayacakları endişesi de cabası.
Sonuçta alan memnun, veren memnun kaldı.

Koşa koşa attınız

Yazının Devamı

Hakemin dostu olur mu?

2 Eylül 2017

Hazır lige ara verilmiş ve millet ağız tadıyla bayram yaparken, kimsenin keyfini kaçırmak değil niyetimiz.
Aksine, hakem camiasında işler tatsız giderken, belki birileri kafasını kumdan çıkarır ve frene basar diye umuyoruz.
Türkiye’de futbolun ana unsuru kim? Her daim hakemler. Transferler, devasa bütçeler, bilge teknik adamlar, yönetimler şahane; hakemler tu-kaka.
Hangi maçta kim hata yapmış, hakem ne kadar para kazanmış, falanca maça neden şu isim atanmış, bunları konuşuyor insanlar.
Haklılar. Televizyon programları, yorumcular, eski hakemler, gazeteler ve spor yazarları, futbolun kötü gidişiyle ilgili sorunlarına kafa yormak yerine, kolay yolu seçip hakemler üzerinden artırabiliyorlar reytinglerini.
Merkez Hakem Kurulu ve hakemler de çanak tutuyor onlara maalesef...
Hakem korumasız. Ağzı var dili yok bir MHK ve sembolik bir hakem derneği, aslanlar gibi duruyor arkalarında!

Yazının Devamı

Rezaleti Onur önledi!

27 Ağustos 2017

Öncelikle şunu söyleyelim, bir maç yazısından farklı mesajlar var okuduklarınızda... Konu, Trabzonspor ve teknik direktörü Ersun Yanal ile ilgili... Bir hoca, Fenerbahçe ile deplasmanda berabere kaldığı için bırakın yerel medyayı, kulüp müdürü tarafından dahi eleştiri oklarına hedef oluyorsa huzursuz, mutsuzdur demektir. Kimi ne zaman oynatacağı teknik adamın tercihidir, önüne gelen sorgulayamaz veya buna izin verilmez. İddianın ne anlama geldiğini görmek için fazla beklemeye gerek yok! Kimse şaşırmasın.

İki; siz 50. yılında “şampiyonluk” gibi büyük bir hedef koyar, tüm rakipleriniz Avrupa çapında çok önemli transferler yaparak hedefi ıskalamamak için kesenin ağzını açarken, hâlâ Kucka, Burak ve Bongonda ile makus talihinizi değiştirebileceğinizi düşünüyorsanız, ciddiyetiniz ve samimiyetiniz tartışılır. İki yılı aşkın süredir bu gerçeği kavrayamadı iseniz, taraftarı kandırmak gibi bir misyon size yakışmaz. En azından, seçilirken verdiğiniz vaadlerinize uymaz, çünkü inandırıcı değilsiniz!

* * *

Maça gelince... İki haftadır eleştirdiğimiz “dünya yıldızı” Kucka’nın nefis füzesine Tayfur’un aynı güzellikte karşılık vermesi, bu maçta takım savunmasının ve bireysel hataların

Yazının Devamı

Gülme komşuna gelir başına!

26 Ağustos 2017

Galatasaray’ın İsveç temsilcisi Östersunds, Fenerbahçe’nin Makedon Vardar ile eşleştiği gün atılan gazete manşetlerini anımsıyorsunuz değil mi?
Medya olarak taraftara gaz vermeyi severiz. Oynanmadan kazanılmış maçlar, çantada keklik turlar, pek hoşuna gider hepimizin.
Kulüp başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan masörüne, yorumcusundan habercisine kapılıp gideriz bu rüzgarın peşine.
Sonuç? Büyük hayal kırıklıklıkları ve hüsran.
Yüz milyonlarca liralık kadrolar, bilge hocalar, kaybettikleri prestijin peşinde koşan yöneticiler içinse, şok!
Şok filan değil. Hadsizlik, şişirilmiş ego, hatta biraz da görgüsüzlük!
Ne demişti İgor Tudor, Östersunds yenilgisinin ardından? “Bütün kalbimle söylüyorum, 4-0 kaybetmiş olsaydık bile turu geçeceğimizden eminim.”

Yazının Devamı

Sevinmek haram!

21 Ağustos 2017

Böylesi önemli bir maçın ligin hemen başında oynanması üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Bu tarz müsabakalara fikstür çekiminde ayrıcalık tanınması şart. Şayet daha kaliteli, daha üst düzey bir mücadele izlemek istiyorsak tabii.

Lige iyi başlamayan Fenerbahçe için çok kritik bir sınavdı. Ersun Yanal’ın Trabzonspor’u ise lige üç puanla girmesine karşın, deplasmanda 20 yıldır yenemediği bir rakip önünde önce bu psikolojik baskıyı kırmak, ardından Fenerbahçe’nin zaaflarını değerlendirmek isteyecekti.

Geçen hafta ilk maçında siftah yapmış ve attığı gollerle takımını galibiyete taşımıştı Burak Yılmaz. Dün de sahneye çıktı ve oyunun hemen başında Fenerbahçe savunması ve kalecisinin hatasını affetmedi yıldız futbolcu. Burak’ın sakatlanarak yerini N’Doye’ye bırakması şunu gösterdi ki, Ersun hocanın oyun stratejisi onun üzerine kurgulanmış. Burak’tan öncesi ve sonrası diye iki farklı görüntüsü vardı bordo-mavili takımın. Toparlanması kolay olmadı.

İki teknik direktörün de orta alanda baskı yapıp, top çalma düşüncesi faul sayısını artırdığı gibi oyunun kanatlara açılmasını da güçleştirdi. Fenerbahçe’de bu işi yapabilecek iki önemli isim vardı. Velbuena ve Alper. Trabzon’un iki savunmacısı

Yazının Devamı