‹zmir Ticaret Odası Mart ayı Meclis’inde Yönetim Kurulu Başkan Vekili Akın Kazançoğlu’nun bir konuşması vardı. Kazançoğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik fotoğrafı çok net özetleyen bir sunum yaptı.
Satırbaşlarıyla aktarayım.
Kasım 1995’ten bu yana dolar ilk kez 100 Yen’in altına düştü.
Petrol 110 dolarlık sınırı geçerek tarihi zirve yaptı.
ABD, Asya ve Avrupa borsalarında sert düşüşler yaşandı.
Altın tarihi zirvesine ulaştı.
Euro-dolar paritesi, tarihin en yüksek seviyelerine ulaştı.
Gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, yüz milyarlarca dolar nakdi, yıllık yüzde 2-3 gibi çok düşük faiz oranlarıyla, iflasa giden ve borcu olan dev finans şirketlerine aktarıyor.
Bu gevşek para politikaları, küresel enflasyon artışını beraberinde getiriyor.
Gidişat, küresel enflasyonu ve küresel resesyonu işaret ediyor.
Küresel piyasalar, finans alanında krize doğru ilerlerken, reel sektör de etkileniyor.
Citibank, Bear Sterns gibi finans dünyasının devleri, bilançolarında milyarlarca dolar zararlar açıkladı.
Uzmanlar, bu gidişatın bir süre daha devam edeceğini, bu tür iflasların ve büyük zararların katlanarak yayılacağını belirtiyor.
Bu sürecin sadece ABD ekonomisi ile sınırlı kalmayacağı, Japonya, Asya ve Avrupa ekonomilerini de 2008 yılının ikinci yarısından itibaren etkileyeceği ifade ediliyor.
Mortgage piyasasında beklenen zarar, Dünya Ekonomik Forumu’nda 600-900 milyar dolar olarak ifade edildi.
* * *
Türkiye’de ise sosyopolitik kutuplaşmalar, yargı süreçleriyle beslenerek, giderek derinleşiyor.
Bu kutuplaşmalar şu an Türkiye’nin önündeki en ciddi risklerdir.
Orta vadede finansal fiyatların ne olacağı, hükümetin bugün yaşanan krizi nasıl yöneteceğine bağlı bulunuyor.
Ülkemiz ekonomisinin, yıllık yüzde 5’in üstünde büyümesi için her yıl en az 50 milyar dolar nakit dövize ihtiyacı var.
İhracatımız 110 milyar doları aşarken ithalatımız 180 milyar dolara yaklaşıyor.
Dış ticaret açığının 70 milyar doları aşması beklenirken, bu ticaretin yüzde 60’ını Avrupa Birliği’yle gerçekleştiriyoruz.
Yani, Avrupa Birliği ekonomisindeki yavaşlama, dış ticaretimizin ihracat ayağını zora sokabilir.
Öte yandan, içerisi için üretilenler büyük oranlarda ithal ara girdilere bağımlı olarak üretildiği için ithalatımızdaki yavaşlamanın ihracattaki yavaşlamaya göre daha az olması bekleniyor.
Yavaşlayan küresel ekonomide kronik hale gelen cari açık, nakit döviz ihtiyacımızın en kırılgan noktalarımızdan biri olduğuna işaret ediyor.
Özel sektörün, dış borcunun 150 milyar dolara yaklaştığı düşünülüyor.
Bu dış borcun 36 milyar doları kısa vadeli.
Bu nedenle, 2008 yılı içinde 36 milyar dolarlık ek nakit kaynağı bulunmalı.
2008 yılı içinde 45 milyar doları bulması beklenen cari açığın yanında 36 milyar doları bulan özel sektörün kısa vadeli dış borç ödemesiyle beraber toplam 80 milyar doları aşan nakit dövize ihtiyacımız var.
* * *
Türkiye ekonomisi, 2008 yılında 80 milyar dolar civarında nakit döviz kaynağı bulmalı.
Daralan bu küresel ekonomide ne kadar net nakit döviz girişi olabileceği şüpheli.
O halde, cari açık ve dış borç ödemeleri için döviz kaynağını nereden bulacağız?
75 milyar doları aşan TCMB döviz rezervleriyle 95 milyar doları aşan bankalardaki döviz tevdiat hesaplarını eriterek mi? Bu döviz rezervlerinin her 1 milyar dolarlık erimesi, doların, YTL karşısında değerinin artmasına yol açıyor.
Hükümet kendisiyle çelişiyor.
Ülkemizin riskleri her geçen gün ağırlaşırken siyasi gelişmeler bu gidişatı biraz daha tetikliyor.
Ekonomi zemini giderek kayganlaşıyor.
Enflasyon son aylarda yükseliş trendine girdi.
TÜFE yüzde 9.10, ÜFE ise yüzde 8.53. Bu gidişe bir dur demek gerekiyor.
* * *
Sanmayın bu konuşmalar sadece İzmir Ticaret Odası’nda yapılıyor. Türkiye’nin her yerinde bu yorumlar farklı cümlelerle yapılıyor. İşte Türkiye’de fotoğraf... Yemeklerde, tartışmalarda, sunumlarda, toplantılarda konu böyle başlıyor, böyle bitiyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025