Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son ay­lar­da her­ke­sin di­lin­de bir “is­tik­rar­sız­lık” söz­cü­ğü... Bun­da kü­re­sel dal­ga­lan­ma­la­rın et­ki­si ol­du­ğu gi­bi içe­ri­de de önem­li ge­liş­me­le­rin ol­du­ğu bir ger­çek...
Oy­sa Tür­ki­ye 22 Tem­muz’da, ya­ni se­kiz ay ön­ce ge­nel se­çi­me git­miş ve önü­müz­de­ki dört yı­lı yö­ne­te­cek hü­kü­me­ti­ni seç­miş­ti.
Pe­ki...
Se­çim son­ra­la­rı hız­la­nan eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı, sos­yal pro­je­ler ye­te­rin­ce ya­pı­la­bil­di mi?
Ha­yır...
Ak­si­ne AKP, ilk dö­nem­de at­tı­ğı olum­lu adım­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­ka­rak ve özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­den uzak­la­şa­rak bam­baş­ka bir gö­rün­tü ser­gi­le­me­ye baş­la­dı.
Top­lu­mun ge­ne­liy­le uz­laş­ma­dan ço­ğun­lu­ğu­na gü­ve­ne­rek tür­ban ya­sa­sı­nı çı­kar­dı.
Kad­ro­laş­ma olan­ca hı­zıy­la de­vam et­ti.
Üni­ver­si­te­ler­le baş­la­yan ger­gin­lik gi­de­rek fark­lı ku­rum­la­ra sıç­ra­dı.
TÜ­Sİ­AD, TOBB ve sen­di­ka­lar, gün­de­min bi­rin­ci mad­de­si­nin eko­no­mi ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni de­fa­lar­ca di­le ge­ti­re­rek, hü­kü­me­ti uyar­dı.
Ama ge­ri dö­nüş­ler ne ya­zık ki olum­lu ol­ma­dı.
Eko­no­mik is­tek­le­re si­ya­si ce­vap­lar alın­dı.
AKP’nin ik­ti­da­ra gel­di­ği dö­nem­de dün­ya eko­no­mi­sin­de olum­lu bir kon­jonk­tür var­dı. Li­ki­di­te bol­lu­ğu­nun en faz­la ol­du­ğu bir dö­nem­de Tür­ki­ye için de Av­ru­pa Bir­li­ği çı­pa­sı, IMF çı­pa­sı iş­le­ri ko­lay­laş­tı­rı­yor­du.
Bu­gün fo­toğ­ra­fın bü­tü­nü­ne bak­tı­ğı­mız­da bu üç çı­pa­nın da ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.
Re­fe­rans Ga­ze­te­si’nde Ec­za­cı­ba­şı Hol­ding Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı Bü­lent Ec­za­cı­ba­şı’nın şu yo­ru­mu, as­lın­da 2000’li yıl­la­rın Tür­ki­ye’si­ni çok gü­zel özet­li­yor.
“Tür­ki­ye, 2001 kri­zi­ni iz­le­yen çok ba­şa­rı­lı bir is­tik­rar ve re­form prog­ra­mı uy­gu­la­ma­sı­nın ar­dın­dan, sağ­lık­lı bir bü­yü­me mo­de­li­ne geç­mek ko­nu­sun­da zor­la­nı­yor. Bu ne­den­le prog­ra­mın 2005 son­ra­sı dö­nem­de tı­kan­ma­ya baş­la­dı­ğı ve bü­yü­me­nin bek­len­ti­le­rin al­tı­na düş­tü­ğü gö­rü­lü­yor. Ön­ce­lik­le, sek­tö­rel ter­cih­le­rin ve teş­vik­le­rin net bir bi­çim­de be­lir­til­di­ği bir sa­na­yi po­li­ti­ka­mız yok. Aşı­rı de­ğer­li kur­lar­la ih­ra­cat ağır­lık­lı bir sa­na­yi­leş­me mo­de­li­ni uy­gu­la­mak müm­kün de­ğil. İç ta­lep ar­tı­şı ise ye­te­rin­ce güç­lü de­ğil. Bü­yü­me mo­de­li­miz­de­ki tı­kan­ma­ya bir de kü­re­sel ko­şul­lar­da­ki bo­zul­ma ek­le­nin­ce ar­tan sı­kın­tı­lar, ko­nu­yu hü­kü­met için de an­ti­pa­tik ha­le ge­ti­ri­yor. AK Par­ti Hü­kü­me­ti’nin bi­rin­ci dö­ne­min­de faz­la gün­de­me ge­tir­me­di­ği ba­zı si­ya­si he­def­le­ri 2007’de­ki ikin­ci bü­yük se­çim ba­şa­rı­sın­dan son­ra gün­de­me ta­şı­ma­sı da si­ya­si ge­ri­lim­le­rin ön pla­na çık­ma­sı­na ve ma­ale­sef eko­no­mik so­run­la­rı göl­ge­le­me­si­ne yol açı­yor...”
Si­ya­se­ti gün­dem­den bir an ön­ce çı­kar­mak zo­run­da­yız.
Bu­nu da ya­pa­cak olan ne CHP, ne de MHP’dir.
Son söz...
Kri­zi çı­ka­ran, kri­zi çö­zer...

Haberin Devamı

CHP’yi ya­zın­ca
İki gün üst üs­te Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si’ni ya­zın­ca ma­il ku­tum dol­du taş­tı.
Ki­mi­si Ge­nel Baş­kan De­niz Bay­kal’ı suç­lu­yor, ki­mi­si par­ti­den açı­lım bek­li­yor.
“Bay­kal ol­du­ğu sü­re­ce oyu­mu ver­mem” di­yen­ler mi arar­sı­nız.
“Bay­kal onur­sal baş­kan ol­sun, ar­tık ye­ri­ne genç bir li­de­re bı­rak­sın” di­yen­ler mi?
Yol alın­ma­sı is­te­ni­yor­sa ger­çek­le­ri de dik­ka­te ala­rak stra­te­ji ge­liş­tir­mek­te fay­da gö­rü­yo­rum.
Bu ku­rul­tayda Bay­kal’ın al­ter­na­ti­fi, da­ha doğ­ru­su ra­ki­bi var mı?
Yok...
Bir sür­priz bek­le­ni­yor mu?
Ha­yır...
Pe­ki Bay­kal, ba­zı ger­çek­le­rin far­kın­da de­ğil mi?
Bay­kal’ın, ku­rul­tay son­ra­sı fark­lı bir ta­vır ve çiz­gi­de ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.
Önü­müz­de ye­rel se­çim­ler var ve her par­ti için ol­du­ğu gi­bi, CHP’nin de bu şan­sı ken­di le­hi­ne kul­lan­mak is­te­ye­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. O yüz­den CHP’de ku­tup­laş­ma­nın de­ğil, or­tak ak­lın öne çık­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.
Bu söz­le­rim el­bet­te De­mok­rat Par­ti için de ge­çer­li...