Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

DEFALARCA yazdım. Futbola endeksli bir spor bakışı İzmir’e kaybettiriyor diye...
Kanıt mı?
İşte Arkasspor...
Her maça gittiğimde görüyorum ki; İzmir yeni bir seyirci kitlesiyle tanışıyor.
Çoluk-çocuk, genci yaşlısı tribünlerde...
“Büyük Arkas” diye bağırıyor.
Neden bağırmasın...
Ortada sürekli yükselen bir grafik var.
İzmirlilerin spor anlayışını değiştiren bir felsefe var.
Altyapıya yatırım var.
Çocuklarımız, gençlerimizin spor yapmasını teşvik eden bir anlayış var.
İzliyorum...
Yeni bir voleybolsever kitle yaratıldı.
Bakıyorum...
Hangi kulübe, hangi renklere gönül vermişse bile insanlar kentin başarısı için “Arkas...” diye bağırıyor.
Teşekkürler Arkasspor...
Unuttuğumuz o önemli başarılı bizlere anımsattığın için...
Challenge Cup dörtlü finali İzmir’de yapılması planlanıyor.
Hem de önümüzdeki ay içinde...
Uluslar arası organizasyonlarla İzmir adını duyarak, uluslar arası organizasyonlarla İzmir ancak marka kent olacak.
Başarılara imza atanları ayakta alkışlıyorum.

Haberin Devamı

Şimdi stratejik iletişim zamanı
BUGÜN size bir kitap tavsiyem var.
Salim Kadıbeşegil’in kitabı “Şimdi stratejik iletişim zamanı” adını taşıyor.
Kadıbeşegil’in bu kitabı neden yazdığını önümüzdeki günlerde başka bir yazımda yazacağım.
Ama şu satırlar kriz ortamında ve Türkiye gibi bir ülkede bireylerin, şirket, kurumların stratejik düşünmeye neden ihtiyacı olduğunun ip uçlarını veriyor.
Kadıbeşegil anlatıyor:
“Bugün geriye dönüp baktığımızda iş dünyasında bir çok şeyin suyunu çıkardığımıza tanık oluyoruz. Mesleki açıdan değerlendirdiğimde; önce halkla ilişkilerin suyunu çıkarttık. Günümüzde hiç bir yerde ‘itibarı’ olmayan bir meslek oldu halkla ilişkiler. Etik ve ahlaki değerlerle zaten tanışmamıştık. Geçtiğimiz Eylül ayında Lehman Brothers’ın iflası ile zirve yapan Wall Street finansal krizinin arkasında etik ve ahlaki değerleri ıskalamış olduğumuz gerçeğini hala görmek bile istemiyoruz. Şimdilerde sosyal sorumluluğun suyunu çıkartmakla meşgulüz. Sivil toplum kuruluşlarını da buna alet ediyoruz. Bir kaç toplumsal projeye kaynak ayırmanın sosyal sorumluluk olduğunu sanıyoruz. Suyunu çıkarttığımız kavramların yerine ‘anlamlı ve sihirli gelecek’ başka kavramlar iliştiriyoruz. Kurumsal iletişim bunlardan bir tanesi... Yakında bunun da suyunu çıkartırız diye endişe ettim ve kurumsal iletişimin hangi temeller üzerinde yapılması gerektiğini konu alan ‘Şimdi stratejik iletişim zamanı’ isimli altıncı kitabımı yazdım.
Aslında kitaplarıma verdiğim isimleri sırası ile incelersek, nerelerin suyunun çıkmakta olduğuna bir anlam verebiliriz:
Halkla İlişkilerde Temel İlkeler (1986), Halkla İlişkiler Reçeteleri (1990), Halkla İlişkilere Nereden Başlamalı (1997), Kriz Geliyorum Der (2002), İtibar Yönetimi (2006)...
Yani ilkelerle yola çıkmışız, olmamış, reçetelerini vermişiz, yine olmamış bu kez ‘Nereden başlamalı?’ demişiz. Kriz ve itibar halkla ilişkilerin yapışık kardeşleri... Ama uygulamada biri başka köşede, diğeri başka köşede duruyor.
‘Şimdi Stratejik İletişim Zamanı’; halkla ilişkilerin neden iflas ettiğini, elle tutulamayan değerlerin neler olduğunu, bilgi çağında iletişim yönetmenin anlamını, sosyal duyarlılığın neden para kazanmanın önüne geçtiğini, kurum itibari ve kurumsal yönetim olmaksızın neden kurumsal iletişim yapılamayacağını anlatıyor.”
* * *
İşte içini boşalttığımız kavramlardan biri...
Salim Kadıbeşegil’in kitabını okumanızı öneriyorum.
Bu kitapla ilgili bazı notlarımı da sizlerle paylaşacağım.