Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üretim düşük, köylülük evresini aşamamış, kendi dünyasına kapalı İslam toplumlarında yoksul halk kitleleri, derme çatma da olsa kendilerine oranla tüketimi daha yüksek ve yaşamı daha liberal görünümlü İslam burjuvazisini, “kâfirlikle” suçlamaya aşırı yatkınlar...
O nedenle de çok partili birçok siyasetçi, yoksul halk kitlelerini tavlamak için teokratik bir egemenliğe yeşil ışık yakarak, İslam burjuvazisini dine karşı olmakla eleştirmeyi yeğler.
***
Temelde yatan sorun sınıfsaldır ve tüketim oranları arasındaki uçurumdur.
Şu farkla ki, yoksul kitleler, daha liberal bir hayat süren burjuvaziye ekonomik verilerle değil de, mistik dogmalarla karşı çıkarlar. Yeşil bayrak açar, sakal bırakır, “Yaşasın şeriat” diye bağırırlar... Bu aynı zamanda “Kahrolsun kâfirler”, yani “burjuvalar” anlamındadır.
***
Bazı siyasetçiler de körüklerler bu öfkeli coşkuyu, kendilerine garantili bir oy deposu yaratmak için...
Yoksul İslam ülkelerinde çok partili düzene özenirken, demokrasiyi yasakladın mı, kendi elinle horlatırsın şeriatçılığı...
***
16. yüzyılın ikinci yarısında Birgivi Mehmet Efendi diye bir İslam yorumcusu yaşamıştı. Gelmiş geçmiş en kökten dincilerden biriydi.
Yazmış olduğu Tarikatü’l-Muhammediyye adlı kitabı sertliği ve katılığıyla ünlüdür...
Birgivi’nin İslam’a yaklaşımı, 17. yüzyılın ilk yarısında “Kadızadeliler” dönemini başlattı.
***
I. Ahmet’in ölümünden sonra ortaya çıkan ilk Kadızade Mehmet Efendi, II. Osman’ın ırzına geçilerek parçalanmasına kadar varan sokak ayaklanmalarıyla tüm bozuklukları, Osmanlıların şeriattan uzaklaşmış olmasına bağlıyordu.
1631’de Ayasofya vaiziyken durumu protesto etmek için yoksul kitleleri hem saraya, hem de ekonomik durumu iyi olan tarikat şeyhlerine karşı kışkırtmıştı.
Sonradan da ince bir politikayla IV. Murat’ın çevresine sokuldu.
Tütün yasağının çıkarılmasına ve tütün içtiği saptanan binlerce kişinin idam edilmesine neden oldu.
***
Kadızade Mehmet Efendi’nin ölümünden sonra, ona bağlı müritleri, bazı saray görevlileriyle birlikte İstanbul’un karaborsacılarıyla faizcilerini de yanlarına alarak tekkeleri haraca bağladılar.
En etkili eylemleri de 1656’da Fatih Camii’nde yaptıkları bir toplantıyla başladı. Esnafla birlikte yoksul halkı da ayaklandırdılar. Yağmalar aldı yürüdü.
***
Yeni vezir-i azam olmuş olan Köprülü Mehmet Paşa, “Kadızadeliler”in çıkardığı belalardan öylesine usandı ki, Üstüvani Mehmet Efendi, Türk Ahmet ve Divane Mustafa gibi elebaşlarını toparladığı gibi hepsini Kıbrıs’a sürdü.
Şeriatı uygulama gerekçesiyle bir yığın kanlı olay ve ayaklanma yaratmış olan “Kadızadeliler” dönemi de böylece kapanmış oldu.
***
İsmet Paşa, tek parti diktasına göre düzenlenmiş Anayasa’yı dahi değiştirmeden geçiverdiği çok partili düzende, yoksul kitleleri oy deposu olarak kullanmak için, onların inançlarını okşayıp liberal burjuvaziyi maskeli bir biçimde- dinsizlikle suçlamaya kalkanlara, sık sık Kadızadelileri hatırlatırdı.
Kadızadelilerin kimler olduğunu kaç siyasetçi bilirdi, şimdi kestiremiyorum ama, Paşa’nın sakıncalı bir şeyler ima ettiğini anlayıp, bir süre pes perdeden giderlerdi.
***
İsmet Paşa sağ olsa, korkarım ki yine Kadızadelilerden söz ederdi.