Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kaç haftadır sık sık, “hava muhalefeti”nden söz ediliyor. “Hava muhalefeti”, T.C.’de gelişmekte olduğu iddia edilen demokrasiye özgü politik ağız dalaşlarında, nedense hedef alınmayan bir muhalefet.
* * *
Neden “hava muhalefeti”ne de; 2 sert demeç, 3 sertten de sert nutuk, 5 çok sert suçlamayla karşı çıkılmıyor ki?
* * *
Havaya bak havaya; gelişmekte olan bir demokrasi üstüne hiç utanmıyor bu kadar kara bulutlar yığıp, sağanaklar, dolular yağdırmaya...
* * *
Yüzlerce yıldan beri milyonlarca insan, 2 avucunu da göklere açarak, sanki ondan medet ummuyormuşçasına; yıldırımlı, şimşekli, gök gürültülü çılgın bir öfkeyle onları sular seller içinde perişan etmeye kalkmak...
* * *
Kocaeli’nin köylerindeki meyve bahçelerini; yarım saat süren bir doluyla, bombardıman ederek, köylüleri tek geçim kaynaklarından yoksun bırakmak, günah değil mi?
* * *
Hangi namuslu, haysiyetli, şerefli, onurlu, atalarımızın kanıyla sulanmış olan bu topraklara layık bir hava; böylesine kalleş, rezil bir vatan hainliğini benimsemeye kalkar?
* * *
Hiç değilse “hava muhalefeti”, “Göktürkler’in anısına biraz saygı göstermeli; İstanbul’un çevre yollarında arabaları, dükkanları, evlerin bodrum katlarını sular altında bırakmamalıydı.
* * *
Mayıs ayını da sık sık rezil eden “hava muhalefeti”ne, bu kadar yanıt şimdilik yeter.
Ağzının payını vermek gerekiyor, böylesi bir kendini bilmezliğe...
* * *
“Hava muhalefeti” de buna karşılık, kazara “ahmak ıslatan” yağdırmaya kalkarsa, sağduyusu yüksek olan halkımız bilir nasıl önlem alacağını.
* * *
İç politikada da, bazı siyasal demeçler, “atışma” poligonunda hedef tahtası yapıldı:
“Katliam yapan hayvanoğlu hayvandır” gibi...
“34 kişinin bombalanmasında özür dilenecek bir durum yok” gibi...
* * *
Bendeniz çocukluğumda:
- Büyüklerimiz, her şeyi bizden iyi bilir, diye; yetiştirmeye kalkmışlardı hepimizi...
* * *
O nedenle, kimlerin “hayvanoğlu hayvan” olduğunu bizler bilecek değiliz.
Yakın tarihimizde; gencecik insanları, yaşlarını büyülterek idam edenler de oldu ve gülerek de şu mesajı verdiler:
- Asmayalım da, besleyelim mi?
* * *
34 çocuğun bombalanarak öldürülmesini de, “umuru adiyeden” sayanlar; iyi ki bir de kalkıp Eşref’in, şu zehirli kıt’asını okumuyorlar:
Oğlun ölmüş eseflenme
Seviver annesini.
Gebe kalsın doğursun
Yeni bir tanesini.
* * *
Neyse ki Bağdat Caddesi’nde, Şaşkınbakkal’daki bir “cafeteria”ya oturup da, bir limonata söyledin mi; bunların hepsinin dışına çıkıyorsun.
* * *
Oralarda ne memur grevi var, ne polislerle çatışma, ne futbol yumruklaşması, ne orantısız cop ve biber gazı kullanma...
* * *
Sadece bir türlü istediği hızda gidemeyen ambulansların, bitmeyen siren düdüğü canavarlaşması var.
* * *
İsterseniz dert bile yanabilirsiniz:
- Şu gelişen demokrasimizde, bir limonatayı bile doğru dürüst içemiyoruz, diye.
* * *
ABD’li yazar Wortman da:
- Bu çağda kalın kitap okunur mu, diye soruyor ve kitaplarının ince olması durumunda, saygı göremeyeceğini sanan yazarları eleştiriyormuş.
* * *
Bizim T.C., öteden beri kitabın incesini de, kalınını da yazana; itibar etmek şöyle dursun, iyi gözle bakmaz pek de...
* * *
Prof. Dr. Eser Karakaş; narkotikçilerin aynı anda yaptıkları ortak operasyonlar sayesinde:
- 844 kg. eroin yakalanmış, diyor; uyuşturucu baronlarının ise, büyük paralar kazandığını, davalarının hiç gündeme gelmediğini; 2 tanesinin de, tutuklanmadıkları için, ortalıktan kaybolduğunu söylüyordu.
* * *
İspanya’da yakalanan 100 kg.’dan daha az eroinin değeri de açıklanmış, tam 500 milyon dolar olduğu söylenmişti.
* * *
Henüz Türk mafyası; İtalyan Mafyası, Rus mafyası, hatta Çin mafyası gibi bayraklaşmadı ama, bunun için gösterdiği çaba da az değil.
* * *
Birleşik Arap Emirlikleri’nden 2 sultan konuşuyorlarmış.
Biri:
- Her akşam, diyormuş; 30 kişilik hareminden hangisini nasıl seçiyorsun?
Öteki de:
- Çok zor değil, diyormuş; hepsinin üstüne bir kova su atıyorum, hangisinin buharı daha çok çıkıyorsa, onu alıyorum.
* * *
Gelişmekte olan demokrasimizde “alaturka” da var, “alafranga” da... Artık hangisini isterseniz...
* * *
Tek sorun, siyasal kutuplaşmalarda; biribirinin buharını çıkarma yarışına girilmesi...