Kadıköy çarşısında gezerken çocukluğumuzun anılarıyla yüklü Baylan’da bir çay içelim dedik...
Bir çay ve bir cam şişe su...
Hesap geldi...
140 lira...
Ne oldu yine zam mı geldi?
- Evet zam geldi abi, dedi tanıdık garson, çay 80 lira, su 60 lira oldu...
Her gün her şeye zam geliyor.
Yüzde 16’lık emekli maaşları ve asgari ücret hariç!
***
Hollanda’dan Orhan Alpdündar dostum telefonda:
- Abi sağlığın için yaban mersinini ihmal etme, diyor..
Orhan haftada en az yarım kilo yaban mersini yiyormuş...
Hani şu batılıların Blueberry dediği misket gibi mavi yemişten..
Bu meyve dünyada en besleyici meyvelerden sayılıyor...
Antioksidan deposu diye adlandırılıyor...
Moda’da bir manavda bulduk...
Fiyat: Kutusu 250 lira...
Bir kutuda kaç gram var?
- Tam 125 gram...
Kilosu 2 bin liraya geliyor...
İthal mi? Hayır yerli üretim...
Burası tarım memleketi malum.
Ama toprağında en çok “zam” yetişiyor.
LAFMACUN
Gürbüz vatandaş Bodrum’da bir lahmacunun 2500 lira olması konusundaki görüşünü bir yandan da elindeki lahmacuna yumularak anlatıyor:
- Bence bu fiyat gayet normal. Ben buraya lahmacun yemeye gelmiyorum. Bir lahmacuna 2500 lira verebileceğimi göstermek için geliyorum. O yüzden fiyat gayet normal.
V- OLEYY
Voleybol milli takımımızın Çin’deki Milletler Kupası maçlarını izliyoruz...
Takımda Vargas, Zehra, Cansu, Ebrar, Gizem, İlkin gibi as oyuncular yok...
Yerine Dilay Özdemir, Ayşe Çürük, Yaprak Erkek, Buse Özden, Deniz Uyanık, Eylül Akarçeşme gibi yepyeni oyuncular görüyoruz...
Acaba bir isyan çıktı da ünlü oyucular cezalandırıldı mı, sorusu akla geliyor.
Maçlar başlıyor... Hayret verici bir şey... 20 - 23 yaş bandındaki yeni oyuncular eski ünlüleri hiç aratmayan muhteşem bir performans ortaya koyuyor.
Bu çocuklar U 16 turnuvalarından başlayarak yıllarca parkede pişmiş, çocukluktan bu yana deneyim kazanmış sporcular...
Müthiş oynuyorlar...
Karşılarına tam takım çıkan Fransa, Tayland, Polonya ve Çin’i dize getiriyorlar...
Ablalarını hiç mi hiç aratmıyorlar.
Hepsini alınlarından öperiz... Voleybolu yöneten isimleri, antrenör, teknik ekip ve oyuncuları tek tek kutlarız... Var olun...
BAYRAM
Biz bayramı evde kutladık!
Sabah camdan dışarı baktık.
Ne bir müzik ne davul zurna, ne eğlenen çocuk sesleri, ne renkli giysili bebeler var görünürde... Şehir tenha ve sessiz...
Moda’da geçmişte apartman bahçelerinde kurban kesildiğine tanık olurduk...
Artık ne sürüklenerek götürülen kurbanlıklar ne ağaca asılıp derisi yüzülen koyunlar görünüyor çevrede.
Bahçelerde kurban kesilmiyor...
Bayramın kanlı izi yok etrafta...
Toplum evriliyor...
Sessizliğin bir sebebi de hayvan keserek bayram kutlamanın çelişkisini hissedenlerin çoğalması kuşkusuz.
Öğle sonrası çocuklu aileler geçiyor kaldırımdan... Çocukların her birinin elinde bir külah dondurma... Onlar için bugün dondurma bayramı sayılabilir.
Akıp giden zaman her şeyi değiştiriyor...
Hem bizi hem bayramları...
GÖRÜNÜR KAZALAR
Yine bir bayram klasiği... Yine yollar kan gölü...
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye’de günde 17 kişinin trafik kazaları nedeniyle can verdiğini söylüyor. Bu rakam bayramlarda tabii iki katına çıkıyor.
Yerlikaya daha da ilginç bir bilgi veriyor...
- Trafik kazalarının yüzde 79’u şehir içinde gerçekleşiyor, diyor...
Daha önce de yazmıştık. Evimiz ana caddeye bakıyor. Bu caddenin kenarına sürekli otomobil park ediliyor, biri gitmeden öteki geliyor. Çoğu manevra yapmayı beceremiyor. İki üç manevrada girebilecekleri ceplere beş on kez ileri geri yaptıktan sonra ancak girebiliyorlar. Sonra da trafiğe çıkıyorlar!
Cezalar arttırılmış. İyi de... Sürücülerin yaptıkları anlık hatalara ceza yazarak onlara araç kullanmayı öğretemezsiniz. Trafik eğitimini arttırmanız gerekiyor. Bizce işe, ehliyet kurslarını ve ehliyet veren kuruluşları daha sıkı denetlemekle başlamalı...
SEMBOLİK ÖZÜR
DEM Eş Başkanı, PKK’lı Tuncer Bakırhan, bayramda Eren Bülbül’ün annesini arayarak, Eren Bülbül’ün PKK tarafından öldürülmesi konusunda özür diledi...
Haber ülkede hayli önemsendi.
“Terörsüz Türkiye” adına Bakırhan’a övgüler düzüldü.
Yaşanan süreçte Öcalan ve PKK yıllardır öldürdükleri 15 bini aşkın sivil ve asker vatandaşımız için özür dilemediği gibi kendilerinin teröre mecbur bırakıldığını savunarak cinayetleri meşrulaştırdılar.
İlk kez bir tek sivil için özür diliyorlar
Bu kadarına sevinmemizi mi bekliyorlar?