Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

EXPO 2015’in kararının verileceği gün Türk heyetinin Paris’teki heyecanını tarif etmek mümkün değildi.
Kongrenin yapıldığı salonlar tıklım tıklım doluydu.
BIE Genel Kurulu’na giremeyenler için hazırlanan özel mekanlardaki dev ekranlarda bir yandan sunumlar izleniyor, bir yandan da yorumlar yapılıyordu.
Herkesin ortak fikri EXPO’nun İzmir’e verileceği yönündeydi.
Yaşananları biliyorsunuz.
Önce “İzmir kazandı...” haberi dalga dalga yayıldı.
Heyetin birbirini kutlamasını, zafer çığlıkları atılmasını unutamıyorum.
Gerçek öğrenildiğinde yaşanan hayal kırıklığını da en Paris’tekiler kadar İzmirliler de yaşadı.
Aslında bu yanlış anlamaya bütün Türkiye üzüldü.
O günleri düşündükçe, yaşananları hatırladıkça o ruh halinin kenti nasıl hareketlendirdiğini, ortak bir hedef konduğunda İzmirlilerin nasıl kenetlendiğini şimdi daha iyi görüyorum.
Demek ki, bu kentin yeni heyecanlara ihtiyacı varmış.
Demek ki, bir türlü kabuğunu yırtamayan bu şehrin kendini anlatabilmesi için uluslar arası büyük organizasyonlara aday olması gerekiyormuş.
Ben bugün de görüşlerimin arkasındayım.
BIE, kent seçiminde artık yeni kriterler ortaya koymak zorunda.
EXPO’yu daha önce birkaç defa yapmış olan Milano’nun ya bu yarışta olmaması ya da kentsel dönüşümü hedefleyen BIE’nin tercihini İzmir’den yana kullanması gerekiyordu.
Eleştirilecek aslında çok konu var.
Neyse biz işimize bakalım.
Soru şu...
“İzmir 2020’deki EXPO’ya aday olacak mı, olmayacak mı? Yoksa kendisine yeni bir hedef mi koyacak?”
EXPO sürecinde gerçekten de birçok kurumun ve kişinin büyük emeği var. Yapılanları beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ama bütün bunları bir ön hazırlık olarak kabul edin.
Bir deneyim sayın...
Bu yaşananları çöpe mi atacağız, güzel bir anı olarak mı bırakacağız; yoksa İzmir’in, Ege Bölgesi’nin değişimi için kullanacağımız büyük ve önemli bir projenin bilgi bankası mı göreceğiz?
BIE Genel Sekreteri Loscartales’in oylamadan birkaç hafta sonra Türkiye ziyaretinde söylediklerini hatırlatmak isterim.
Loscartales, “Bu deneyim 2020’deki çok şeyi değiştirir” diyordu.
Ben de aynı görüşteyim.
EXPO sevdası yarım bırakılmamalı...
* * *
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, EXPO kararının belli olmasından sonra İzmir’de bir “Arama Toplantısı” yapılmasını istemişti.
Sonuçlar Gül’ün İzmir ziyaretinde kendisine anlatıldı.
Kentin öncelikleri yeniden belirlendi, bir eylem planı yapılmaya çalışıldı.
İzmir bu tür toplantıları geçmişte de çok yaptı. Stratejik planlara bakıyorum çok büyük değişiklikler yok. Kentin iklimi, yapısı, insan kaynağı belli... Potansiyeli de, avantajları da, dezavantajları da...
Daha doğrusu yapılacaklar çok net ortada...
O yüzden...
Bir karara ihtiyaç var.
EXPO’ya aday mıyız, değil miyiz?
Bence bunun cevabını vermeliyiz.
İzmir’i yönetenler kadar Türkiye’yi yönetenlerin de ortak bir kararı olacak bu...
2009 Mart’ındaki seçimlerin hemen ardından bu karar netleşmeli...
Çünkü uluslar arası organizasyonlar için çok önceden hazırlıklara başlamak ve adımlar atmamız gerekiyor.
Son söz...
“Arama Toplantıları” eyleme döndüğünde yararlı olduğuna daha fazla inanacağım.