Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bayraklandım, bayraklandın, bayraklandı, bayraklandık, bayraklandınız, bayraklandılar...Sonra da, halk dilinde "şirret, acuze" anlamına gelen "eli bayraklı" deyimini değiştirerek; "evi bayraklı", "ekranı bayraklı", "göğsü bayraklı" falan diyelim...Bize yakışan da budur.* * *Şart olan bir başka değişiklik de, vaktiyle ilkokullarda ezberletilen "Bayrak" manzumesinin:Atalarım gökten yere indirmişler ay yıldızı,Bir buluta sarmışlar ki, rengi şafaktan kırmızı.Dizeleri...Uzay çağına geçişle birlikte "Bayrak" manzumesi de şöyle değiştirilmeli:Atalarım yerden göğe çıkarmışlar ay yıldızı;Bir füzeye koymuşlar ki, şimşekten bin kat hızı.* * *Akıl, kurnazlığa sormuş:- Tarihimizin derinliklerinde ne yok?Kurnazlık:- "Ne var" diye sorsaydın, demiş; hemen yanıt verirdim, zaferlerimiz... Ama ne olmadığını bilemiyorum; sence ne yok?Akıl, gülümsemiş:- İnsan hakları...* * *Bektaşi babası, genç karikatürist dostlara:- Şayet, diyormuş; Başbakan Tayyip Beyin karikatürlerini yapacaksanız; aslan, kaplan, kartal biçiminde yapın; o zaman kızmaz...Genç sanatçılar:- Neden, demişler; evcil hayvanlar daha yararlı değil mi insanlara?Baba erenler:- Evet ama, demiş; politik liderler, yararlı olmaktan çok, yırtıcı olmayı yeğlerler...* * *Türk-Amerikan ilişkileri üstüne bir bulmaca:Elleri aşırı titreyen bir adam doktora gitmiş. Doktor sormuş:- Çok mu içiyorsunuz?Adam:- O kadar değil, demiş; çünkü tam içmek isterken, yere düşürüyorum kadehleri...Kadehleri yere düşüren adam, kimi simgeliyor; Ankarayı mı, Washingtonu mu?* * *İğneden ipliğe, TIR kamyonundan dudak rujuna kadar her çeşit mal için geniş satış bölümleri olan dev bir süpermarketin olta balıkçılığı bölümünde bir tezgâhtar, yanındaki müşteriye:- Bakın şu olta takımına diyormuş; işte en iyi naylon iplikten misinası... Zokası tam ağırlıkta... Kancalı iğneler harika... Ama size bir de uzun makaralı olta kamışı gerek... İşte buyurun, son model... Yarım kavis yaylanır bu kamış... Balık tutarken hep kıyıda ayakta mı duracaksınız? Bir de özel tabure almalısınız... İşte tabure; hem alçak, hem rahat... Ancak durun durun... Kıyıda olta balıkçılığı çok verimli olmuyor; küçük bir sandalla denize açıldığınızda, çok daha artar şansınız... İşte bu da, tam sizin için küçük bir tekne... Ne var ki, yorabilir sizi kürek çekmek... En iyisi teknenin kıçına on beygirlik bir motor takmak... Gördünüz mü şu motorları... Çok az benzinle hemen hızlanıp gider, atarsınız çıpanızı... Ah evet çıpayı unuttuk... Üç kiloluk bir çıpa yeterli... İşte bu da çıpa... Peki ama bütün bunları, nasıl götüreceksiniz evden denize? Alt katta küçük boy, son model arabalar var, gelin inelim otomobil bölümüne...* * *Müşteri, ağzını açamadan süklüm püklüm yürüyormuş tezgâhtarın yanında... Süpermarketin otomobil bölümüne inince, tezgâhtar başlamış arabaları göstermeye:- Şu araba çok uygun... Atladığınız gibi içine, ver elini deniz kıyıları... Bir dakika, bir dakika... Tekneyi nasıl taşıyacaksınız arabayla? Üstüne bir port bagaj gerek arabanın... Çok sağlamları var burada... Bakın... Hemen takarlar arabanın üstüne port bagajı... Ne aldıysanız, yarın sabah teslim edilir evinize...* * *Sıra hesabı ödemeye gelmiş...Müşteri, süklüm püklüm ömrünce yaptığı tüm tasarrufu sıfırlayan bir çek yazmak durumunda kalmış ve bükük bir boyunla çıkmış mağazadan...* * *Tezgâhtarın, müşteriyi nasıl tavladığını uzaktan izleyen mağaza sahibi, gencin yanına gitmiş:- Bravo doğrusu, demiş; adam bir olta takımı almaya gelmişti; sen tabureden, tekneden, motordan, otomobile kadar ne varsa sattın adama; kutlarım seni...Tezgâhtar:- Yok, demiş; adam olta takımı almaya gelmemişti...- Ya ne almaya gelmişti?- Karısı regl olmuş, eczane bölümünden özel pamuk almaya gelmişti. Yanına sokuldum; madem dedim, hanımefendi dinlenmek zorunda; siz de neden deniz kıyısında balık tutmaya gitmiyorsunuz; satış öyle başladı...* * *Cennetmekân olmakta önde gelmek isteyen sakallı bir politikacı da:- Biz de, diyordu; kendimizi laik Kemalistlere karşı güvenceye almak için kapısını çalmıştık Avrupa Birliğinin... Neredeyse tabana karşı, iflas edecek duruma düştük...* * *Son dönem halk ozanlarından Âşık Daiminin bir taşlamasıyla bitirelim yazıyı:Şu yirminci asrın altmış dokuzu;Milletler şahlanmış aya gidiyor.Çamurlu bozkırda, tozlu yollardaBizim Memiş hâlâ yaya gidiyor.Kimisi eşkıya, çıkıyor dağa;Kimisi motorin katıyor yağa;Arzı endam edip oy aramaya,Bizim hacı ağa köye gidiyor.Kimisi oturmuş fetva verici,Kimi muskacı, kimi perici;Kimi sağcı-solcu, kimi gerici;Hep yerinde saya saya gidiyor.Hey Daimi bunun sonu nolacak?Gelecek nesiller borçlu kalacak;Gidi sömürücü patron olacak,Milletimi soya soya gidiyor. c.altan@prizma.net.tr ÖNCE güncel görünümlere uyum sağlamak için, "bayraklanmak" fiilinin çekimini yapalım: