Önce bir tekerleme örneği: Eveleme geveleme Deve kuşu kovalama
Çengi çember, miskü amber
Sazı, tuzu, berber kızı
Ne gün geldin, yazın geldim
Yazılalım, düzülelim
Bir tahtaya dizilelim
Encik mencik gök boncuk...
***
Bir örnek daha:
Kaşığım kaşıktır
Yağlı pilava âşıktır
Yahni görse kırıtır
Dolma görse sırıtır
Hoşafı görse bayılır
Zerdeyi görse ayılır...
***
Hafta sonu tatilini sustalıyla bıçaklamaya kalkmadan; geçen yüzyılda doğmuş taze bir bilim olan “Sosyoloji-toplum bilimi”yle de dalaşmadan, yazıyı sürdüremez miyiz?
***
Haftanın bütün ağırlığını hafifletecek bir yazı Don Kişot’luğu nasıl yapılır?
***
Cervantes, bir ömürlük bir hafta tatili yazmıştı ve yarattığı Don Kişot tipinin adı, yazarın adını aşmıştı.
***
Varlıklı mı olmak istersin, var olmak mı istersin sorusuna çok somut bir örnekti yel değirmenlerine saldıran Don Kişot piyesi.
***
Bizde bu tür çalışmalardan ne militerler, ne “inanç ve iman sahipleri” pek hoşlanmıyorlardı.
***
Militerler, Gazi’nin “evrim ve devrim”lerine uygun olarak:
- Önce vatan, diyorlardı.
***
İnanç ve iman sahipleri de:
- Önce ibadet, diyorlardı.
***
Sanatta “yaratıcılık özgürlüğü”, bok yemenin Arapçasıydı.
***
Tekerlemenin keyfini yerlerde sürüklemeye başlamayalım. Hadi bir tekerleme de bizden:
Bir taraf gecekondu
Bir tarafta gökdelen
Devlet kuşu geldi başıma kondu sanarken,
Rant hesabı boş çıktı
Ne gelir ki elden?
İşte kader buna derler,
Sırıtıp sırıtıp simit yerler.
***
Her kuşak, kendi tekerlemelerini kendi yaratıyor. Orta yaş kuşağı, “tekerlemeyi”, “şekerleme”ye çevirdi. En taze kuşak ise, “imam nikâhından yana”, “tekerlemeleri” geciktiriyor.
***
Uyum uyum uyalım
Şu cumartesiye dedik.
Uyduk mu, uymadık mı,
Bir türlü bilemedik