Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

De­mok­rat Par­ti ge­le­ne­ğin­den ge­len bir ai­le­nin fer­di olan Ömer Fa­ruk Ka­ra­han’ın par­ti­nin mis­yo­nuy­la il­gi­li bir yo­ru­mu­nu ge­çen haf­ta ya­yın­la­mış­tım.
Ka­ra­han, De­mok­rat Par­ti mis­yo­nunun bit­ti­ği­ni, par­ti­nin ya da ye­ni si­ya­sal olu­şum­la­rın dün­ya­nın ye­ni şe­kil­len­me­si­ne uy­gun ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­lü­yor­du.
Bu­nun üze­ri­ne De­mok­rat Par­ti Ge­nel Mer­ke­zi ba­na yol­la­dı­ğı bir ya­zı­da mis­yo­nun bit­me­di­ği­ni, ak­si­ne par­ti­ye her za­man­kin­den da­ha faz­la ih­ti­yaç ol­du­ğu­nu söy­le­miş­ti.
Ve şöy­le bir me­saj ve­ri­li­yor­du:
“DP, AP, DYP ve De­mok­rat Par­ti mis­yo­nu hep uz­laş­ma­dan ta­raf ol­muş; di­ğer par­ti­le­rin ak­si­ne kamp­laş­ma ve ger­gin­lik­ten dai­ma ka­çın­mış­tır. DP’nin bu özel­li­ği bi­le is­tik­rar ve da­ha faz­la de­mok­ra­si is­te­yen Türk mil­le­ti­nin ye­ni­den te­vec­cü­hü­ne maz­har ol­ma­sı­na ye­te­cek­tir...”
* * *
Son ay­lar­da ya­şa­nan ger­gin si­ya­si or­tam bir kez da­ha gös­te­ri­yor ki, Tür­ki­ye’de si­ya­se­tin ye­ni­den şe­kil­len­me­si ve ye­ni al­ter­na­tif­le­rin or­ta­ya çık­ma­sı ge­re­kir.
De­mok­ra­si­le­rin iyi iş­le­ye­bil­me­si ve de­mok­ra­si­nin da­ha da ol­gun­la­şa­bil­me­si için bu­nun şart ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­rum.
Pe­ki De­mok­rat Par­ti Ge­nel Mer­ke­zi’nin bu me­sa­jı­na Ömer Fa­ruk Ka­ra­han ne di­ye­cek­ti?
Ka­ra­han’a sor­dum ve şu ya­nı­tı al­dım:
“1950’den baş­la­ya­lım... 40-45 yıl bo­yun­ca DP-AP-DYP ha­re­ke­ti kır­sal­da çift­çi­den, kent­ler­de ise es­naf, sa­nat­kar, tüc­car ve ser­best mes­lek men­sup­la­rın­dan yo­ğun bi­çim­de oy al­dı. Çün­kü, bu kit­le­ler pa­ra ka­zan­mak ve da­ha iyi ya­şa­mak is­ti­yor­du. Men­de­res­-De­mi­rel dö­nem­le­rin­de sağ­la­nan eko­no­mik bü­yü­me söz ko­nu­su seç­men yı­ğın­la­rı­nı tat­min ve ik­na edin­ce, se­çim ba­şa­rı­la­rı ar­ka ar­ka­ya gel­di. Ama 2000’li yıl­la­ra ge­lir­ken Tür­ki­ye de­ğiş­ti. Ta­bi­i bu de­ği­şim­de Özal’ın da bü­yük ro­lü ol­du. As­lı­na ba­kar­sa­nız, 90’lı yıl­lar­da sos­yo­-eko­no­mik ve si­ya­sal de­ği­şim sü­re­ci­ni ilk far­k e­den De­mi­rel’dir. Bel­ki bi­raz si­ya­si zo­run­lu­luk­tan, da­ha çok da ye­ni Tür­ki­ye’nin so­run­la­rıy­la baş ede­me­ye­ce­ği­ni an­la­yın­ca, or­ta­ya çı­kan si­ya­si boş­lu­ğu fır­sat bi­le­rek ken­di­ni Çan­ka­ya’ya at­ma­yı kur­tu­luş say­mış­tır.
Pe­ki, ye­ni Tür­ki­ye ne­dir? Son 60 yıl­lık de­mok­ra­tik ge­liş­me ve dün­ya ile sağ­la­nan en­teg­ras­yon si­ya­sal, sos­yal ve kül­tü­rel açı­dan Tür­ki­ye’nin ken­di do­ğal ve ge­le­nek­sel do­ku­su­nu iyi­ce açı­ğa çı­kar­mış­tır. Ar­tık bu si­ya­si coğ­raf­ya­da din ol­gu­su ve mu­ha­fa­za­kar­lık eği­li­mi gör­mez­den ge­li­ne­me­ye­cek ka­dar önem­li­dir. Ne var ki, AKP’nin sa­de­ce bu çi­zi­len tab­lo­dan ya­rar­la­na­rak ik­ti­dar ol­du­ğu tes­pi­ti­ni yap­mak da yan­lış­tır. AKP’nin bu­gü­nü ve ge­le­ce­ği­ni ay­rı de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir.
Tek­rar De­mok­rat Par­ti’ye ge­lir­sek; bu si­ya­si ha­re­ket ar­tık ok­si­jen ça­dı­rın­da­dır. Ken­di ta­raf­tar­la­rı hak­lı ola­rak bu du­ru­mu gör­mek ve ka­bul­len­mek is­te­me­mek­te­dir. Böy­le bir aşa­ma­ya ge­lin­me­sin­de, geç­miş­te ül­ke­ye bü­yük kat­kı­lar yap­mış De­mi­rel’in de ve­ba­li var­dır. Şim­di ya­pı­la­cak iş, bir yan­dan ye­ni Tür­ki­ye’yi an­la­ya­cak ve al­gı­la­ya­cak, di­ğer yan­dan da la­ik ve de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­ti ku­cak­la­ya­cak mer­kez ağır­lık­lı ye­ni bir si­ya­sal olu­şu­mu ya­rat­mak­tır.
An­cak, tu­haf ola­cak ama bu ye­ni par­ti de yal­nız­ca CHP ile koa­lis­yo­na oy­na­ya­bi­lir. Tek ba­şı­na ge­le­mez...”
* * *
Si­ya­se­tin ge­ne­tik kod­la­rı­nı iyi bil­di­ği­ni dü­şün­dü­ğüm Ömer Fa­ruk Ka­ra­han böy­le dü­şü­nü­yor.
“De­mok­rat Par­ti ger­çek­ten ok­si­jen ça­dı­rın­da mı­dır?” iş­te bu so­ru­nun ya­nı­tı­nı el­bet­te par­ti­nin yet­ki­li­le­ri, üye­le­ri ve gö­rül ve­ren­le­ri ve­re­cek­tir.
Ama or­ta­da­ki fo­toğ­raf De­mok­rat Par­ti’nin bu­gü­nün ko­şul­la­rın­da ik­ti­da­ra al­ter­na­tif ola­ma­dı­ğı­dır. Bu­nun için ne­ler yap­ma­lı­dır, na­sıl stra­te­ji­le­re ih­ti­yaç var­dır ve bun­la­rı han­gi kad­ro­lar­la ya­pa­cak­lar­dır? Ba­na gö­re ise ba­zı mis­yon­lar ta­mam­la­nır, ye­ni­le­ri üst­le­ne­bi­li­nir. Önem­li olan bu ira­de, bu ce­sa­ret, bu ar­zu var mı­dır?