NASIL bir kent yönetimi? TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 8-10 Ocak tarihlerinde yaptığı sempozyumda bu sorunun cevabını aradı. Beş ana başlıkta toplam 73 ayrı bildiri sunuldu.
Birbirinden ilginç konuşmalar yapıldı.
Başkan ve meclis üyesi adaylarının tamamının bu bildirileri alıp tek tek okumalarını tavsiye ederim.
Bunlar arasında kent kimliği de var, kentlilik bilinci de...
Kentsel dönüşüm de, kentsel planlama da...
Su, ulaşım, otopark, hava kalitesi, katı atıklar, yeşil alan, jeotermal gibi herkesi ilgilendiren altyapı yatırımları da...
Kentlerin geleceğini şekillendiren kurumların koordinasyon içinde olması güzel... Keşke bu çalışmaları geçmişte yapabilselerdi.
Keşke diyorum; çünkü...
Bazı şeyler için çok geciktiğimizi söylemeliyim.
Büyük kentlerimizde milyarlarca dolar harcasak bile bazı planlamaları bugün yapmak neredeyse imkansız hale geldi.
Çünkü çok ciddi problemlerimiz var.
Ve söylenenlerin çoğu 70’li yıllarda yapılması, hayata geçirilmesi gerekiyordu.
Yine de fikri olanların konuşuyor olması, söyleyecek sözü olanların cesaretle projelerinin arkasında durmaları güzel...
Eğer bugün marka şehirlerden bahsediyorsak, inanın geçmişte verilen kararların büyük etkisi bulunuyor.
* * *
Yalnız...
Bir ayrıntıyı da gözlerden kaçırmamak gerekiyor.
Bu söylediklerim ancak ortak hayaller kurulduğunda daha fazla bir anlam kazanıyor.
Neden mi?
Uzun zamandır, kenti yöneten kurumlar arasında bir vizyon farklılığı gözlemliyorum.
Projeler, çözüm önerileri farklı olabilir.
Buna bir itirazım yok...
Ama hayaller uymuyorsa o zaman koordinasyonun da bir anlamı kalmıyor.
Anlıyorum ki; herkes kendi görmek istediği İzmir’i, İstanbul’u, Ankara’yı anlatıyor.
Ya gerçekler...
Bugünkü fotoğraf...
Dün yapılması gerekenler; bugün elimizi, ayağımızı bağlıyor, yarınla ilgili hayallerimizi kısıtlıyorsa...
O zaman ne diyeceğiz?
* * *
İzmir’den örnek verelim.Yarım kalan yatırımlarda kenti yönetenlerle odalar, dernekler, meslek örgütleri arasında çok ciddi yorum farkları var.
Hatta taban tabana zıt...
Üstelik bazı projelerde konu mahkemeye taşınmış durumda...
İşin içine mahkeme girince, konuşmalar bazen havada kalabilir...
Elbette tam bir uyumdan bahsetmiyorum, elbette tam bir işbirliğinden bahsetmiyorum.
Ama en azından kentin geleceği için ortak bir çözüm yolunun bulunabileceğini düşünüyorum.
Özetle...
Şunu söylüyorum...
İzmir’de tam bir koordinasyona bugüne kadar olmadığı kadar çok ihtiyaç olduğunu görüyorum.