Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, “Bahşişle rüşveti birbirine karıştırmamak lazım...” demişti.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü de, “Vatandaşlarımızın ev aldıklarında çok sevindikleri için tapu müdürlükleri çalışanlarına bahşiş veriyorlar” şeklinde bir yorum yaparak, Bakan Özak’a destek vermişti.
Bunun üzerine MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu bir soru önergesi hazırladı.
Tanrıkulu, “Rüşvet tanımını bahşiş gibi bir uygulamanın içine sokmak, ‘Minareyi çalan, kılıfına uydurur’ ifadesini çağrıştırmaktadır. Yönetim zaafiyeti içinde olanlar gereğini yapmalıdır. Zira dürüst, ilkeli çalışanlarımızı zan altında bırakacak açıklamalarla bu zaafiyetlerini kapatmak istediklerinde düştükleri durum bu olacaktır” diyor.
Ve Tanrıkulu soruyor:
“Tapu ve Kadastro Genel Müdürü’nün yapmış olduğu açıklamanın ardından, ‘Bahşişle rüşveti birbirine karıştırmamak lazım’ yönündeki açıklamanızla genel müdürünüzü desteklediğinizi mi ifade etmektesiniz? Bu bağlamda, rüşvetin ve bahşişin tanımı nedir?”
İşte Bakan Özak’ın cevabı:
“Bahşiş tabirinin kullanılmasından kasıt, verilen bu tip paraları bahşiş olarak gördüğümüzden ya da suç olmadığını iddia ettiğimizden değil, vatandaşta sanki memura verilen bu tür paraların bahşiş olduğu gibi yanlış bir kanının oluşmasıdır. Bu yanlış kanıdan dolayı İdare olarak sıkıntı çekilen ve mücadele edilen sorunun bu olduğu vurgulanmıştır. Toplumca kabul görmüş birtakım adetlerin, günlük hayatta olağan görülen birtakım alışkanlıkların kamuya yansıdığı zaman yarattığı sıkıntıları göz önüne sermek ve haliyle bununla mücadelenin de İdare olarak en büyük sorun olduğunu belirtmektir. Açıklamalarımızda tapu müdürlüğü personelini zan altında bıraktığımızı düşünmüyorum. Zira o açıklamalarımızda bütün memurlarımızın bu şekilde menfaat temin ettiği şeklinde yorumlanabilecek bir cümle söylenmemiştir. Bu şekilde menfaat temin eden personelle mücadele edildiği vurgulanmıştır. Bir kurumun içerisinde özveriyle çalışan personelle kötü niyetli personel arasında ayırım yapılmaması herhalde düşünülemez...”
Belki Bakan Faruk Nafiz Özak böyle düşünüyor olabilir ama bize gelen mesajlardan anlaşılıyor ki, tapu ve kadastro personeli oldukça rahatsız ve üzgün... Bizden söylemesi...
Her demokrasi kendini garantiye almak ister
En baştan söyleyeyim.
Ben siyasi tartışmaların da, siyasi mücadelelerin de demokrasi çerçevesi altında yapılmasından yanayım. Parti kapatmak demokrasiler adına iyi bir sınav olmasa da gelişmiş bütün ülkelerde bir garanti mekanizmasının da kendi içinde olduğunu hatırlatmak isterim.
Bir örnek vermek istiyorum.
Evrim olgusunun okullarda okutulmasına karşı çıkan ve dinsel yaradılış öyküsünün de “bilimsel öğreti” olarak ders kitaplarına sokuşturulmasını Arkansas Eyalet Meclisi’nde kabul ettiren köktendincilerin çıkardığı 590 sayılı yasaya karşı ABD Yüksek Mahkemesi şu tarihi kararını vermişti:
“Anayasanın ‘dinin devlet işlerine karışmamasını emreden’ birinci düzeltme ilkelerinin içeriği ve uygulamasına, kamuoyu tarafından veya çoğunluğun oyuyla karar verilemez. 590 sayılı yasa tasarısını savunanların çoğunluk veya azınlık olmasının, anayasal bir yönetim sisteminde hiçbir anlamı yoktur. Büyük ve küçük hiçbir grup, devlet organlarını; ki devlet okulları bunlar içinde en önde gelen ve en etkili olanlarıdır, kendi dini inançlarını başkalarına dayatmak ‘aşılamak’ için kullanamaz...” (19 Şubat 1982.)
Arkansas, ABD...
Dünyanın en liberal, en özgürlükçü, en demokrat ülkesi ABD’den bahsediyoruz.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025