Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çocukluğumda yatak odasıyla alaturka hela arasına, yakılarak konan idare lambası...İdare lambaları, dört parmak büyüklüğünde fitilli gaz lambalarıydı. Koyu yeşilimsi camdan azıcık şişmanca altlıklarına gaz konur, içine de özel bez fitil sokularak, üstüne; ileri geri çevirdikçe fitili kısıp açan minik ayar koluyla, lamba şişesinin yuvası oturtulurdu. Ve üstüne lambanın miniskül şişesi takılırdı.Elektrik olmadığı için, gece tuvalete kalkanlar, karanlıkta sıkıntı çekmesinler diye, idare lambaları sabaha kadar yanık bırakılırdı.***Şimdi çocukluğumdaki köşkün, biçim değiştirerek 50 metre yükselmiş olan tepe katında, TVde Bruggedeki Galatasaray - Brugge maçını izliyordum.İdare lambası döneminden, aynı mekanda Belçikadaki bir maçı izlemeye...Kuşakların, fark etmeden bütünleşiverdiği büyülü bir değişim...***Galatasaray 3 - 1 fena yenildi.80 yıllık basın koleksiyonları şöyle bir karıştırılsa, sanırım gazete başlıklarının 22 beylik klişe içinde döndüğü ve yaratıcılık özeni taşıyan bir tazeliğe, pek de önem verilmediği dikkati çeker.Örneğin dış politikayla ilgili başlıklardaki efelenme alışkanlığı gibi:"ABye sert çıktık""Washingtona dikkat et mesajı""Kuzey Iraka Ankaranın tokadı"Neyse ki spor sayfalarındaki maç başlıklarında bir yenilenme var gibi...Eskiden yenilgiler, tıpkı "İstanbul dün yine yağmura teslim oldu" benzeri, "Dün yine ağladık" diye manşetleşirdi.Şimdi yeni kuşak spor yazarları, daha objektif davranabiliyor ve "Galatasaray Bruggede çöktü" diye başlık atabiliyorlar.Yine eskiden, kırk yılda bir yabancı bir takımı yendiğimiz zaman da, kalıplaşmış manşetlerden biri şöyleydi, "Biz böyleyiz işte"...***İdare lambası döneminden, tuhaf bir çağrışımla, aklım 1950 seçimlerindeki bir anıya uzandı.Balıkesirde Demokrat Parti merkezinin damı...Damda Sıtkı Yırcalı, elleriyle bir orkestra yönetir gibi, binlerce insandan oluşan görkemli bir kalabalığa, kendi söylediklerini hep bir ağızdan tekrarlatarak, halk yığınlarını koro halinde coşturuyor.Sıtkı Yırcalı damdan bağırıyor:- Millet malı deniz...Binlerce insandan oluşan görkemli kalabalık, koro halinde tekrarlıyor:- Millet malı deniz...Sıtkı Yırcalı devam ediyor:- Yemeyen domuz...Koro tekrarlıyor:- Yemeyen domuz...Sıtkı Yırcalı yine devam ediyor:- Deyip de, millet malını yiyenler...Koro tekrar ediyor:- Deyip de, millet malını yiyenler...Yırcalı cümlesini tamamlıyor:- Domuz oğlu domuz.Koro da, bir kreşendoyla benimsiyor teşhisi:- Domuz oğlu domuz...***Bugün de parti liderleri, aynı gırtlak patlatımıyla sürdürüyorlar, "millet malı deniz, yemeyen domuz" saptamasını...İdare lambası döneminden; Belçikadaki maçı, oturduğum odadan izleme dönemine...Ve bir türlü değişmeyen bozuk ekonomi...HHHYıl 1597... Vezir Yemişçi Hasan Paşanın, kendisinden 3000 altın göndermesini isteyen Padişah III. Mehmete yazdığı yazıdan birkaç satır:"...Hazinede hiç para olmadığından, aklımız başımızda değildir. Eğer memleket mamur olup, akçe tahsili mümkün olsa, devletlü padişahımdan sakınır mıydım?.."***Yıl 2002... Parti liderleri, Türk ekonomisinin nasıl battığını nağralandırıyorlar...Ne yazık ki, hamaset parfümlü beylik haber başlıkları da, hiç mi hiç etkilemiyor ekonomiyi...Keşke dağlara taşlara "Önce vatan" yerine, "Önce meslek" yazılsaydı... c.altan@prizma.net.tr Önceki gece Galatasaray - Brugge maçını izlerken, aklıma ne geldi biliyor musunuz?