NE güzel yazmış Feyzi Hepşenkal...
“40 yıllık Kâni’ler...”
Ve eklemiş...
“Bazı şeyler var olur, bazı şeyler var olmaz. Misal, teyzemin değil bıyığı, sakalı dahi olsa eniştem olmaz...”
Doğru ama...
Burası Türkiye...
Konu da siyaset olunca çık çıkabilirsen işin içinden...
Daha önce de yazmıştım ama Hepşenkal aynı konuşu işleyince dayanamadım.
* * *
Dünün en keskin solcuları bugün AKP’nin listelerinde...
Milli Görüşçüler, MHP’de...
MHP’dekiler Demokrat Parti’de...
ANAP’takiler CHP’de...
CHP’dekiler, AKP’dekiler her yerde...
Bu nasıl iştir...
Bu nasıl bir siyasi anlayıştır.
Hadi diyelim; siyasi fırıldaklar başkan olmaya, meclis üyesi olmayı kafaya takmışlar.
Peki partilerimizi yönetenlerin hiç aklı yok mu?
“Kardeşim senin geçmişin nasıldır, neler yaptın” diye sormazlar mı?
* * *
Nerede etik...
Nerede idealler...
Nerede kişilik...
Karakter... Siyasi duruş... Yaşam biçimi...
Bu adaylar yolda nasıl yürürler, geçmişi nasıl inkar ederler.
Ben anlamıyorum.
Anlayamıyorum...
Hadi kamuoyu filan idare edildi; partiler kandırıldı.
Biz gazetecilere de bir şeyler uyduruldu.
Ya çoluk, çocuk... Ya eş...
“Baba, anne gazetelere baktım sen 10 yıl önce bunu demişsin, şimdi başka bir şey söylüyorsun. Hangisi doğru...” deseler...
Ne diyecekler...
Çocuklarının yüzlerine nasıl bakacaklar.
* * *
Bize söyledikleri gibi “Tabandan çok baskı vardı mı?” diyecekler.
Sahi...
Nedir bu “taban baskısı...”
Birileri şu “tabanı” görmüş mü?
“Taban” ne zaman harekete geçer, ne zaman durur.
Bilen var mı?
“Ben istemiyordum ama çok baskı vardı...”
Ne bitmeyen baskıymış, ne kıymetli koltuklarmış...
Bir kere başkan olan hayat boyu başkan kalmak istiyor.
Bu hevesi operasyonlar filan da kesmiyor.
“Ben olmazsam, bağımsız aday olurum...”, “Biz olmazsak, seçimi kaybedersiniz...” mesajları...
* * *
Etik...
Kim bahsediyor...
İlkeler...
Birilerinin haberi var mı?
Demokrasi...
İçimize sindiremiyoruz.
* * *
Serdar Ortaç’ın geçtiğimiz yaz aylarında plajlarda sık çalınan bir şarkısı vardı.
“Binlerce dansöz var...” diye.
Gerçekten de şu siyasette binlerce dansöz var.
