Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ba­yın­dır­lık ve İs­kân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fiz Özak, “Bah­şiş­le rüş­ve­ti bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­ma­mak la­zım...” de­miş­ti.
Ta­pu ve Ka­das­tro Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de, “Va­tan­daş­la­rı­mı­zın ev al­dık­la­rın­da çok se­vin­dik­le­ri için ta­pu mü­dür­lük­le­ri ça­lı­şan­la­rı­na bah­şiş ve­ri­yor­lar” şek­lin­de bir yo­rum ya­pa­rak, Ba­kan Özak’a des­tek ver­miş­ti.
Bu­nun üze­ri­ne MHP İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ke­nan Tan­rı­ku­lu bir so­ru öner­ge­si ha­zır­la­dı.
Tan­rı­ku­lu, “Rüş­vet ta­nı­mı­nı bah­şiş gi­bi bir uy­gu­la­ma­nın içi­ne sok­mak, ‘Mi­na­re­yi ça­lan, kı­lı­fı­na uy­du­rur’ ifa­de­si­ni çağ­rış­tır­mak­ta­dır. Yö­ne­tim za­afi­ye­ti için­de olan­lar ge­re­ği­ni yap­ma­lı­dır. Zi­ra dü­rüst, il­ke­li ça­lı­şan­la­rı­mı­zı zan al­tın­da bı­ra­ka­cak açık­la­ma­larla bu za­afi­yet­le­ri­ni ka­pat­mak is­te­dik­le­rin­de düş­tük­le­ri du­rum bu ola­cak­tır” di­yor.
Ve Tan­rı­ku­lu so­ru­yor:
“Ta­pu ve Ka­das­tro Ge­nel Mü­dü­rü’nün yap­mış ol­du­ğu açık­la­ma­nın ar­dın­dan, ‘Bah­şişle rüş­ve­ti bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­ma­mak la­zım’ yö­nün­de­ki açık­la­ma­nızla ge­nel mü­dü­rü­nü­zü des­tek­le­di­ği­ni­zi mi ifa­de et­mek­te­si­niz? Bu bağ­lam­da, rüş­ve­tin ve bah­şi­şin ta­nı­mı ne­dir?”
İş­te Ba­kan Özak’ın ce­va­bı:
“Bah­şiş ta­bi­ri­nin kul­la­nıl­ma­sın­dan ka­sıt, ve­ri­len bu tip pa­ra­la­rı bah­şiş ola­rak gör­dü­ğü­müz­den ya da suç ol­ma­dı­ğı­nı id­di­a et­ti­ği­miz­den de­ğil, va­tan­daş­ta san­ki me­mu­ra ve­ri­len bu tür pa­ra­la­rın bah­şiş ol­du­ğu gi­bi yan­lış bir ka­nı­nın oluş­ma­sı­dır. Bu yan­lış ka­nı­dan do­la­yı İda­re ola­rak sı­kın­tı çe­ki­len ve mü­ca­de­le edi­len so­ru­nun bu ol­du­ğu vur­gu­lan­mış­tır. Top­lum­ca ka­bul gör­müş birta­kım adet­le­rin, gün­lük ha­yat­ta ola­ğan gö­rü­len birta­kım alış­kan­lık­la­rın ka­mu­ya yan­sı­dı­ğı za­man ya­rat­tı­ğı sı­kın­tı­la­rı göz önü­ne ser­mek ve ha­liy­le bu­nun­la mü­ca­de­le­nin de İda­re ola­rak en bü­yük so­run ol­du­ğu­nu be­lirt­mek­tir. Açık­la­ma­la­rı­mız­da ta­pu mü­dür­lü­ğü per­so­ne­li­ni zan al­tın­da bı­rak­tı­ğı­mı­zı dü­şün­mü­yo­rum. Zi­ra o açık­la­ma­la­rı­mız­da bü­tün me­mur­la­rı­mı­zın bu şe­kil­de men­fa­at te­min et­ti­ği şek­lin­de yo­rum­la­na­bi­le­cek bir cüm­le söy­len­me­miş­tir. Bu şe­kil­de men­fa­at te­min eden per­so­nel­le mü­ca­de­le edil­di­ği vur­gu­lan­mış­tır. Bir ku­ru­mun içe­ri­sin­de öz­ve­riyle ça­lı­şan per­so­nelle kö­tü ni­yet­li per­so­nel ara­sın­da ayı­rım ya­pıl­ma­ma­sı her­hal­de dü­şü­nü­le­mez...”
Bel­ki Ba­kan Fa­ruk Na­fiz Özak böy­le dü­şü­nü­yor ola­bi­lir ama bi­ze ge­len me­saj­lar­dan an­la­şı­lı­yor ki, ta­pu ve ka­das­tro per­so­ne­li ol­duk­ça ra­hat­sız ve üz­gün... Biz­den söy­le­me­si...

Haberin Devamı

Her de­mok­ra­si ken­di­ni ga­ran­ti­ye al­mak is­ter

Haberin Devamı

En baş­tan söy­le­ye­yim.
Ben si­ya­si tar­tış­ma­la­rın da, si­ya­si mü­ca­de­le­le­rin de de­mok­ra­si çer­çe­ve­si al­tın­da ya­pıl­ma­sın­dan ya­na­yım. Par­ti ka­pat­mak de­mok­ra­si­ler adı­na iyi bir sı­nav ol­ma­sa da ge­liş­miş bü­tün ül­ke­ler­de bir ga­ran­ti me­ka­niz­ma­sı­nın da ken­di için­de ol­du­ğu­nu ha­tır­lat­mak is­te­rim.
Bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum.
Ev­rim ol­gu­su­nun okul­lar­da oku­tul­ma­sı­na kar­şı çı­kan ve din­sel ya­ra­dı­lış öy­kü­sü­nün de “bi­lim­sel öğ­re­ti” ola­rak ders ki­tap­la­rı­na so­kuş­tu­rul­ma­sı­nı Ar­kan­sas Eya­let Mec­li­si’nde ka­bul et­ti­ren kök­ten­din­ci­le­rin çı­kar­dı­ğı 590 sa­yı­lı ya­sa­ya kar­şı ABD Yük­sek Mah­ke­me­si şu ta­ri­hi ka­ra­rı­nı ver­miş­ti:
“Ana­ya­sa­nın ‘di­nin dev­let iş­le­ri­ne ka­rış­ma­ma­sı­nı em­re­den’ bi­rin­ci dü­zelt­me il­ke­le­ri­nin içe­ri­ği ve uy­gu­la­ma­sı­na, ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan ve­ya ço­ğun­lu­ğun oyuy­la ka­rar ve­ri­le­mez. 590 sa­yı­lı ya­sa ta­sa­rı­sı­nı sa­vu­nan­la­rın ço­ğun­luk ve­ya azın­lık ol­ma­sı­nın, ana­ya­sal bir yö­ne­tim sis­te­min­de hiç­bir an­la­mı yok­tur. Bü­yük ve kü­çük hiç­bir grup, dev­let or­gan­la­rı­nı; ki dev­let okul­la­rı bun­lar için­de en ön­de ge­len ve en et­ki­li olan­la­rı­dır, ken­di di­ni inanç­la­rı­nı baş­ka­la­rı­na da­yat­mak ‘aşı­la­mak’ için kul­la­na­maz...” (19 Şu­bat 1982.)
Ar­kan­sas, ABD...
Dün­ya­nın en li­be­ral, en öz­gür­lük­çü, en de­mok­rat ül­ke­si ABD’den bah­se­di­yo­ruz.