Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şeytanın gör dediği Diye, çok tartışılmış şurubumsu bir içki.Kolay tahammur eden bazı meyveleri, bol suda kaynata kaynata, suyun 3'te 2'sinin buhar olup azalmasıyla elde ediliyor ve satılıp duruyor sokaklarda.* * *"Müselles" üstüne hoş fıkralar da anlatılırdı, Tanzimat'tan sonra bazı belirli semtleri alafrangalaşmış olan İstanbul'un; alaturka kalmış sedirli, yer yataklı, yer sofralı evlerinde.* * *Onlardan bir tanesi de şuydu:İmamın biri, cemaate vaiz verirken:- Müselles satıp içmek, günah değildir, demiş.Ertesi gün de adamın birinin, cami avlusunda müselles satmaya kalktığını görünce, azarlamaya başlamış adamı:- Hey aklını mı kaçırdın sen utanmaz herif! Hiç cami avlusunda müselles satılır mı?Adam:- Hocam, demiş; daha dün sen kendin söyledin, müselles satıp içmenin günah sayılmayacağını.Hoca:- Bre izansız cahil, demiş; karı-kocanın çiftleşmesi de günah değildir ama, cami avlusunda yapılmaz.* * *"Tükenmez" ile "koruk şerbeti", bendenizin çocukluğunda da bol bol yapılıp içilen, gazozumsu, yahut limonatamsı hazmettiricilerdendi.* * *"Tükenmez", yarı yarıya suyla doldurulmuş bir kübün içine çürümüş, yahut çürümeye yüz tutmuş hüvez, muşmula, ayva, üzüm gibi meyveler atılarak yapılır ve tahammur etmesi beklenirdi.Sonra da suyu küpten alınıp içildikçe, yerine su eklenirdi.* * *"Koruk şerbeti" ise; ezilen ekşimsi ham üzümler, su ve şekerle karıştırılarak hazırlanırdı. Bağ, bahçe, asma sahipleri, mevsimi geldiğinde misafirlerine bol bol koruk şerbeti ikram ederlerdi.* * *Sonra nasıl oldu da, "müselles", "tükenmez", "koruk şerbeti" kaybolup gitti?Çünkü yerlerine, markaları evrenselleşmiş başka içecekler geldi.* * *Köylü ağırlıklı feodal dönemlerin kapalı ekonomilerinde; ev içi üretimlerin büyük önemi vardı.Üzüm sirkeleri de evlerde yapılırdı, daha önce yoğura yoğura hazırlanmış hamurlardan oklavalarla açılan yufkalar da...* * *Hamurdan, -tatlı, yahut börek, yahut mantı- ne yapılacaksa, yufka da ona göre açılırdı.İpincecik açılan baklava yufkaları... Subörekleriyle, pirohilerinki ise çok daha kalındı...Hepsinin pişirilme yöntemi de, değişik değişikti.* * *Evrensel bir değişimin boyutları; 81 vilayetli, 3800 belediyeli, 34 bin köylü, 20 bin mezralı Türkiye'yi ne kadar kapsadı, ne kadar kapsamadı?Türkiye, evrensel burjuvaziyle ne kadar bütünleşebildi; ne kadar yerel ve feodal kaldı?* * *Özellikle belediyelerin; gerek hastaneleriyle doktorlarının, gerek okullarının, gerek yollarının, gerek itfaiyelerinin, gerek sinema salonlarının, gerek ulusal gelirden aldıkları payların ve "geçinme türleri"nin objektif bir dökümü yapılmadıkça; Ankara'nın tartışıp durduğu "laiklik", "irtica", "milli irade", "devletin bölünmez bütünlüğü", "ilke ve inkılaplar" türü hiçbir kavram yerli yerine oturmaz.* * *Yerli yerine oturmamış kavramlarla oynaşarak sürekli birbirimizle didişmek ve birbirimizi suçlamak; önleyebildi mi "yaşam kalitesi" açısından, komşumuz Yunanistan'ın 65 basamak daha altında kalmamızı?* * *Örneğin laiklik, Hazine'den geçinmeli "yönetici" kesimin, her inanca aynı mesafe durması demekse; hangi "yönetici" makam arabasında, Müslüman bir şoför kadar, Ortodoks, yahut Gregoryen bir şoför de kullanmakta?* * *Ne müselles, ne tükenmez, ne koruk şerbeti, ne evde yapılan üzüm sirkeleri; Ankara'nın aldığı kararlarla yasaklandığı için kaybolmadı.* * *Etli şaraplı, kadınlı kahkahalı sofralar da; kadınsız kahkahasız, 450 bin erkek erkeğe kahvesini, ekonomik açılardan kendi düzeylerine çekinceye dek; öldükten sonra mutlu olacaklarına inananlar da, sağken kendilerinden üstün yaşayan ve kendilerini küçük görenlere karşı sürdüreceklerdir tepkilerini.* * *3800 belediyemizin, sosyo-ekonomik ve psiko-sosyolojik tabloları, tüm ayrıntılarıyla netleşmedikçe; Ankara'da odaklaşan, çoktan modası geçmiş politik suçlamalarla, karşılıklı didişmeler; ne iç sorunları, ne de dış sorunları yetebilir çözümlemeye.* * *Gelecek yıl bu tarihlerde kimbilir neler konuşulacak? c.altan@prizma.net.tr "Müselles" eski zaman medreseleri, vaizleri ve imamları arasında da: -İçmek günah mıdır, değil midir?