TÜRKİYE genelinde hangi sonuç alınırsa alınsın; “İzmir’i kazanmak ya da kaybetmek” liderler için bir kriter olacak.
İyi güzel de İzmirliler geçmişte nasıl oy kullanmış, söylendiği gibi “hep solun kalesi mi olmuş” yoksa demokrat olmakla bu oy tercihleri açıklanabilir mi?
12 Eylül sonrası yapılan genel seçimlerde İzmir’de 1983’te Halkçı Parti, 1987’de Anavatan Partisi, 1991’de Doğru Yol Partisi, 1995’te Demokratik Sol Parti, 1999’da Demokratik Sol Parti ve 2002’de Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti çıktı.
Yerel seçimlerde ise İzmir’i 1984’te Anavatan, 1989’de Sosyal Demokrat Halkçı Parti, 1994’te Doğru Yol Partisi, 1999’da Demokratik Sol Parti, 2004’te Cumhuriyet Halk Partisi aldı.
Bu tablo bile bazı şeyleri çok daha net anlatıyor.
İzmir seçmeni...
Buna tüm Ege illerini de eklemek mümkün...
Demokrasiden, istikrardan, laiklikten, Batı’nın çağdaş değerlerinden yana bir tercih yapıyor.
Göreceksiniz yine öyle olacak.
Partiler değişebilir ama oy kullanılırken göze alınan kriterler değişmeyecek.
* * *
O yüzden kimse seçimi gelecekte garanti görmesin.
Ne CHP, ne AKP kendilerine göre bir takım hesaplar yapıp seçmenin oyunu cepte olarak kabul etmesin.
AKP’nin Meclis’te türban kararını aldığı günlerde İzmir’de yapılan anketlerde AKP’nin kentteki oylarının 10-12 puan düştüğünü biliyoruz.
Çevremde AKP’ye oy veren kişilerden, “Biz istikrar adına gidip oyumuzu verdik, şimdi pişman olduk” diyenleri hatırlıyorum.
Bu seçimlerde AKP’nin özellikle ikinci dönemde yaptığı siyasi hataların büyük etkisi olacak.
2002’den bu yana sürekli yazıyoruz.
Tek başına gelmiş bir iktidarın toplumun duyarlı olduğu hassas çizgilerde çok daha dikkatli olması gerekiyordu.
Merkeze oturması, geniş kitlelerin gelecek planlarını bozmaması isteniyordu.
AKP bunları ne yazık ki yapamadı.
O yüzden de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’deki mitinginde hala, “İzmirlilerin yaşam tarzını değiştirmeye niyetimiz yok” anlamına gelen mesajlar vermeye devam etti.
Yedi yıldır iktidarda olan bir partinin genel başkanı hala bunları konuşuyorsa ortada bir sıkıntı yok mudur?
AKP’nin, bu kaygıları giderecek projeleri, düşünceleri çok daha önce hayata geçirmesi gerekmiyor muydu?
İşte Erdoğan’ın ve AKP üst yönetiminin 29 Mart sonuçlarını iyi değerlendirmesi, gelecek günler için şart...
* * *
Farklı yorumlar CHP için de yapılıyor.
Son altı ayda Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye getirdiği hareketliliği fark etmeyen yok. CHP’nin oylarında 2007’ye göre bir artış olacak. Daha fazla da olabilirdi.
CHP seçmeni partide yeni yüzler, yeni düşüceler, yeni vizyonlar bekliyor.
“Siyasetin malzemesi insandır” diye yazmıştım.
CHP, Deniz Baykal; bu insanları bulup çıkarmalıdır.
Türk siyaseti hükümetten de, muhalefetten de farklı bir üslup bekliyor.
Sorunları dile getirmekle kalmayıp çözümler de sunan bir politika.
* * *
MHP’yi de farklı değerlendirmiyorum.
Aynı yorumlarım MHP için de geçerli...
İzmir’de seçimin sonuçlarında sürpriz beklenmiyor.
Önemli olan, 30 Mart sabahı kalktığımızda izleyeceğimiz yol haritasıdır.
İzmir’in sonuçlarını AKP nasıl yorumlayacaktır; CHP nasıl değerlendirecektir.
Neden İzmir?
Çünkü 29 Mart seçimleri semboller üzerine yapıldı. İzmir de en değerli sembollerden biriydi.
İzmirliler bunun çok iyi farkındaydı ve baştan sonra böyle bir tavır içerisindeydi.
Kimse başka bir yorum getirmesin...
İzmir demokrasinin kalesidir...