Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AKP ka­pat­ma da­va­sın­dan son­ra to­nu­nu da­ha da sert­leş­tir­miş, Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan mey­dan oku­ma­yı sür­dür­müş­tü.
An­cak son atı­lan adım­lar gös­te­ri­yor ki, AKP yö­ne­ti­ci­le­ri tan­si­yo­nu ar­tır­ma­nın par­ti­nin aley­hi­ne ola­ca­ğı­nı an­la­mış du­rum­da­lar.
MYKY top­lan­tı­sın­dan çı­kan so­nuç­lar da bu­nu gös­te­ri­yor.
AKP’nin ilk tep­ki­si ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği pa­ke­ti­ni gün­de­me ge­ti­rip da­va­dan kur­tul­mak­tı.
An­cak bu­nun si­ya­si ek­sik­le­rin bek­len­ti­le­rin üze­rin­de ola­ca­ğı fark edi­lin­ce ge­ri adım atıl­dı.
Top­lan­tı­nın ar­dın­dan açık­la­ma ya­pan Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Den­gir Mir Meh­met Fı­rat, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nde­ki da­va sü­re­ci “ken­di mec­ra­sın­da yü­rür­ken”, en­di­şe­le­ri gi­der­mek ve “mil­le­tin ağır be­del­ler öde­me­me­si için” mu­ta­ba­kat ara­yı­şı sür­dür­me ka­ra­rı al­dık­la­rı­nı açık­la­dı.
Da­va sü­re­ci­ni ken­di mec­ra­sı­na bı­rak­mak tan­si­yo­nu bi­raz ol­sun dü­şü­rür mü?
Evet, dü­şü­re­bi­lir...
Ama bun­dan son­ra­ki adım­lar da, söz­ler de önem­li­dir.
Çün­kü öy­le an­la­şı­lı­yor ki; Ana­ya­sa Mah­ke­me­si’nin önü­müz­de­ki gün­ler­de tür­ban­la il­gi­li ala­ca­ğı ka­rar yi­ne si­ya­si ko­ri­dor­lar­da dal­ga­lan­ma­ya ne­den ola­cak. Ya­ni bir haf­ta uz­laş­ma me­saj­la­rı­nın ve­ril­di­ği bir or­tam, di­ğer haf­ta ise tan­si­yo­nun yük­sel­di­ği bir dö­nem ya­şa­ya­ca­ğız.
En­di­şe­le­ri gi­der­me ko­nu­su­na ge­lin­ce...
AKP’nin önün­de çok önem­li fır­sat­lar ve halk­tan al­dı­ğı müt­hiş bir kre­di var­dı.
22 Tem­muz ak­şa­mı Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın ver­di­ği söz­ler ye­ri­ne ge­ti­ril­sey­di, ina­nın bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da ol­ma­ya­bi­lir­dik.
* * *
O yüz­den en­di­şe­le­ri gi­de­re­cek bi­rin­ci ak­tör AKP’dir, AKP’nin yö­ne­ti­ci­le­ri­dir.
“Mil­le­tin ağır be­del­ler öde­me­me­si” sa­vun­ma­sı ise AKP’nin oy­na­dı­ğı ke­li­me oyu­nun­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.
Ağır be­del öde­ne­cek­se bu­nun ne­de­ni yi­ne par­ti­nin al­dı­ğı ka­rar­lar­dır.
Önem­li olan ço­ğul­cu ve ka­tı­lım­cı de­mok­ra­si­dir. Ko­nu re­ji­min özü­ne iliş­kin önem­li uy­gu­la­ma­la­ra ve­ya dü­zen­le­me­le­re gel­di­ğin­de ço­ğun­luk yet­mez, ço­ğul­cu ol­mak, ka­tı­lım­cı ol­mak ge­re­kir. De­mok­ra­si­nin mo­dern özü bu iki kav­ram­dan geç­mek­te­dir. Bu ha­tır­lat­ma her se­fe­rin­de ya­pıl­dı an­cak baş­ta Baş­ba­kan Er­do­ğan ol­mak üze­re tüm yet­ki­li­ler uya­rı­la­rı mü­da­ha­le ola­rak al­gı­la­dı.
Tür­ki­ye’de de­mok­ra­si­nin ka­li­te­si ile kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi­nin içe sin­di­ril­me­si ve uy­gu­lan­ma­sı ara­sın­da doğ­ru­dan bir iliş­ki var­dır. Kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi­ni za­yıf­lat­mak de­ğil, an­cak güç­len­dir­mek bir ça­re­dir.
AKP’den bek­le­nen de buy­du.
Bir önem­li ha­tır­lat­ma­yı da­ha yap­mak is­ti­yo­rum. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­de AKP ve MHP an­la­şa­rak Ab­dul­lah Gül’ü Çan­ka­ya’ya yol­la­dı. Ar­dın­dan üni­ver­si­te­de tür­ba­nı ser­best bı­ra­kan ana­yasa de­ği­şik­li­ğin­de yi­ne iki par­ti uz­la­şa­rak Mec­lis’ten ge­çir­di­ler. Hat­ta bu­nun için DTP’nin de oy­la­rı­nı ala­rak yüz­de 80’nin üze­rin­de bir oy ora­nı­nı ya­ka­la­dı­lar. Bu­gün ge­ri­ye dö­nüp bak­tı­ğı­mız­da da­ha iyi an­la­şı­lı­yor ki; eğer ger­çek an­lam­da bir uz­laş­ma­dan bah­se­di­yor­sak bu­nun yo­lu AKP ve CHP’nin an­laş­ma­sı­dır. Par­la­men­to­nun bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nun oy ver­di­ği ya­sa de­ği­şik­li­ği bi­le ka­mu­oyu­nu ra­hat­lat­ma­ya yet­me­miş­tir.
* * *
Ye­ni bir ana­ya­sa ya­par­ken de ay­nı şey ge­çer­li­dir. AKP ve MHP’nin oy­la­rı, ba­zı de­ği­şik­lik­ler­de be­ra­ber ha­re­ket et­me­si ger­gin­li­ği azalt­mak bir ya­na da­ha da ar­tır­mış­tır.
En baş­tan be­ri söy­le­di­ği­miz de bu­dur.
Cum­hur­baş­ka­nı Ab­dul­lah Gül ve Baş­ba­kan Er­do­ğan tüm par­ti­le­ri, hat­ta ba­ğım­sız mil­let­ve­kil­le­ri­ne dahi gi­der­ken CHP’den ran­de­vu bi­le al­ma­mış­tır. Bu uz­laş­ma ze­mi­ni için geç ka­lın­mış­tır.
De­mok­ra­si­ye “Ço­ğun­luk ben­de...” pen­ce­re­sin­den ba­kar­sa­nız ola­ca­ğı bu­dur.