Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ah­met Pi­riş­ti­na, Grand Pla­za Ote­li’ni İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­si için ve­rir­ken de bü­yük tar­tış­ma­lar ya­şan­dı.
Yıl­lar­ca boş ka­lan, “sa­tıl­sın mı yok­sa ki­ra­ya mı ve­ril­sin” ko­nuş­ma­la­rı ya­pı­lır­ken; İz­mir Ti­ca­ret Oda­sı’nın üni­ver­si­te pro­je­si çı­kın­ca Pi­riş­ti­na hiç dü­şün­me­den ote­li ki­ra­la­ya­rak İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­si’nin ku­rul­ma­sın­da çok önem­li bir en­ge­lin aşıl­ma­sı­nı sağ­la­mış­tı.
Bü­tün plan­lar ge­le­cek eği­tim yı­lı­na gö­re ya­pı­lır­ken, bu se­fer o dö­ne­min Bal­ço­va Be­le­di­ye­si Mec­lis üye­le­ri şi­ka­yet­te bu­lun­muş, ta­di­lat pro­je­si ol­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le in­şa­atın teh­li­ke­li ol­du­ğu­nu id­di­a et­miş­ler­di.
Ama on­lar da aşıl­dı.
İzin­ler alın­dı, pro­je­ler onay­lan­dı, ilk eği­tim yı­lın­da üni­ver­si­te ka­pı­la­rı­nı aç­tı.
Ken­di ar­şi­vi­me gi­rip bak­tım.
İz­mir’de ko­nu­şu­lan­la­rı bir kez da­ha ha­tır­la­dım. Ah­met Pi­riş­ti­na’nın si­ya­ha bo­ya­dı­ğım şu söz­le­ri­ni bir kez da­ha oku­dum.
“Eği­ti­me kat­kı­da bu­lu­na­cak bi­na­nın imar plan­la­rın­da bir ek­sik­lik var­sa gi­de­ri­le­cek ve üni­ver­si­te yo­lu­na de­vam ede­cek­tir. Bu ko­nu­da kim­se­nin şüp­he­si ol­ma­sın. Koç Üni­ver­si­te­si’nden son­ra en çok ter­cih edi­len üni­ver­si­te olan İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­si’ni mut­la­ka ku­ra­ca­ğız...”
Ben ilk gün­den bu ya­na üni­ver­si­te­nin ba­şa­rı­lı ola­ca­ğı­na hep inan­dım.
Çün­kü İz­mir’de önem­li bir açık var­dı ve ken­tin kim­li­ği­ne çok otu­ran eği­tim sek­tö­rü­nün hız­lı bir ge­li­şim gös­te­re­ce­ğin­den emin­dim.
On bin­ler­ce ai­le ço­cuk­la­rı­nın ya­nın­da oku­ma­sı­nı is­ter­ken, Tür­ki­ye’nin de­ği­şik coğ­raf­ya­la­rın­dan ge­len öğ­ren­ci­ler de İz­mir gi­bi bir kent­te öğ­ren­ci ol­ma­nın key­fi­ni ya­şa­ya­cak­lar­dı.
Eği­tim sek­tö­rün­de bir ku­ru­mun ka­bul gör­me­si ve ken­di­ni ka­nıt­la­ya­bil­me­si için on beş, yir­mi yıl­la­ra ih­ti­yaç var.
Bil­kent’in ku­ru­lu­şuy­la bu­gü­nü ara­sın­da çok bü­yük fark­lar bu­lu­nu­yor.
Bil­kent mo­de­li sa­de­ce Tür­ki­ye’de de­ğil, dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de ör­nek alı­nan ku­rum­lar ara­sı­na gir­me­yi ba­şar­dı.
Ben ay­nı yol ha­ri­ta­sı­nı İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­si için de gö­rü­yo­rum.
Üni­ver­si­te bu yıl ye­din­ci ya­şı­nı kut­lu­yor.
Do­ku­zun­cu Cum­hur­baş­ka­nı Sü­ley­man De­mi­rel’in ver­di­ği ilk der­si, Ti­ca­ret Oda­sı Baş­ka­nı Ek­rem De­mir­taş’ın he­ye­ca­nı­nı unut­mam müm­kün de­ğil.
Ben Pi­riş­ti­na’nın ger­çek­ten isa­bet­li ve ye­rin­de bir ka­rar ver­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.
Yer ara­yı­şın­da olan üni­ver­si­te­nin ge­cik­me­den ku­rul­ma­sı­na ön ayak ol­muş ol­du.
Ye­di yıl­da ula­şı­lan öğ­ren­ci sa­yı­sı 5 bin 500...
Rek­tör Atil­la Sez­gin’e gö­re üni­ver­si­te­nin ken­te olan kat­kı­sı 250 mil­yon do­lar­dan faz­la...
Ben bu ra­ka­mın çok çok üze­ri­ne çı­kı­la­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.
An­cak üni­ver­si­te­nin fi­zi­ki şart­lar­dan do­la­yı da sı­kı­şıp kal­dı­ğı­nı gö­rü­yo­rum.
Tar­tı­şı­lan eği­tim olun­ca ko­nu bü­tün şeh­rin olu­yor.
Üni­ver­si­te yö­ne­ti­mi is­te­dik­le­ri­ni he­nüz ya­pa­ma­mış ola­bi­lir.
Ama önem­li olan ha­yal­ler de­ğil mi­dir?
Ka­bul ede­lim.
İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­si bir ba­şa­rı öy­kü­sü ya­rat­mış­tır.
Üni­ver­si­te­nin ge­le­ce­ği için mut­la­ka or­tak bir akıl ya­ra­tıl­ma­sı zo­run­lu ha­le gel­miş­tir. Bir İz­mir­li ola­rak sağ­lık ve eği­tim­de ken­tin da­ha bü­yük pro­je­le­re ih­ti­ya­cı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Haberin Devamı

Tür­ki­ye na­sıl dü­ze­lir?

Haberin Devamı

Tür­ki­ye’nin dü­ze­le­bil­me­si için üç bü­yük so­run ko­nu­sun­da önem­li iler­le­me­ler sağ­lan­ma­lı ka­nım­ca. Bu so­run­lar­sa eği­tim, eği­tim ve yi­ne eği­tim. Bu­nun sağ­la­na­bil­me­si için de ön­ce­lik­le Ha­san Ali Yü­cel gi­bi iyi eği­tim­li, dü­rüst, ça­lış­kan, öz­ve­ri­li, idea­list ve tüm hal­kın özel­lik­le de kır­sal ke­sim­de ya­şa­yan­la­rın çı­kar­la­rı­nı gö­ze­ten bi­rin­ci sı­nıf in­san­la­rın gö­re­ve gel­me­si ge­re­ki­yor. Ali­ağa Ata­türk­çü Dü­şün­ce Der­ne­ği’nin ko­nu­ğu ola­rak Köy Ens­ti­tü­le­ri’nin açı­lış yıl­dö­nü­mü olan 17 Ni­san’da yap­tı­ğım “Ata­türk ve eği­tim” ko­nu­lu su­nu­da yer alan Ata­türk’ün eği­tim­le il­gi­li gö­rüş­le­rin­den bir­ka­çı şöy­le:
“Yer­yü­zün­de üç yüz mil­yo­nu ge­çen Müs­lü­man var. Bun­lar ana, ba­ba, ho­ca eği­ti­miy­le, ter­bi­ye ve ah­lâk al­mak­ta­dır­lar. Mil­yon­lar­ca in­san küt­le­le­ri şu­nun ve­ya bu­nun esa­ret ve hor­gö­rü zin­cir­le­ri al­tın­da­dır. Al­dık­la­rı eği­tim ve ah­lak, on­la­ra bu esa­ret zin­cir­le­ri­ni kı­ra­bi­le­cek in­san­lık ni­te­lik­le­ri­ni ve­re­me­miş­tir, ve­re­mi­yor.”
“Eği­tim ve öğ­re­tim­de bir­lik ol­ma­dık­ça ay­nı dü­şün­ce­de, ay­nı zih­ni­yet­te bi­rey­ler­den oluş­muş bir mil­let yap­ma­ya ola­nak ara­mak boş şey­ler­le uğ­raş­mak ol­maz mıy­dı?”
“Ay­dın­la­rı halk se­vi­ye­si­ne in­dir­mek­ten çok, hal­kı eği­te­rek bil­gi­li kıl­mak, bü­tün hal­kı eği­tim­de ay­dın ola­rak ye­tiş­tir­mek ge­re­kir.”
* * *
Ve bir öy­kü...
Bir pa­zar gü­nü üç afa­can ço­cu­ğu olan ai­le­nin rei­si, ka­fa­sı­nı din­le­mek is­ter; ga­ze­te­le­ri­ni alır, kö­şe­si­ne çe­ki­lir. An­cak, ço­cuk­lar gü­zel ha­va­nın da et­ki­siy­le, “Ba­ba­cı­ğım lüt­fen dı­şa­rı çı­ka­lım, uçurt­ma uçu­ra­lım, top oy­na­ya­lım” di­ye ba­ba­la­rı­nı ra­hat bı­rak­maz­lar. “Hiç ol­maz­sa” der genç ba­ba, “Bir, iki sa­at sus­sa­lar da şu pa­zar key­fi­mi yap­sam.”
O an­da yer­de dur­mak­ta olan ga­ze­te­ler­den bi­ri gö­zü­ne çar­par.
Tam say­fa bir Tür­ki­ye ha­ri­ta­sı. Ha­ri­ta­yı alır, kü­çük kü­çük par­ça­la­ra ayı­rır ve yan­da­ki oda­ya, ha­lı­nın üs­tü­ne da­ğı­tır.
“Evet ço­cuk­lar, si­ze yap­boz gi­bi bir oyun. Bu par­ça­la­rı bir­leş­ti­rip, Tür­ki­ye ha­ri­ta­sı­nı ye­ni­den ta­mam­la­yın, he­men dı­şa­rı çı­ka­rız” der. Na­sıl­sa, bu iş bir­kaç sa­at sü­rer di­ye kol­tu­ğu­na otu­ran ba­ba, 1015 da­ki­ka son­ra ço­cuk­la­rı kar­şı­sın­da gö­rün­ce şa­şı­rır. Üs­te­lik ha­ri­ta da ta­mam­lan­mış­tır. So­rar ba­ba; “Ço­cuk­lar Tür­ki­ye’yi na­sıl dü­zelt­ti­niz?” di­ye. Ço­cuk­lar hep bir ağız­dan ce­vap­lar­lar; “Ba­ba­cı­ğım, biz Tür­ki­ye ile il­gi­len­me­dik, ha­ri­ta­nın ar­ka­sın­da bir in­san res­mi var­dı, bu in­sa­nı dü­zelt­tik, Tür­ki­ye dü­zel­di...” (Prof. Dr. Ül­gen Ze­ki Ok’un ka­le­min­den, ul­ge­nok@ul­ge­nok.net)