Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

29 MART’IN üzerinden tam iki ay geçti. Genellikle belediye başkanları mazbatalarını alırlar ve özel kalemin kendilerine uzattığı listeyi tek tek kabul etmeye başlarlar.
Bu merasim yaklaşık bir ay sürer.
Gelmeler, gitmeler; iade -i ziyaretler...  Kabul etmeseniz olmaz, gitmeseniz olmaz.
Böylece bir ayınız gider.
Oysa bürokrasi sizi bekler, yapılacaklar birikmiştir, dosyalar kabarmıştır, günlük sorunlar dağ gibi masanın üzerinde durmaktadır.
Türkiye’de böyledir; işler bekler.
Bu ritüel tamamlanıncaya kadar...
Keşke bu zaman kaybı hiç olmasa; örneğin büyükşehir belediyelerin başkanları geniş katılımlı bir resepsiyon verse ve bunu da ilçe belediyeler adına da yapsa...
Ve kentin fikir önderleri, sivil toplum liderleri, protokolü o gece bir araya gelse ve uzun ritüeller yerine böyle bir alışkanlık yerleşse...
Keşke...
*   *   *

Bu seçime özel bir de birleşen ve ayrılan belediyeler oldu. Nüfusu iki binden az olan beldeler en yakındaki ilçeyle bütünleşti.
Tabii kağıt üstünde...
Takip ediyorum; ne hizmet veriliyor, ne de proje üretiliyor. Daha kötüsü yakın bir gelecekte de umut gözükmüyor.
Altyapı çalışmaları askıya alınmış; yollar kötü, çöpler bir toplanıyor, bir toplanmıyor.
Kimseyi de suçlayamıyorum.
Geceden sabaha çıkarılan bir kanunla bunun böyle olacağı çok net gözüküyordu.
Asıl sorun ise ayrılanlarda...
Bina yok, masa yok, oturacak sandalye yok.
Araç yok, personel var yok... Tam bir kaos...
Vatandaş hizmet bekler; bazı işler ne kanun dinler, ne de yönetmelik...
Halkımız için elindeki sorun zaten dün yapılması gereken bir şeydir.
Neyse...
İstanbul, Ankara’yı tam bilmiyorum ama hükümetin İzmir’i bölme, parçalama planı seçimlerle değil ama seçimler sonrası galiba uygulamaya sokuldu.
Baksanıza...
Geçen altmış günün sonunda ne Karşıyaka’da, ne de Bayraklı Belediyesi’nde huzur kaldı.
Olayların en başından bu yana susan Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak geçen gün dayanamayıp patladı.
“Bir tanecik canım var” dedi ve açıkça tehdit aldığını söyledi.
Durun bir dakika...
Herkes demokrasinin izin verdiği sınırlar içinde hareket edecek.
Ne bir fazla, ne bir eksik...
Peki bir mağduriyet varsa Türkiye’deki bütün bölünmüş belediyeler arasında en sıkıntılısı Karşıyaka mıdır, değil midir? Bir rakamlara baksanıza... Gelirler düşmüş, nüfus azalmış, ilçe deniz kenarına hapsolmuş.
Daha da kötüsü, gelecek planları yapılırken imkanları en kısıtlı olan belediye haline gelmiş.
Sonuç...
“Şu kadar verdim, daha fazlasını verdim” kim diyebilir?
Beyler kusura bakmayın...
Kimse bir tek arkadaşımızın bile işsiz kalmasını istemez. Kriz ortamında işsiz kalmanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Ancak herkes elini vicdanına koyacak ve hesap kitap yapacak.
Buna sendikalar da dahil.
Sendikalar dünyadaki benzerlerine göre hareket edecek. Yani sadece ücret sendikacılığı yapmayacak. İşverenle, işçiyle kol kola girecek; ortak akılda buluşacak. Tam bir hakem olacak.
Verimliliği, teknolojiyi, bilgiyi, bilimi kendisine rehber yapacak.
Olmazsa...
İşte bu manzaraları görmeye devam edeceğiz.
Türkiye’ye de, İzmir’e de yazık etmeyin.