KONAK’I ikiye böldüler; Karabağlar’ı çıkardılar.
Bir asırdır “Konak’ta oturuyorum” diyenler; geceden sabaha Karabağlar’a bağlandılar.
Hatay’da oturan bazı arkadaşlarım dalga geçiyorlar.
“Ekmek almaya bir sokak öteye Karabağlar’a gidiyoruz” diyorlar.
Olacak iş mi?
Aynı şekilde Karşıyaka’yı da ikiye böldüler; Bayraklı diye yeni bir belediye yarattılar.
Soğukkuyu, Örnekköy, Şemikler birbirine girdi.
Karşıyaka’yı Karşıyaka yapan Soğukkuyu’nun bir mahallesi Bayraklı’da, diğeri Karşıyaka’da...
Girne’nin altı Karşıyaka, üstü Bayraklı...
Müthiş seçim oyunları yaşandı İzmir’de...
Ne kural var, ne mantık...
Haber toplantısında geçen gün Yazı İşleri Müdürümüz Adnan Kaya söyledi.
“Bayraklı Belediye binasını tam bizim evin karşısına yapıyorlar” dedi.
Sevgili Adnan, ben bildim bileli Bornova’da oturur.
Hem de Bornova’nın göbeğinde...
Şimdi orası Bayraklı olmuş, hem de bina tam karşılarına yapılıyor.
Seçim hesaplarının Türkiye’yi ne hale getirdiği ortada...
* * *
Ben ise yıllardır tam aksini düşünüyorum.
Büyükşehirlerde arsa üretmek, büyük projeler hayata geçirmek eskisinden çok daha zor.
Kentlerimiz yıllarca yağma edildi; sorunları büyüdü, altyapı sorunlarını çözmek devlet bütçelerini bile aşar hale geldi.
Bir de yenilenen yerel yönetimler yasasıyla tüm yetkiler büyükşehir belediye başkanlarında toplandı.
Gelir de, inisiyatif kullanma da büyükşehir başkanlarının elinde...
İlçe belediyelerinin yapabilecekleri ortada...
Kaynakları da, imkanları da sınırlı...
Çöpünü toplayabilen, park bahçe yapabilen, sanat ve kültür etkinlikleri düzenleyebilen ve en önemlisi işçisinin maaşını ödeyebilen kendini şanslı kılıyor.
Durum böyleyken; hükümet Karşıyaka’yı, Konak’ı ikiye bölüyor.
Elinde olsa üçe, dörde bölecek...
Kıyı şeridine hapsedilmiş Karşıyaka, Konak ne yapacak?
Gücü zayıflamış bu ilçelerin kent için büyük projeler üretmesi mümkün mü?
Binası, aracı, gereci bile olmayan Karabağlar ve Bayraklı’nın da yapabilecekları ortada değil mi?
* * *
Konak’ı belki de Narlıdere ve Balçova’yla birleştireceğine; Karşıyaka’yı belki de Bornova’yla birleştireceğine tam aksini yap, ikiye böl.
Böl ve yönet...
Kentlerin yönetiminde iki yarım bir etmez; herkes bunu böyle bilmeli...
Ve yeni, çağdaş, modern kentler yaratırken; puzzle’ın bir bölümünü değil tamamını düşünüp hayaller kurabilirsiniz.
Nüfusu iki binin altındaki beldelerin kapatılması ne kadar doğruysa; bazı ilçelerin birleştirilmek yerine parçalanması da o kadar yanlıştır.
* * *
Gelelim Karşıyaka ile Bayraklı arasında yaşanan tartışmalara...
Aslında hiçbir yoruma ve söze gerek yok...
Benzer sorunlar Konak ile Karabağlar arasında yok muydu?
Peki iki belediye başkanı Hakan Tartan ve Sıtkı Kürüm nasıl oldu da; kavgasız, gürültüsüz, işleri halledebildi?
Konak’ta da fazla personel yok muydu?
Söyleyelim...
Kriz olmasa, iki belediye başkanı da bu ortamda işçi çıkarmayı göze alabilseler; en az 600 kişinin işine son verilmesi gerekiyor.
Konak’taki gerçek bu kadar net...
Kadro ile araç ve gereçteki kaosa gelince...
Tartan da, Kürüm de seçimler öncesinde bir uzlaşmaya vardılar.
Sonuçlar zaten belliydi.
İki aday da seçimleri kazanacaktı; günler öncesinden bir araya geldiler, bazı detayları konuştular ve anlaştılar.
Hiç mi sorun yoktu?
Olmaz mı?
Her iki tarafın da içine tam sindi mi?
Hayır...
İkisi de konuyu sineye çektiler.
Kamuoyuna malzeme yaptırmadılar.
Doğru olan budur.
* * *
İzmir’de alınan seçim sonuçları CHP’ye önemli bir misyon yüklemiştir.
Seçim kazanan tüm belediye başkanlarının sırtında önemli bir yük vardır.
Başkan Aziz Kocaoğlu‘nun seçim sonrasında yaptığı “Önceliğimiz işsizlik ve kriz...” açıklaması çok doğru bir tespittir.
İlçelerin de büyükşehirle paralel hareket etmesi gerekir.
Karşıyaka ve Bayraklı arasında yaşanan gelişmeler son derece talihsizdir.
Ve siyasi nezakete de uymamaktadır.
Önlerinde Konak ve Karabağlar örneği bulunmaktadır.
İki belediye başkanı da kendilerine ve partilerine yakışır bir adım atarak uzlaşmayı tercih etmiştir.
* * *
Bir diğer ayrıntı ise...
Belediyelerin üzerindeki istihdam yükü oldukça fazladır.
Bunlar geçmiş dönemlerin hesapsız kitapsız yapılan harcamalarından ve keyfi yönetimlerinden kaynaklanmaktadır.
Sorunların çözümü zamana yayılarak ve mutlaka belediyelerin verimli çalışmaları dikkate alınarak; bu bölünmeler gerçekleştirildikten sonra gerçekçi bir istihdam politikası uygulanmalıdır.
İşte o zaman işçi çıkarmak gerekiyorsa; konuşulmalıdır.
Öyle olduğunda kamuoyu da başkanların arkasında olacaktır.