Eğitimde boşa kürek çekmeye, birbirimizi kandırmaya, olup bitenleri görmezden gelmeye daha ne kadar devam edeceğiz?
Son iki yılda üniversite başvuruları bir milyon azaldı. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı tavan yaptı.
Diplomanın ve okumuşların itibarı yerlerde sürünüyor!
Pek çok sektörde vasıfsız eleman ve ara insan gücü ihtiyacının neredeyse tümü mültecilerden karşılanıyor.
Mesleki eğitim kurumları, üniversitelere öğrenci hazırlayan liselere dönüştü, meslek adamı yetiştirmeyi unuttu.
Bir yanda işsiz milyonlarının feryadı öte yanda çalışacak kalifiye eleman bulamayan sanayi ve ticaret odalarının çaresizliği!
İlk 500’e giren üniversite sayımız bir elin parmakları kadar bile değil.
Geldiğimiz noktanın özeti bu.
Çok daha vahimi ise MEB’in, YÖK’ün, ÖSYM’nin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve bu konularda birinci derecede sorumluluğu olan kurumların tüm bu olup bitenlere seyirci kalması!
En komiği ise tüm bunlar yaşanırken üç milyona dayanan kolej ücretleri ve en iyi öğrencilerimiz yurtdışı üniversitelere giderken YÖK ile uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) dünya yükseköğretimini kurtarmaya soyunmaları!
16-19 Haziran tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Kongresi’ne 110 ülkeden 5000’i aşkın uluslararası temsilci katılacakmış. Katılımcıların çoğu yabancı öğrenciler ve yabancı çalışanlarımız gibi hep belli ülkelerden!..
“Kelin merhemi olsa önce kendine sürer” derler. Katılımın yaklaşık 500 Dolar olduğu bu uluslararası “şov” umarız hem bizdeki üniversitelerden kaçış ve mezunların işsizliğine çare bulur hem de gençlerin üniversitelere yönelik dünya genelindeki ilgisizliğine karşı yeni argümanlar geliştirirler!..
Yeni bir bakış açısı şart!
Üniversitelerimizi bilim üreten entelektüel birikimin kaleleri olmaktan çıkartıp meslek okulları haline indirgedik. Onu da elimize yüzümüze bulaştırdık.
Üniversiteye yönelenlerin neredeyse tamamı bir meslek ve statü kazanmak için onca eziyeti çekiyor. Mezun olup da iş bulamadığında yaşadığı derin hayal kırıklığı bu yüzden.
Bu nedenle bilim insanı yetiştiren üniversiteler ile meslek adamı yetiştiren yükseköğretim kurumları kesinlikle birbirinden ayrılmalıdır.
Meslek yüksek okullarının, üniversitelerin bünyesinde gelişemeyeceklerin anlamak için daha kaç nesil kaybetmemiz gerekiyor? Mesleki eğitimin dejenerasyonuna daha ne kadar seyirci kalacağız? Yetkin kalifiye elemanlar yetiştirmeden katma değeri yüksek ürünler üretip kalkınmamızı nasıl sağlayacağız? Yaşam kalitemizi nasıl yükselteceğiz?..
Yaşanılan sıkıntılar çerçevesinde anaokulundan itibaren eğitim sistemimizin sil baştan yeni bir anlayışla, yeniden dizayn edilmesi gerekiyor.
Bu yeni anayasa kadar önemli bir konu. Dünyanın en iyi anayasasına da yapsanız, onu koruyacak, kollayacak ve en önemlisi de işlerliğini sağlayacak nesiller yetiştirmeden kalıcılığını sağlamanız mümkün değildir…
Çıraklık ve kalfalık!
Çıraklığı, kalfalığı, ustalığı, iş ahlakını, dürüstlüğü, yardımlaşmayı, güvenirliği, hakkaniyeti, kaliteyi, mesleki itibarını ve en önemlisi de farkındalık yaratmayı esas alan binlerce yıllık Ahi Evran geleneğimiz, mesleki eğitimde dünyanın örnek aldığı modellerden biriyken onlar baş tacı etti biz unuttuk!
12 yıllık temel eğitimin süre konusunda değil ama içerik ve uygulama açısından çok ciddi sıkıntıları var. Sorunun çözümüne sıcak bakan yok ise gibi. Kimileri böylesi işine geldiği için devamından yana kimileri de kaldırılırsa çocuk gelin ve çocuk işçi konusunda patlama olacağı gerekçesiyle tartışılmasına karşı çıkıyor.
Oysa okula ve iş başlama yaşı gibi evlenme yaşına yönelik olarak da ciddi yaptırımlar getirilir ve müsamaha gösterilmezse korkulan olmaz.
Bizim nesiller yaz aylarında hep çalışırdık, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde de öğrencilik sürecinde, okuldan kopmadan hem meslekleri tanımak hem cep harçlığını çıkarmak hem de hayatı öğrenmek için kısa süreli çalışmalara hep sempatiyle bakılmıştır. Yanlış olan eğitimin yarım bırakılması, çocuk işçiliğe ve çocuk gelinliğe seyirci kalınmasıdır. Yoksa çocukların meslekleri ve hayatı daha erken tanıyıp, ileride doğru tercihler yapmaları değildir.
Keşke aynı tepkiyi çocuklara çocukluğunu, gençlere gençliğini yaşatmayan, iyi yetişmiş kalifiye eleman yokluğu nedeniyle ülke ekonomisini ve yaşam standardımızı dibe vurduran gelişmelere de aynı tepkiyi gösterebilseydik…
Özetin özeti: Başkaları kendileri için önemli olan konuları tartışmaya devam etsinler, o onların tercihi. Bizimkisi dünden bugüne hep çocuklarımız ve ülkemizin geleceği için eğitimdi. Öyle olmaya da devam edecek. Konuyu tartışmaya devam edeceğiz…
Özay Şendir
MOSSAD’ın arka bahçesi, Evin Cezaevi’nin sırrı
15 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
Türkiye’nin önceliği diplomasi
15 Haziran 2025
Zeynep Aktaş
Altın roketledi borsa tedirgin
15 Haziran 2025
Ali Eyüboğlu
Ne kadar vergi verdi?
15 Haziran 2025
Güldener Sonumut
Yanlış hesap Washington’dan döndü
15 Haziran 2025