Türkiye’nin Şam’daki son büyükelçisi ünvanını halen taşıyan Önhon, Milliyet’e yaptığı açıklamada “Çok burularak çıkmıştık, o gün oradan. Büyükelçiliğin tekrar açılması çok mutlu etti beni” dedi.
Türkiye’nin Şam’daki son büyükelçisi ünvanını halen taşıyan Ömer Önhon, “Büyükelçinin Gözünden Suriye” kitabının sonlarında Şam’dan ayrılışı şöyle yazmıştı:
“....Dışişleri Bakanlığı’ndan çıktıktan sonra büyükelçiliğe geldim. Son kontrolleri yaptık, giriş kapısı önünde toplu fotoğraf çektik, kapıları mühürledik, bayrağımızı indirip arabalarla Suriye-Lübnan sınırına doğru yola çıktık.”
Önhon’un bahsettiği o toplu fotoğraf buydu. 12 yıl sonra Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği tekrar kapılarını açtı. Geçici maslahatgüzar olarak atanan Burhan Köroğlu ve beraberindeki bürokratlar Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını tekrar
MİT Başkanı İbrahim Kalın, Şam’daki ziyaretinde HTŞ lideri Golani ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. Emevi Camii’nde namaz kılan Kalın, Golani’nin teklifiyle Hamidiye Çarşısı ve Kasiyun Tepesi’nde yürüyüş yaptı…
İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılarken çekilen fotoğrafları X üzerinden paylaşıldı.
MİT Başkanı İbrahim Kalın Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin başkenti Şam’a gitti. Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kıldıktan sonra Şamlıları selamlarken görüntülenmesi sadece Türkiye’deki televizyon kanallarına değil, dünya ajanslarına da son dakika olarak düştü. Kalın’ın Şam’da bulunuşuna ilişkin yapılan ilk yorumlar, Emevi Camii’nden verilen bu fotoğraf üzerinden oldu. Olumlu, olumsuz bir çok değerlendirmede de namaz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Eylül 2012’de söylediği “Emevi Camii’nde namaz kılmak” sözleri üzerinden yapıldı.
Erdoğan, Suriye’de iç karışıklık başladıktan 6-7 ay kadar sonra AK Parti Genel
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nun organizasyonunda bir araya geldik. Ağırlıklı sohbet konumuz Suriye’ydi. Suriye’de 13 sene devam eden krizin Türkiye’nin siyaseti, birliği, beraberliği, bekası açısından çok hayati bir konu olduğunu söyleyen Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu süreçte vicdani ve insani tutumunun belirleyici olduğunu kaydetti. Altun, “Siyasi bir pragmatizmle yaklaşmadı. Bu sürecin siyasi riskleri varsa bunları da göze aldı. Popülizmin bu kadar yükseldiği, ırkçılığın yeniden Batı dünyasını esaret altına almaya başladığı, yabancı düşmanlığının yükselişe geçtiği bir dönemde Cumhurbaşkanı’mız çok temel bir anlayışla, yüce gönüllülükle, misafirperverlik anlayışıyla, Türk milletinin misafirperverlik anlayışına da güvenerek sığınmacıları, Suriyeli kardeşlerimizi, zulümden kaçan bu insanları burada misafir etti” ifadesini kullandı.
Bu süreçte dışarıdaki yabancı karşıtlığı, ırkçılık dalgasının Türkiye
Suriye ile ilgili ortak görüş, Esad gitmiş olsa da belirsizliğin henüz bitmediği. Yer yer çatışmaların devam ediyor olması bir yana HTŞ’nin itici güç olarak ön plana çıkması da belirsizlikte etkili
Suriye’de 27 Kasım’dan bu yana her şey çok hızlı yaşanıyor. Bugüne kadar Suriye sahasında olan aktörler kadar olmayanlar da olanı biteni anlamak, geride kalmadan pozisyonlarını buna göre ayarlamak için birbirlerinin rehberliğine başvuruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarının yürüttükleri telefon trafiğini bile izlemek bu konuda bir fikir verebilir.
Suriye’deki gelişmeler karşısında mesaisi artan kurumlardan kaynaklarla yaptığım görüşmelerden edindiğim bilgi ve izlenimleri bir arada aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle ortak görüş, 13 yıl destekçilerinin yardımıyla iktidarını sürdüren Esad gitmiş olsa da belirsizliğin henüz bitmediği. Yer yer çatışmaların devam ediyor olması bir yana HTŞ’nin itici güç olarak ön plana çıkması da belirsizlikte etkili. Bir
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu çiçeği burnunda partisinin yol haritasını paylaşmak için gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Anahtar Parti mevcut siyasi partilerin 161.’si. Bu kadar partinin Türkiye’ye çok olduğu ifadesinde “istihza” sezdiğini söyleyen Ağıralioğlu bu görüşü tersine çevirecek argümanı geliştirmiş. Sohbete girişini buradan yaptı ve “Bundan daha iyisi mümkündür iradesiyle bir parti, bir STK kurmak iyidir. Korkacağımız şey parti kurulmamasıdır. Allah’a şükür ki kuruluyor” dedi. “Türk milletinin çok şeye ihtiyacı vardır. En son bir partiye ihtiyacı vardır aslında” diyerek iddiasını ortaya koydu.
Anahtar Parti’nin yaklaşık iki ayda
56 ilde teşkilatlandığını söyleyen Ağıralioğlu, sayının ay sonunda 65’i bulacağını belirtti. Parti kurmadan önceki bir yılı Türkiye’yi gezerek nabız yoklamaya ayıran Ağıralioğlu bunun faydasını teşkilatlanırken alternatifler arasında tercih yapabilme lüksüne sahip olmakla
Şam, sonunda düştü. Beklenenden çok geç, beklenmediği kadar da hızlı.
27 Kasım’dan bu yana olup bitenler henüz sindirilemeden Suriye için yeni dönem başladı bile. Televizyon ekranlarında telaşlı yorumcuların ağızlarından daha şimdiden Suriye’yi nelerin beklediğine dair kesin yargı cümleleri dökülüyor. Her şeye olağanüstü vakıf olunması şaşırtıcı. Daha düne kadar Suriyeli muhalifler arasında domino etkisini yaratan Heyet Tahrir eş Şam’ın (HTŞ) kapasitesine dair bilgi sahibi olmayanlar bugün gayet fikir sahibi.
Kanımca Suriye’de bundan sonraki değişim ve dönüşümü izlerken HTŞ’nin oynayacağı rolü yakından izlemek gerekecek. O yüzden evvel emirde önceyi iyi anlamaya çalışalım.
HTŞ, İdlib’den çıkıp Halep’e doğru ilerlerken örgütün lideri Ebu Muhammed Colani lakaplı Ahmed Hüseyin el-Şara’nın operasyon odasından yansıyan görüntülerinde dikkat çeken bazı ayrıntılar vardı. Propoganda görüntülerinde vurgu yapılan Colani’ydi ancak masa üzerindeki
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi’nin önce Şam’a gidip oradan Ankara’ya gelmesi üzerine en merak edilen soru Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan Türkiye’ye bir mesaj getirip getirmediğiydi. Edindiğim bilgi, Esad’dan bir mesaj getirmediği yönünde. Erakçi’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile birlikte düzenlediği basın toplantısındaki bazı ifadeleri de (Esad’a desteği sürdürecekleri ve olayların destekli olduğu), Esad’dan gelmeyen mesaj gibi, İran’ın ve Suriye’nin son gelişmelerden sonra da pozisyonlarında bir değişikliğe henüz hazır olmadıklarını ortaya koyuyor. Buna karşın Fidan’ın “Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahalede ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır” sözü, Suriye kadar İran’a da bir uyarı olarak değerlendirilebilir. Türkiye kasımda Astana’da yapılan 22. Yüksek Düzeyli Toplantı’da, Suriye’de sivillere saldırıların durmamasının olayları farklı boyuta taşıyabileceği uyarısında bulunmuştu. İki bakan bir sonraki Astana Süreci
Saadet Partisi’nin 24 Kasım’daki 9. Olağan Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa seçilen Mahmut Arıkan, Teşkilat Başkanlığı yaptığı için parti tabanında tanınıyor ancak basın dahil genel kamuoyunda pek bilindiği söylenemez. Geçmiş genel başkanlarla arasındaki görünür ilk fark ise saçı ve boyu. Saadet geleneği dikkate alındığında, kendisine dair kurulabilecek ilk cümle, şimdiye kadar saçları siyah ilk genel başkan olduğu. Arıkan 47 yaşında. Bugüne dek ak saçlıların ağırlığının hissedildiği partide bunun dikkat çekici olması yadırganmamalı. Arıkan aynı zamanda bugüne kadarki genel başkanların en uzun boylusu.
Aralarında Milliyet’in de bulunduğu bir grup gazeteciyle bir araya gelen Arıkan’a yöneltilen ilk sorulardan biri, kongreye AK Partiyi temsilen gelen Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ile Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un salonu terk etmesine neden olan sloganlardı. AK Parti ile SP arasındaki limoni ilişki durumu hatırlandığında bu yeni bir başlangıç için bir göstergeydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tepki