ocuklar sağlıklı kiloyu ve büyümeyi anne - babalarının ve ailelerinin yardımıyla gerçekleştirir. Böylelikle iyi yaşam seçimlerinden tüm aile de yararlanır. Sağlıklı yiyecekler seçmek, fiziksel aktiviteyi artırmak ve profesyonel yardım almak… Bunların hepsi yardımcı olabilir.
Kısa zamanda kilo verdiren yanlış diyetler, iştah kesiciler ya da aşırı kilolu bir çocuğu küçük düşürmek veya alay etmekse yardımcı olmayan yöntemlerdir. Ancak malesef bazı çocuklar, okulda diğer arkadaşları tarafından bu tür durumlara maruz kalabilir, bu konuda da dikkatli olmak önemlidir.
Aşırı kilolu birçok çocuğun aşırı kilolu yetişkin olarak devam etme ihtimali yüksektir. Oyundan okul çocuğu dönemine geçişte beslenme ve yaşam tarzlarını en fazla etkileyen etmenlerden biri de
ebeveynlerdir. Evdeki en basit bir ayrıntı bile harika veya tam tersi bir etki yaratabilir.
Aşırı kilolu mu, obez mi?
Bir insanın az / aşırı kilolu mu yoksa sağlıklı kiloda mı olduğu, vücut kitle indeksi hesabıyla anlaşılır.
Bir çocuğun vücut kitle indeksi yaşına ve fiziksel gelişimde hangi yaş aralığında olduğuna göre değişir. Sadece vücut kitle indeksi faktörü çocuklar için yeterli değildir.
2 - 18 yaş arası çocukların gelişimi için düze
Yazar Anthony Greenbank, “Zor günlerde ayakta kalabilmek için Einstein’in beynine, Herkül’ün kaslarına, ralli sürücüsünün reflekslerine ihtiyacınız yok. Ne yapacağınızı bilin, yeter” demiş. Bu sizin, beslenme tarzı değişikliği çabalarınız için de geçerlidir. “Ne yapacağınızı bilin, yeter.”
Beslenme tarzını değiştirmek isteyen ve zorlanan insanlar genelde çareyi bilgi almakta değil, diyetisyende ve beslenme programlarında arıyorlar. Aslında davranış değişikliğinde çare, bilgidir, sadece diyet programı ya da diyetisyenler değil.
Birçoğumuz için her değişim, yeni ümitler doğurur. Yeni popüler diyetler, yeni terapiler, mucize besinler...
Ne gariptir ki ezelden beri süregelen bu vaatler hemen her zaman başarısızlıkla sonuçlanır.
Peki biz neden durmadan kandırılıyoruz? Çünkü, sonucun başarısızlık olduğunu bilsek de zorlanmadan başarılı olacağımıza inanıyoruz, en kısa yoldan değişikliği gerçekleştirmek istiyoruz.
Beslenme tarzını değiştirmek isteyen bazı insanların başarının şans, alınyazısı veya sahip olmadıkları bazı şeylere bağlı olmadığını öğrenmemeleri büyük bir talihsizlik. Bu kişiler hedeflerine doğru ilerlerken bazen bir duvara çarpıyor, devam etmeye çalışmak yerine
Modern yaşam, hayatımıza hem yenilik ve kolaylık hem de çeşitli olumsuzluklar getirdi. Hepimizin bildiği gibi çağımızın en büyük sorunlarından biri stres! Evde, sokakta, işte, trafikte, otobüste, metroda, sosyal ilişkilerde ve özel hayatımızda stres bizi bir duvar gibi kuşatıyor. Belki de stres yüzünden birçoğumuz anı kaçırıyoruz. Sürekli ertesi günün, bir sonraki ayın planını yapıyor ve gelecek için endişeleniyoruz.
Peki stresin sadece negatif etkileri mi var? Aslında stres her zaman kötü bir şey olmayabilir.
Rahatlık alanınızdaki stres, baskı altında en iyisini yapmanızı sağlayabilir hatta tehlike anlarında sizi güvende tutabilir. Ama stres bunaltıcı hale geldiğinde sağlığınıza, psikolojinize, insan ilişkilerinize ve yaşam kalitenize zarar verebilir.
Stres bazen de iyidir
Stres, vücudun herhangi bir talep ya da tehdite tepki verme yoludur. Tehdit hissettiğiniz zaman, sinir sisteminizi acil olarak eyleme geçirmek için adrenalin ve kortizol salgılarsınız. Kalbiniz daha hızlı atar, kaslarınız gerilir, kan basıncınız yükselir, nefes alıp verişiniz sıklaşır ve duygularınız hassaslaşır.
Bu fiziksel değişiklikler sizin gücünüzü ve dayanıklılığınızı artırır, tepkilerinizi hızlandırır ve
Çarşamba günü sizlere bağışıklık sisteminden ve güçlendirmenin yollarından bahsetmiştim. Devamı olan bu yazımdaysa bağışıklık sisteminin önemli oyuncularını sizlere hatırlatmak istedim. Bağışıklık sistemi kompleks bir yapıya sahiptir. Belirli bir mucize yiyecek, sizi soğuk algınlığı mikroplarından ve grip virüslerinden korumaz. Sağlıklı yemek, kısacası dengeli beslenmek, bağışıklık sisteminiz için yapabileceğiniz en iyi yatırımdır.
Savaşan herhangi diğer bir güç gibi, bağışıklık sistemi ordusu da midesiyle hareket eder. Bağışıklık sistemi savaşçıları iyi, düzenli beslenmeye ihtiyaç duyar. Bilim adamları uzun zamandır yetersiz ve dengesiz beslenen insanların, bulaşıcı hastalıklara karşı daha hassas olduğunu kabul etmiştir. İşte bağışıklık sistemimizi güçlü yapan ordu:
C vitamini
C vitamininin bağışıklı sistemiyle ilişkisini büyük bir olasılıkla biliyorsunuz ama belki de yeşil sebzelerin ve diğer bazı besinlerin portakal, mandalina ve turunçgiller gibi C vitamini kaynağı olduğunu bilmiyordunuz. Ispanak, dolmalık biber, Brüksel lahanası ve çilek diğer çok zengin C vitamini kaynaklarıdır.
E vitamini
C vitamini gibi E vitamini de vücudunuzun enfeksiyonlarla savaşmasına
Dünyayla etkileşimimiz sırasında bulaşıcı hastalıklardan, bakterilerden ve virüslerden korunma yeteneğimiz büyük ölçüde bağışıklık sistemimizin sağlıklı işleyişine bağlı. Ancak sadece çevrenin etkisiyle gelen hastalıklar değil, kanser gibi ilerleyici hastalıkların gelişiminin engellenmesi, kanserli hücrelerin yok edilmesi de yine bağışıklık sisteminin görevleri arasında.
Sağlıklı ve dengeli beslenme bağışıklık sistemini destekleyen en önemli faktörlerden biri. Yetersiz beslenme nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflar ve vücudu enfeksiyonlara açık hale getirir ve yaralar daha geç iyileşir.
Araştırmalar bağışıklığın yaşla birlikte zayıfladığını ortaya koymakta. O nedenle yaşı daha ileri kişilerin hastalıklara yakalanma riskini azaltmak için bağışıklığı güçlendiren yiyecekleri tüketmeleri önemli. Bu kış aylarında grip gibi bulaşıcı hastalıklardan korunmanız için, tükettiğiniz besinlere daha çok dikkat etmenizi öneriyorum.
Yeterli miktarda vitamin ve mineral alarak, protein, karbonhidrat ve yağ bakımından dengeli bir beslenme programı uygulayarak, bağışıklık kalkanınızı her an çalışır halde tutabilirsiniz.
Güçlendirmek için
Sadece belirli bir besin grubunu tüketerek ya da
Lifin sağlık yararlarını ve günde 20 - 30 gram lif almanız gerektiğini daha önce defalarca duyduğunuzu biliyorum. Peki lifin sağlığımıza hangi noktalarda faydalı olduğunu biliyor musunuz?
Lifi sebzelerin, meyvelerin tam tahılların içinde bulunan bir çeşit dirençli karbonhidrat olarak tanımlayabiliriz. Diğer karbonhidratların aksine vücudumuzda kolayca sindirilemezler. Mide ve bağırsakları terk etme, kana karışma hızları daha yavaştır ve birçok sağlık faydalarının temelinde de aslında bu özellikleri yatar. Ben de geçenlerde twitter üzerinden yaptığım bir ankette genelde lifin en çok bağırsak sağlığı hakkındaki faydalarının bilindiğini gördüm. Evet lifin mide ve bağırsak sistemimiz için çok önemli sağlık faydaları var. Ama ben bugün bunun yanında belki de dikkatinizi henüz çekmemiş olan diğer çok önemli sağlık faydalarından
bahsetmek istiyorum.
Lif nedir?
Lifin iki ana kategorisi vardır. Çözünen ve çözünmeyen lifler. Her biri sağlığı geliştirmede ve hastalıklardan korunmada çok önemli rol oynar. Hem çözünür hem de çözünmez lif sindirilmemiştir ve bu nedenle kan dolaşımına katılmazlar.
Çözünmeyen lifi sıcak suya karıştırırsanız, erimeyecektir. Karıştırmayı bıraktığınız anda, dibe çöker. Bu
İyi beslenme ve yaşam tarzı, kalp sağlığı için büyük önem taşıyor. Kalp ve damar hastalıkları, küresel ölçekte başta gelen ölüm sebeplerinden ve uzun bir süre daha bir numaralı ölüm sebebi olmaya devam edeceği tahmin ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2012’de 17.5 milyon insanın kalp ve damar hastalıkları sebebiyle hayatını kaybettiği ve bu rakamın küresel ölümlerin yüzde 31’ini oluşturduğu tahmin ediliyor. Ülkemizdeyse hastalık yükünün birinci nedeni olarak kalp hastalıkları gösteriliyor ve oran olarak erkeklerde kadınlardan daha çok görülüyor. Özellikle her geçen gün daha çok erkeğin kalp rahatsızlıklarından şikayet ediyor olması risklerin sıkça gündeme gelmesine sebep oluyor.
Fazla kilolar ve obezitenin, yanında yağlı yiyeceklerin fazla tüketimi, sigara kullanımı ve hareketsizlik gibi faktörler kalp rahatsızlığı yaşama riskinizi artırıyor. Bunun yanında kolesterol seviyesi ve kan basıncı da risk faktörleri arasında.
Sevgili erkekler!
- Yüksek LDL ‘kötü kolesterol (100mg / dL’den fazla)
- Yüksek trigliserit (150 mg / dL’den fazla)
- Düşük HDL ‘iyi’ kolesterol (60 mg / dL’den az)
- Yüksek kan basıncı (120 / 80’den fazla)
Bir yılı daha iyisiyle kötüsüyle, mutluluklarıyla, telaşlarıyla geride bıraktık. Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Böyle özel günlerde pek çok kişi kalabalık sofralardaki zengin çeşitlere “Hayır” diyemiyor, sizi çok iyi anlıyorum. İşte size benden yeni yıl hediyesi: Bu listeyi sağlıklı yetişkinlere örnek olarak hazırladım. Lütfen uzun süreli uygulamayın, kronik hastalığınız var ve hekim kontrolünde ilaç tedavisi içindeyseniz de beslenme uzmanınıza danışın. Dileğim; yeni yılın ilk gününe neşe ve sağlıkla uyanmış olmanız. 2016’nın size sağlık, mutluluk, huzur, başarı aşk getirmesi ve geçen bütün yıllarınızdan daha güzel geçmesi dileğiyle…
Sıvı alımını ihmal etmeyin
Yılbaşında tüketilen yiyecek ve içeceklerin vücuttan atılması için bol su içmek de önem taşır. Su, vücudunuzdaki ödemi azaltır, dolaşım sistemini dengeler, böbreklerin çalışmasını sağlar. Bazen açlık hissetmenizin veya baş ağrınızın hatta yorgunluğunuzun tek sebebi susuzluk bile olabilir. Yılbaşı gecesi her zamankinden fazla yediyseniz yeni günde öncelikle bol su içmeyi ihmal etmeyin. Özellikle alkol tükettiğiniz günlerin ertesi gününde bol sıvı alımı çok önemli. Su içmekte zorlananlar için maden suyu da iyi bir