Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

UZUN zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluştuk. İstanbul’dan, Ankara’dan gelmişlerdi. Neden mi?
Fenerbahçe - Beşiktaş maçı nedeniyle...
Öğle vaktinde Alsancak’ta oturup yemek yiyecek yer aradık. Sokak içleri bile doluydu.
Kordon aslında her gün böyle olmalı. Oteller...
En azından ben 20 - 25 arkadaşım için ricacı oldum.
İzmir için daha güzel bir şey olabilir mi? Ne diyoruz?
İzmir yaşanacak, eğlenecek, güzel vakit geçirilecek şehir... İyi de bunu nasıl yapacağız?
Her marka kentin kendine göre bir senaryosu bulunuyor.
İnceleyin; hepsinin bir kurgusu var.
Barselona hep örnek gösterilir. Doğrudur, İzmir için iyi bir modeldir. Barselona sokakları 24 saat yaşar.
Restoranları, barları kadar sanat galerileri de, tiyatroları da, operaları da çok meşhurdur.
Kongreyse kongre... Gurme seyahatiyse gurme seyahati...
Belki de Barselona’nın bir maçı...
Real Madrid ile lig maçı olabilir ya da Şampiyonlar Ligi’nin yarı finali...
Barselona’ya gitmek için bahaneler yaratıyor İspanyollar...
Çok sık söylenir; “İzmir’i Barselona gibi yapalım...” diye.
Yapalım demekle işler bitmiyor. Kenti yönetenlerin, kentte yaşayanların ortak senaryoda buluşmaları gerekiyor. Bu filmin içinde herkesin bir rolü olduğunu unutmamaları gerekiyor.
Futbol büyük bir ekonomidir ve kentlerin gelişiminde itici bir gücü vardır.
İşte Beşiktaş - Fenerbahçe Fortis Türkiye Kupası finali bunun en güzel örneğidir.
İzmir’in gerçekten Barselona olması isteniyorsa; iyi otellere, iyi restoranlara, iyi kongre merkezlerine sahip olması gerektiği gibi, adını Avrupa kupalarında duyurabilecek bir veya birkaç takıma da ihtiyacı olduğunu herkes bilmeli.


Final maçlarının havası farklı olur
ALTAY ya da Karşıyaka... Biri mutlaka Süper Lig’e çıkmalı... Mutlaka...
Neden mi?
Çünkü her sezon başı aynı sıkıntıları yaşamayı kimse istemiyor. Süper Lig’de olursanız gelirlerinizi arttırmanız mümkün. Naklen yayın gelirleriniz var, iddia gelirleriniz var.
Dahası sponsorluk bulmanız çok daha kolay. Bank Asya’da olunca gidilecek adresler belli.
Belediye başkanlarıyla da, sivil toplum örgütlerinin liderleriyle de bu konuyu çok sık konuşuyoruz. İzmir’in her kulübünü sırtlayacak bir kaynak yaratmak oldukça zor.
Sponsorluk gündeme geldiğinde herkesin bir bahanesi var. Kimseyi de suçlamıyorum, bir çoğuna yerden göğe kadar hak veriyorum.
Çünkü herkes başarıyı yakalamak istiyor, başarıya endeksli bir sponsorluğu düşünüyor.
İzmirliler de böyle düşünüyor; zirveyi görmeden kimse ne maça gidiyor, ne de eline cebine atmak istiyor. Kampanya başlatsanız tutmuyor.
Büyükşehir ve ilçe belediyeler de profesyonel kulüplere yardım yapmayı tercih etmiyor.
Böyle olunca...
Transfer, deplasman masrafları, genel giderleri üst üste koyduğunuzda iç karartıcı bir tablo karşınıza çıkıyor.
Ve bütün bunları her sezon başı yeniden yapmak zorundasınız.
Neyse... Sorunlarla başınızı ağrıtmak istemiyorum.
*   *    *
Bütün bir sezon boyunca çalışıldı, mücadele edildi.
Doğrular var, yanlışlar var...
Ama zorlukları göz önüne aldığımda Karşıyaka’yı da, Altay’ı da başarılı kabul ediyorum.
Bu iki takımımızın önünde de kritik bir 90 dakika var.
Dileğimiz Altay - Karşıyaka finali...
Zor mu?
Hiç de değil.
Karşıyaka’nın eksikleri, cezalıları var; Altay’da sakatlıklar var.
Bunların hiçbiri önemli değil.
Final maçlarının atmosferi de, motivasyonu da farklı olur.
Önemli olan Altay ya da Karşıyaka’dan birinin Süper Lig’e çıkmasıdır.
Süper Lig’de kalmak, Bank Asya’da oynamaktan daha kolay...
Futbolcular da, takımlarımızı yönetenler de bunu çok iyi bilsin.