Hükümetin Merkez Bankası’nı taşımak istemesi, geriye kalan birkaç kamu bankasını da belirli bir takvim dahilinde İstanbul’da olmasını arzu etmesi yeni bir tartışmayı daha gündeme getirdi.
“Madem İstanbul bir finans merkezi olacak o zaman Vadeli İşlemler Borsası da İstanbul’da olmalı...”
Bunu en fazla dile getiren kurum da Borsa Yatırımcıları Derneği...
Derneğin dayanak noktası da bu...
Bütün finans kurumlarını bir arada tutmak, her şeyi İstanbul’a istemek...
VOB’un Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise tam tersini düşünüyor.
Ve diyor ki...
“Globalleşen ve her şeyin elektronik bir ortamda yapıldığı bir dünyada vadeli işlemlerin İzmir’de ya da İstanbul’da olmasının hiçbir önemi yok. Hatta Çeşme’de bile olabilir...”
Gerçekten de artık bulunduğunuz yerin hiçbir önemi bulunmuyor.
Hatta Kestelli’nin dediği gibi Çeşme’de bile bu projeyi yapmak bölgenin gelişmesine büyük bir katkı bile sağlayabilirdi.
Bugün birçok ABD’li şirketin muhasebe kayıtları, bilgi işlem merkezleri ve telefon santralleri Hindistan’da bulunuyor.
Yine Polonya, Estonya gibi ülkeler Avrupa Birliği’ndeki şirketlerin bu tür hizmetlerini veriyor.
Siz telefonunuzu İtalya’nın Floransa’sından, Almanya’nın Frankfurt’undan arıyorsunuz Polonya’daki herhangi bir şehirden sorunuza cevap alıyorsunuz.
Yine ABD’li tüketicinin sorununa Hindistan’dan cevap geldiği gibi...
Böyle bir ortamda, böyle bir küresel ekonomide ille de her şeyi bir merkezde toplayacağız ısrarı yarardan çok zarar getirecektir.
* * *
Son dönemde herkesin umudu tek bir projede odaklanıyor.
EXPO...
Elbette EXPO’nun büyüklüğü ve beraberinde getirecekleri bu cazibeyi artırıyor. Ama sonuçta bunun bir yarış olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu yarışın sonucunda galip gelmek de var, yenilmek de...
Her şey istediğimiz gibi gitmezse İzmir’in hayallerini çöpe mi atacağız?
Atmamalıyız... Aynı hızda devam etmeliyiz.
Işınsu Kestelli geçenlerde uluslararası büyük yatırım grubunun yöneticileriyle yemekte buluşmuş.
Onlar da aynı görüşte olduklarını tekrarlamışlar.
Kaldı ki, VOB’un ortakları arasında bulunan Türkiye’nin büyük bankalarının da bu tür bir talebi yok.
* * *
Uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers’ın (PwC) “Dünyada En Büyük Şehir Ekonomileri Hangileri ve Bu 2020 Yılında Nasıl Değişecek” başlıklı raporunu hatırlatmak istiyorum.
Listede 133 milyar dolarlık GSYH ile 34’üncü sırada yer alan İstanbul, 127 ülkeyi geride bırakmıştı. İstanbul, ekonomik büyüklüğü ile Avrupa Birliği’ne üye 9 ülke Slovakya, Bulgaristan, Litvanya, Slovenya, Lüksemburg, Letonya, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta’yı geride bırakıyor.
İstanbul, Suriye, Bulgaristan ve Libya’nın iki katına yakın bir ekonomiye sahip durumda. Petrol zengini Kuveyt, Katar, Brunei Sultanlığı’nın yanı sıra Ürdün ve Lübnan’ın toplamı kadar bir ekonomisi bulunuyor. Bu rapora göre ilk 100 büyük ekonomili şehir listesine giremiyor ama tabloda 91 ülkeden daha büyük bir ekonomiye sahip olduğu görülüyor.
31 milyar dolarlık GSYH ile 90 ülkenin gerisinde kalan İzmir; Letonya, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi, Malta gibi AB ülkelerinin yanı sıra, Paraguay, Ürdün, Tanzanya, Mozambik, Bolivya, Katar, Lübnan, Bosna Hersek, Senegal, Yemen, Arnavutluk, Bahreyn, Makedonya, Gürcistan, Ermenistan, Kırgızistan, Moldova gibi çok sayıda ülkeyi de ekonomik büyüklükte ardında bırakıyor.
Sonuç olarak...
Her şeyi İstanbul’a almak, İstanbul’da düşünmek bugünün ekonomi gerçeklerine uymadığı gibi Türkiye’nin gerçeklerine de uymuyor. Vadeli İşlemler’in İzmir’den daha uygun bir coğrafyada olduğunu da düşünemiyorum.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025