Kendilerine layık olmaya çalıştığım çocuklarımdan Ahmet Altan’ın sorumluluğundaki Taraf gazetesi;”prefabrik” bir ev kurar gibi, “burjuvalaşmış toplumları” takliden kurulmaya çalışılmış bir “devlet” yapısının;”şeffaf bir bütçe”,”tutarlı bir yargı” temellerinden yoksun olan, tüfeklerden çatılmış karkasını; 21. Yüzyıl’ın evrensel sahnesine çekmekte...
* * *
Zorunlu askerliğin, “süngü savaşları dönemi” alışkanlığıyla piyadelerini kalabalıklaştırdıkça büyüyen, silahlı kuvvetlerde; sonu gelmeyen bir cunta ve hükümet darbesi tefrikası sürüp gidiyor Taraf gazetesinde.
* * *
Cuntalar birer de ad takmışlar darbe projelerine;”Ay ışığı”, “Sarı kız”, “Kafes” falan...
Şimdi bunlara bir de “Balyoz” harekâtı eklendi.
* * *
Sahte bir “Şeriatçı” ayaklanması tezgâhlanacak ve “Sıkıyönetim” ilanıyla birlikte, aciz iktidar devrilerek, laik Cumhuriyet kurtarılacak...
* * *
Bizde burjuvalaşmış toplumları taklit özeni, ilk matbaanın açıldığı III. Ahmet dönemlerine kadar uzanır.
* * *
Burjuva taklitçiliği de, “dünya nimetlerinden yararlanma” harcamalarıyla cilalanıp yaldızlanır.
* * *
“Bir lokma, bir hırka” düzeyinde yaşayan yoksul “ mahalle halkı”nın ise; burjuva taklitçiliğine özenen kesime karşı, örgütlenerek:
- Siz bizi sömürüyorsunuz, diye; sol yumruklar havada, baş kaldıracak bir sınıf bilinci yoktur.
* * *
Ancak “yer” küresi üstünde de her “etki”, bir “tepki” yaratmakta.
Güneşin sıcaklığı, deniz sularını buharlaştırarak bulutları oluşturuyor ve yağan yağmurların etkisiyle de, bitkiler bir canlanma tepkisi gösteriyor.
* * *
Etkiler ve tepkiler...
Masaya yumruğunu vurduğunda, yumruğun da acır...
Zengin görüntülere karşı, yoksulların tepkileri de; kendi koşullanmalarının öfke sloganlarıyla oluyor.
* * *
“Bir lokma bir hırka” düzeyindeki mahalle halkı, burjuva taklitçiliğinin “dünya nimetlerinden yararlanma” eğilimini; “cehennemlik bir günah” olarak görebilir ve ayaklanabilir:
- Din elden gidiyor, diye...
* * *
Ne Tanzimatçılar, ne İttihatçılar, ne Cumhuriyetçiler, ne de bizim militerler anlayabildi “yoksullukla laikliğin” örtüşemeyeceğini.
* * *
Tüm umut ve tesellisini mistik inancına bağlayarak, öldükten sonra kutsal bir refaha layık olmaya çalışan yoksul kitleler; vazgeçebilirler mi, “dünya nimetlerinden” yararlanmakta olanları, “cehennemlik” olarak görmekten?
* * *
“Kışla” emriyle, idam sehpasıyla, tüfek dipçiğiyle ne kadar çağdaşlaşabilir laiklik?
* * *
Balyoz harekâtı gerçekleşebilseydi ki, Pentagon istese hemen gerçekleşebilirdi; acaba silahlı kuvvetler içinde de bölünmeler olmaz ve bir iç savaş önlenebilir miydi?
* * *
Bizim militerler, genellikle ezik kesimlerden gelen ve parasız askeri okullarda yetişen, “itibar açlığı” çekmiş yurttaşlar...
* * *
Ve psikososyolojik değişmez bir kural:
- Eziklikten gelen kişi, eline olanak geçtiğinde ezer. Çünkü kendini ezen güce özenir, o gücü model alır.
* * *
O nedenle de iç savaşlar; “ezenler”in de, eziklikten geldiği köylülüğü aşamamış ülkelerde yaygınlaşmakta...
Böylece silah üreticileri de, silah kaçakçıları da, çeşitli gizli servisler de, onları parmaklarında oynatmakta...
* * *
Türkiye’nin son 80 yılının, “Bütçe” savurganlıkları da dahil, İstiklal Mahkemeleri de dahil, örtülü ödenekler de dahil, şeffaflaştırılması şart...
* * *
“Hukukun üstünlüğü” diye siyasal bir muskaya yapışmak da havada kalmakta...
* * *
Havada kalmakta; çünkü yargıcı, savcısı, avukatı, danışmanı, asistanı, doçenti, prof.’u ile hukukçuların kazançları; çağdaş ülkelerdeki meslektaşlarının çok altında kalmakta.
* * *
Kazançları aşağılarda kalmış hukukçular; gerçekleştiremezler “hukukun üstünlüğü”nü...
* * *
Küresel ekonomik kriz, ister istemez zorlayacaktır harcamaları denetimsiz olan militerleri de...
* * *
Ciciannem söylerdi; I. Dünya Savaşı sonunda, çizmelerini satmak zorunda kalmış dedem Hasan Paşa da...
* * *
Türkiye, 20-25 yıl süreceğe benzeyen çalkantılı bir döneme kaymakta...
* * *
200’ü aşkın “devlet”in her biri, ayrı bir karpuz tarlası değil.
Gelişmiş ülkelerin karpuzları olgunlaştı; bizimkiler de zamanı gelince nasıl olsa olgunlaşacak, diye; ülkeleri karpuz tarlasına benzetmemeli...
* * *
Üstelik “ulus- devlet” modeli de, artık aşılmakta...
Militerler, darbe hazırlayacaklarına; torunlarını “Avrupa Birliği vatandaşlığı”na göre hazırlamalı...
* * *
Taraf gazetesi de doğrusu iyi şeffaflaştırıyor, “prefabrik” ev kurar gibi kurulmuş “kabuk bir devlet” yapısının, tüfeklerden oluşan karkasını...
* * *
Yanaklarından öpüyorum Ahmet’imin...