Arşivlerime girip baktım. EXPO’yla ilgili ilk haberimi 1992 yılında yapmışım. Başlangıçta pırıltılı bir proje gibi gözüken ama kamuoyunun pek ilgilenmediği EXPO’yla ilgili ilerleyen dönemlerde de haberler yaptım.
80’li yılları kayıpları telafi etmekle meşgul olan Türkiye de, İzmir de bu projeye hazır değildi.
Hakkını teslim etmek gerekir, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın dışında hiç ama hiç kimse EXPO’yu bir kez olsun bile telaffuz etmedi.
Kentin geleceğiyle ilgili tartışmalar yapıldığında EXPO’yu yine gündem maddesi yaptık ama birinci sıraya yerleştiremedik.
Hatta Ege Ekonomi Geliştirme Vakfı EGEV’in yaptığı “Arama Toplantıları”nda EXPO’yu önerdik, orada bile tam anlaşılamadığı için “İzmir Barselona gibi olsun”, “İzmir Akdeniz’in yıldızı olsun” dendi ama yöntemi konusunda herkesten farklı bir fikir çıktı. Oysa ortak proje EXPO’ydu, başka bir arayışa gerek yoktu.
Bütün önerileri bir potada eritebilecek nadir organizasyonlardan bir tanesiydi.
Fuarsa fuar, sanatsa sanat, kültürse kültür, turizmse turizm...
Her detayı İzmir’i tarif ediyordu.
1995’ten itibaren günlük yazılarıma başladım.
Sayısını tam bilmiyorum ama geçen bu sürede 300’den fazla yazımı EXPO’ya ve bu sayede İzmir’in değişimi nasıl yakalayabileceğine ayırdım.
Son bir yılda İzmir’den yaptığımız ulusal ilavelerin çoğunda kapak konusu olarak bu projeyi tanıtmaya ayırdık.
Mümkün olduğunca bu fikre sadece İzmirlilerin değil tüm Türkiye’nin alışmasını sağlayama çalıştık. Bütün eksiklerimize rağmen çok yol aldığımızı da düşünüyorum.
* * *
Paris’te sonuç açıklandığında bilgisayarımın başına oturdum.
Elim tuşlara gitmedi.
Nefes almadan izlediğim, gözlerimden yaşlar akarken aldığım notları İzmir’de yazmaya karar verdim.
Çünkü öylesine inanmış, öylesine kendimizi hazırlamıştı ki; duygularımızı ifade edecek sözler bulmakta zorlanıyorduk.
İzmir’den gelen 600’den fazla kişinin ruh hali de hiç farklı değildi.
Sonuç hayal ettiğimiz gibi olmadı.
Dediğim gibi İzmir, EXPO 2015 hedefini birkaç yıl önce değil de, 90’ların başında koysaydı ve bugüne kadar çalışmalarını sürdürseydi sonuç daha farklı olurdu.
Buna inanın...
Şimdi birçok tartışma yapılacak; suçlular aranacak, söylenmiş diyaloglar gündeme taşınacak, farklı yorumlar yapılacak.
Bazıları faturayı ödetecek kurumlar, insanlar arayacak.
Özeleştiri yapalım, hatalarımızı ortaya dökelim.
Ama bunları her zaman olduğu gibi incitici ve nezaketsiz bir şekilde yapmayalım.
Çünkü Türkiye’nin sadece birkaç yıl önce BIE’ye üye olduğunu unutmayalım.
İzmir’in yarışa çok geç girdiğini, uzunca bir süre organize olamadığını göz ardı etmeyelim.
* * *
EXPO için istediklerimizi, İzmir için düşündüklerimizi bize oy vermeyen ve seçimin kaderini değiştiren 21 ülke için unutacak mıyız?
İzmir’den Ankara’ya, İstanbul’a, Antalya’ya hızlı treni, otoban bağlantılarını...
Tüp geçidi ya da iki yakayı birleştiren köprüyü...
Kent Tarihi Müzesi’ni, Anadolu Tarihi Müzesi’ni, Doğa Tarihi Müzesi’ni, Bilim Müzesi’ni, Şehircilik Enstitüsü’nü, Sağlık Araştırmaları Enstitüsü’nü, Sağlık Teknolojileri Enstitüsü’nü yapmayacak mıyız?
EXPO yapılsaydı elbette İzmir tarihinin en önemli kırılma noktası gerçekleşecekti, aslında bugüne kadar yapılması gereken yatırımlar 2015’e kadar tamamlanacaktı.
Peki...
İzmir bunları hak etmiyor mu?
EXPO alındığında bunları yapmayı vaad eden Türkiye Cumhuriyeti devleti, bunları yapmaktan şimdi vazgeçecek mi?
Vazgeçmemeli...
Bu projeler bir bir hayata geçirilmeli.
Çünkü herkes bilmeli ki; İzmir artık eski İzmir olmayacak.
EXPO’yla ilgili yazılarıma birkaç gün daha devam edeceğim.
Neleri yapmalıydık, nerelerde yanlışlarımız oldu, tek tek anlatmaya çalışacağım.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025