15 Mayıs tarihli Kelebek’te yayımlanan piknik pozu. Gerede Volvo cipini, Berdan Lincoln Navigator’ını park ettikten sonra.İstanbul eliti, kendi bölgelerinin dışına çıkıp halka karıştı. Bennu Gerede ve Deniz Berdan Zeyin-burnu’nda piknikçileri selamladı. ‘Öteki’ dünyayı kucaklamaya çalışırken, keskin bir çizgiyle ayrıldılar
Cumartesi günü Onur Baştürk’ün Kelebek’teki köşesine ‘neşeli’ fotoğraflarla taşıdığı pikniğin satır aralarında, özü yüzlerce yıla yayılan bir tekinsizlik yatıyor. Deniz Berdan ve Bennu Gerede’yi çimler üzeirndeki pötikare örtünün üstünde ağırlayan Baştürk, yazısında kibirli olmamaya dikkat etmiş. Kelimelerini biblolar arasında temkinli gezinen bir kedi gibi seçmiş. Ama bazı şeyler hava kabarcıkları gibi su yüzüne çıkıyor. ‘Öteki’ canavarının nefes aldığını hissettiriyor. Türkiye’deki 72 milyon insanın arasında azınlık olmanın sıkıntısını yaşayan tüm gruplar gibi, elitlerin de yara aldığı aldığı anlar var.
Zeytinburnu sahiline, beyaz şarabı, somonlu sandviçleri ve peynir tabağıyla giden Deniz Berdan, Bennu Gerede, Cem Büyükhanlı ve Onur Baştürk, etrafında mangal yapan, top oynayan, piknik tüpünde çay demleyen, belediyenin spor aletlerinde vakit
Bize kavgacılığın bir meziyet olduğu öğretildi. Nezaketin zayıflık, ‘dayılanmanın’ güç göstergesi olduğuna inandırıldık. ‘Kim daha delikanlı’ yarışını, normal karşılamaya mecbur bırakılıyoruz
Kadınlar erkeklerle ilişkili sıfatları kendi üzerlerine almayı seviyor. Kendilerini büyük, ağır yakıştırmalarla örtünce huzur buluyorlar. Belki bu, çözümü erkeğin egemenliği altında ezilmemek için ona benzemekte bulmalarından kaynaklanıyor. Kaba saba olmanın bir meziyet olduğu yanılgısı, kadınların sık düştüğü bir tuzak. Bizde erkek Fatma iltifat yerine kullanılır. Ama erkeklere ‘kız Ahmet’ gibi isimler takmak büyük hakarettir. En sevdiğimiz yüceltme de delikanlı olmak tabii. Delikanlının sözlük anlamı, ‘çocukluktan çıkmış genç erkek’ olsa da, kadınları benzetirken sözünün eri, namuslu’ mecazi anlamını kullanıyoruz.
Dır dır değil dayılık
Delikanlı olmak, Türk kızlarının göğsünü kabartıyor. Tüm kusurlarından arınıp omuzlarında püsküllü apoletler gibi yükseliyor delikanlılık. Böylece küfürlü konuşmak, hakaret etmek, kaba saba davranmak da o sihirli kelimenin örtüsü altında görünmez oluveriyor. Kadın olmaya ait inceliklerin utanılacak şeylere dönüştüğü bir yerde yaşıyoruz çünkü.
Yazın dünyanın durmasının sebebi sıcaktan tembelleş-mek değil. Bikini heyecanı! Nabzımı-zın Bodrum ve Çeş-me ile atmasına az kaldı. Sahili kimin yöneteceği en büyük mesele
İstanbul’da hava hâlâ 18 derecenin üstüne çıkmak konusunda nazlanıyor. Ama yazın geldiği mayısın ‘M’sinden hissedilir. Bir ay sonra üç ay sürecek bikini iktidarı gündemi yönetecek. Bu sene geçen yaz verilen sözler tutulacak mı merak içindeyim. Mesela Süreyya Yalçın Bodrum’u terk etme kararı almıştı, Eda Taşpınar “Kimseye prim vermem” diyerek Türkbükü sahillerine dönmeyeceğini söylemişti. Türkbükü-Alaçatı arasındaki ‘sahil şovun’ nasıl geçeceğiyle ilgili bir takım öngörülerim var:
İkonman’lerin yılı
Eda Taşpınar’ın bu yıl Alaçatı sokaklarında çıplak ayak yürüyeceğini hepimiz biliyoruz. Bora Kozanoğlu ile sörf fotoğrafları en az iki günde bir gazetelerde olacak. Deniz Berdan’ın mayokini koleksiyonu, uçuşan plaj elbiseleri, renkli çerçeveli güneş gözlükleri daha önce görmediğimiz şeyler değil. Türkiye’ye yeni gelen Letisya Balul, sahilde ‘yeni bikinili kız’ esintisi yaratmadığı sürece ikoncan sözünü bile fazla ellemeye gerek yok.
Oysa oğlanların dönüşü muhteşem olabilir. Mithat Can’ın 11.11’i
İsmail Cem Ödülleri televizyonun güzelliklerini onurlandırdı. Yıllardır insanı aptallaştırdığı, konu-şulan bu sihirli kutu, aslında iyi kullanıldığında harikalar yaratabilir
İlk Emmy ödülü, 25 Ocak 1949’da Hollywood Athletic Club’da verildi. Bundan üç yıl sonra Türkiye’de ilk televizyon yayını İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapıldı. 1964’te TRT kuruldu, 10 yıl sonra da İsmail Cem TRT Genel Müdürlüğü’ne getirildi.
Televizyonun yarım yüzyılı aşan tarihi kutlamaya değer. Önceki gece düzenlenen İsmail Cem Televizyon Ödülleri, yani Türkiye’nin Emmy’si, günde 18 saat çalışan, uykusuz, güvencesiz, yorgun insanları onurlandırdı. Janset’in bir röportajında, ‘Ezel’ setinde saatlerce çalışmaktan ne kadar solgun göründüğüne şaşırdığını anlattığı Kenan İmirzalıoğlu, dizideki rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. ‘Ezel’ de dokuz ödülle törenin galibi.
Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği ve Altın Kelebek gibi, televizyon yapımlarına yönelik ödül törenleri olsa da, İsmail Cem yalnızca televizyonu onurlandıran Emmy’ye en yakın organizasyon. Sene 2010. 50 yıldır o eğlence kutusunun önünde oturuyoruz. Yarım yüzyıldır binlerce insan; hayal kurdurmak, bilgilendirmek,
Sahip olduklarımız bizim için konuşuyor, mesaj veriyor, hava atıyor. Lüks bir arabanın söylediği yetmiyor, üzerine aksesuarlarla yeni anlamlar yükleniyor. Objelerin dilini konuşmak, bu zamanın ruhu
Serdar Özkan Audi’sinin plakasına isminin baş harflerini yazmakla yetinmeyip, ‘SÖZ’ yazdığı için ceza ödedi. Meslektaşı Caner, pahalı bir Audi’nin yeterince dikkat çekici olduğuna ikna olmadığı için, pembe kaplamayla İstinye Park ve Bebek sahilinde parlayarak, ‘ikonik’ bir harekete imza attı. Eşyalarla kendini ifade etmek, ilkel bir iletişim biçimi. Tekerleği kullanmanın, çıplak ayak yürümekten avantajlı olduğu günlerin üzerinden uzun zaman geçti. Artık elbette, bize sağladığı faydayla değil, temsil ettiği statüyle hayatımıza katıyoruz eşyaları. Bunun üzerine inşa edilen dev bir lüks marketi var.
ABD merkezli Luxury Institute, geçen ay, yıllık ‘Best of the Best’ raporunu yayınladı. Markalar, 10 üzerinden notlandı. Buna göre en iyi kadın giyim markası Roberto Cavalli (7.89), en iyi kadın ayakkabı markası Christian Louboutin (8.54), en iyi erkek giyim markası Ermenegildo Zegna (7.50 ), en iyi erkek ayakkabı markası da Ferragamo (7.69) seçildi.
Bunlardan birine sahip olduğunuzda
Türkiye’nin yakışıklı erkekleriyle güzel kızlarının arkadaş olmaya hakkı yok. Kenan İmirzalıoğlu bir arkadaşıyla dışarı çıktığında bunu ‘açıklamak’ zorunda. Çünkü bu, delilerle kanıtlanması gereken bir şey artık. ‘Sadece arkadaşız’ kimseyi tatmin etmiyor
Türkiye’nin en yakışıklı erkeklerinden Kenan İmirzalıoğlu, çok uzun süredir, kız arkadaşlarıyla huzur içinde ‘arkadaş’ olamıyor. En son Özge Fışkın’la Beyoğlu’nda olmasını dakikalarca magazin muhabirlerine açıklamak zorunda kaldı. “Ben de insanım, arkadaşlarım olabilir” dedi sonunda. Hande Yener önceki gün, bir basın açıklamasıyla Kadir Doğulu ile ilişkisinin bitmesinin üçüncü kişilerle ilgisi olmadığını açıkladı. Üçüncü kişiden kastedilen Sinan Akçıl ‘sadece arkadaşı’ çünkü. Onun da bir sevgilisi var. Adı da Hadise. Akçıl da, sürekli “Hande’yle aşk yaşıyor” sözlerini duymaktan rahatsız, “Ben Hadise’yi seviyorum” diyor. Dünyanın öbür ucunda da arkadaşlığı kabul görmeyenler var. Jennifer Aniston, Gerard Butler’ın koluna girdiği anda, tüm dostluk ihtimallerini elinin tersiyle itmiş oldu. Artık tüm magazin sayfalarında, ‘Yeni sevgilisiyle Brad Pitt’i kıskandırmak
Onu her gün İstinye Park’ta Louis Vuitton’uyla Masa’da yemek yerken görebilirdik. Hayır gecelerinde kibar bir hanımefendi gibi gülümsemeyi de bilirdi. O zaman alkışlayacak mıydık?
Bugün CADDE’de Olcay Ünal Sert’in yaptığı röportajda, 2 Nisan’da tüm gazetelere yansıyan rahatsız edici görüntüleri anlatıyor Özlem Savaş. Halil Ergün’le yaşadığı tatsızlık için “Kimse yanında sarhoş bir kadın istemez” diyor. Bunu ona 20 yıl içinde sıkça hatırlattıkları belli. “İniş çıkış olmazsa çıkışın anlamı olur mu?” diye soruyor. O inişlerin acıttığı, sonra kabuk bağladığı belli. Yolda kaza olduğunda ne kadar kanlı, ne kadar felaketse o kadar uzun bakmaya meraklı insanların dünyasında, her hayati kaza merakımızı gıdıklıyor. İçimizdeki acımasız röntgencinin bağımlılığını kaşıyor. Dalmaz Center’ın önündeki fotoğraf, Özlem Savaş’ın intihar, pavyon, alkol tedavisi hikayeleriyle tamamlanınca en sevdiğimiz film türüyle karşılaşmanın heyecanını yaşıyoruz: ‘Bir Düşüşün Trajedisi’.
Microsoft’ta mı çalışsaydı?
Onun öyküsü, küçük bir kasabadan ünlü olma heyecanıyla kaçmasıyla başlasaydı, liseyi ikinci sınıfta terk edip, ilk çıplak pozunu 18 yaşında verseydi, Türkiye’de başarısız olan bir sürü kızınkine
İki ekonomist, ülkelerin zenginleştikçe mutsuz olduğunu yazdı. Bir yazar, ‘Milyarderlerden korkun’ diyor. Forbes’un zengin-ler listesinde 28 Türk var. Peki zenginlik kime mutluluk getiriyor?
Victoria Beckham’ın 8 bin çift ayakkabısı var. Her ayakkabıyı ortalama 400 dolardan hesaplarsak, yaklaşık 3.2 milyon dolar demek. Bir zamanlar Hande Ataizi de ayakkabı fetişi yüzünden binlerce çift satın aldığını söylemişti. Her gün İstinye Park Masa’da oturan ünlülerin, salatalarını bitirdikten sonra, alışveriş yaptığını biliyoruz. Her gün. Haftanın her günü Louis Vuitton’dan ne alabilirsiniz? Harvey Nichols her gün raflarını yeniliyor mu? Her gün bir designer çanta almak için kredi kartınızın limiti kaç bin lira olmalı?
Ekonomi profesörleri Curtis Eaton ve Mukesh Eswaran Economic Journal’ın son sayısında, varlıklı olmanın ülkelerin sağlığını bozduğunu anlatan bir makale yayımladı. Söylediklerine göre, makul bir yaşam standardı elde ettikten sonra, zenginleşmekten sağlanacak fayda kalmıyor. Böyle durumlarda varlıklı olmak, insanları iyi değil, tam tersi kötü hissettiriyor.
Statü sembolleri
Ülke zenginleştikçe, tüketim hızla bir içeriği olmayan statü sembollerine yöneliyor. Marka