Fenilketonürili çocuklarda 5-6 aydan sonra zekadaki gerileme belirgin hale gelir. Diyet tedavisine mümkün olduğunca erken başlanması zihinsel performansı olumlu yönde etkileyecektir
Fenilketonüri (PKU) doğuştan gelen bir hastalıktır.1934 yılında zihinsel özürlü iki çocuk üzerinde yapılan araştırma sonucu keşfedilmiştir. Fenilalanin, insan vücudunda sentezlenemeyen elzem amino asitlerden birisidir ve diyet proteininin yaklaşık olarak yüzde 4-6’sını oluşturmaktadır. Sağlıklı bir çocukta diyetle alınan fenilalaninin yüzde 50’si protein sentezinde kullanılmakta, geri kalan miktar ise tirozine çevrilmektedir.
PKU’nun yeni doğan bebekten ilk bir-iki hafta içinde topuktan alınacak bir damla kan ile tespit edilmesi gerekmektedir. PKU geç tespit edildiğinde ilk altı ayın sonunda belirtiler kendini göstermeye başlar (mikrosefali, başını tutamama, etrafa ilgisizlik, yürüyememe, kusma, aşırı el, kol, baş hareketleri, havale nöbetleri, döküntüler, idrar ve terin küf gibi kokması). PKU tanısını olabildiğince erken koymak ve gecikmeden diyet tedavisine başlamak hastalığın ciddi etkilerini önleyebilmektedir.
Bu nedenle hiçbir bebek atlanmaksızın yeni doğan taraması ile erken tanı
Posa yani besinsel lif, vücudun sindiremediği kompleks karbonhidratlara denir. Suda erimeyen posalar, atık maddelerin bağırsak içinde hareket etmesini sağlar. Suda eriyenler ise bağırsakları düzenli çalıştırarak kabızlığı önler
Posa yani besinsel lif aslında algılandığı gibi tek bir besin öğesi değildir. Posa, vücudumuzun sindiremediği veya emilimini yapamadığı kompleks karbonhidratlara verilen isimdir.
Posalar çözünen ve çözünmeyenler olarak iki tiptir. Çözünen posalar suda erir, çözünmeyen posalar ise erimez. Çözünmeyen posaları bağırsak kaslarını harekete geçiren posalar olarak adlandırabiliriz. Her ne kadar çözünmeseler de kendileri sindirilmeden atık maddelerin bağırsak içindeki hareketini sağlarlar. Bu nedenle de “vücudun süpürgesi” olarak bilinirler. Çözünen posalar ise dışkıya yumuşaklık, jel kıvamı ve hacim kazandırarak bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve bu sayede kabızlığı önlerler.
Posa ette yok. Sütte de. Balıkta da. Sadece sebze, tahıl, meyve ve yemiş gibi toprakta yetişen gıdalarda var. Peki posa neden beslenmemiz için önemli?
Lif tüketiminin yararları
Çalışmalara göre, obez çocukların şahdamarının duvarları bir yetişkinin damarı kadar kalın. 13 yaşındaki bir çocuğun arterleri, 45 yaşındaki bir yetişkinle aynı. Bunun nedeni çocukluk çağından itibaren kötü beslenme
Amerikan Kalp Sağlığı Enstitüsü’nün (American Heart Association-AHA) geçen hafta New Orleans’ta yaptığı yıllık bilimsel oturumda en dikkat çekici nokta Obez çocuklar oldu. AHA tarafından yapılan açıklamada, “Obez adolesanların şu anki arterlerinin ancak 30 yıl sonra beklenen gibi göründüğu” belirtiliyor. Yani obez çocukların damar duvarları 45 yaşındaki bir yetişkin kadar yıpranmış durumda.
Bu veriler obezitenin yaşam süresi ve genel sağlığa olan olumsuz etkilerini bir kez daha ortaya koyuyor. Kuşkusuz obezite, çocuklarda metabolik sendrom ve kalp damar hastalıklarına zemin hazırlıyor. Obezite, çocuklarda erken yaşlarda kardiyovasküler hastalıkların oluşmasındaki en büyük etken.
Sigaradan daha tehlikeli! Bir diğer çalışmaya göre; erkek ergenlerdeki obezitenin yol açtığı kardiyovasküler hastalık riskinin, sigaradan yüksek olduğu bildiriliyor. Yani sevgili anne ve babalar çocuğunuzun sigaraya başlamasından korkmak yerine sağlıklı beslenme ve egzersiz
Kadınlar ve erkekleri birbirinden ayıran özellikler sağlık söz konusu olunca değişmiyor ve farklılıklar devam ediyor. Kadınlar bazı özel dönemlerde daha fazla itina istiyor, erkeklerin ise kadınlara göre beden tipi ve bazı besin öğelerine olan gereksinimleri farklılaşıyor.
Kalori: Kadınlar erkeklere göre genelde daha küçük vücut yüzeyine ve kas yapısına sahip oldukları için daha az kaloriye ihtiyaç duyar. Kadının kalori ihtiyacı hamilelik ve emzirme döneminde artış gösterir.
Kan kayıpları İçİn demir: Özellikle üreme, doğurganlık döneminde kadınlar menstürasyon (âdet) döneminde kanla kaybettikleri demiri yerine koymak için diyetlerinde daha fazla demire ihtiyaç duyar. Eğer bunu sağlamazlarsa demir eksikliği anemisi yaşayabilirler. Kırmızı et ve sakatatlar demir açısından zengindir. Kuru meyveler, kuru baklagiller de bitkisel kaynaklı demir içeren besinlerdir. Bitkisel kaynaklı proteini, C vitaminiyle beraber almak önemlidir (limon, mandalina, kivi iyi kaynaklardır).
Erkekler kadınlardan çok daha fazla yemek yerler ama hemen kİlo almazlar: Çünkü onların metabolizmaları daha hızlıdır, daha yüksek kas oranı ve geniş vücut yüzeyi onların yediklerini daha çabuk yakmalarını sağlar.
HbA1c, diyabet hastaları için glisemik kontrolü gösteren bir ölçü birimidir. Son 2 - 3 ay içindeki ortalama kan şekeri düzeyini verir. Diyabet hastalarının düzenli aralıklarla HbA1c değerini ölçtürmeleri çok önemlidir
HbA1c, diyabet hastaları için glisemik kontrolü gösteren bir ölçü birimidir. Kırmızı kan hücrelerinde glukozun bağlı olduğu hemoglobin yüzdesini ifade eder. Hemoglobin kırmızı kan hücrelerinde oksijeni bağlar ve taşınmasını sağlar. Test, 120 gün yaşayan ve daha sonra dalakta parçalanan kırmızı kan hücrelerine dayalıdır.
Kısacası HbA1c son 2 -3 ay içindeki ortalama kan glukozu (kan şekeri) düzeyini verir.
Diyabet hastalarının düzenli aralarla (3 -4 ayda bir) HbA1c değerini ölçtürmeleri tüm yılı takip etmiş olmak açısından önemlidir. Çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde ise büyüme hormonu salgılandığından bu dönemde kan glukoz düzeyleri ve iyi bir HbA1c değerini elde etmek daha zordur. HbA1c düzeyinin çok düşük olması durumunda, ortalama kan glukozu düzeyiniz çok düşük olacaktır ve hipoglisemi riski artacaktır dikkatli olun.
HbA1c değerinde yüzde 1’lik azalma ile;
Fazla kilolu olmak diyabet riskini katlıyor. Bu nedenle kilonuzu normal sınırlar içinde tutmak için dengeli beslenmeye özen gösterin. Şekerli içecek ve tatlı tüketiminizi azaltın, şeker içeriği az besinleri tercih edin
Bugün 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Diyabet (yani şeker hastalığı) konusunda toplumun farkındalığını artırmak, hastalığın önlenmesi ve çarelerini tartışmak amacıyla Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kutlanmaya başlatılan bu gün, 1922 yılında Charles Best ile birlikte insülini keşfeden Frederick Bantingin’in doğum günü olma özelliğini taşıyor.
Ülkemizde diyabetlilerin sayısının yaklaşık 5 milyon, her yıl ortaya çıkan yeni diyabetli sayısının ise 180 bin olduğu bildiriliyor. Türk Diyabet Vakfı Tip 1 diyabetli hasta sayısının 2 bin 600 bin kişi, Tip 2 diyabetli ve gizli şekeri olan kişi sayısının 2 bin 400 bin kişi olduğunu belirtiyor.
DİYABET Pankreastan salgılanan insülin hormonunun yetersizliği veya yokluğu sonucu kandaki şeker miktarının yükselmesi ile ortaya çıkan ömür boyu devam eden bir hastalıktır.
Hastalık gelişimi için en önemli risk faktörleri
Kandaki şeker miktarı yükseldikçe, yaşlanma hızı da artar. Şeker, beyaz un, makarna, patates gibi kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olan basit karbonhidratlar yaşlanma sürecini hızlandırıyor. Sağlıklı bir cilt için vücudun iyi kaliteli proteinlere ve doğru yağlara ihtiyacı vardır
Vücudumuzun her bir hücresini yeterli derecede besleyebilmek için günlük alınması gereken elli kadar besin öğesi bulunmaktadır. Özellikle A, C ve E gibi antioksidan vitaminleri ile folik asit yönünden zengin, yağ ve tuz açısından dengeli bir diyetin yaşlanma sürecini geriye aldığı bilinmektedir.
Beslenme ve kırışıklık oluşumu arasında inanılmaz bir bağlantı olduğunu savunan Harvardlı profesör ve eczacı Nicholas Perricone’ye göre şeker, beyaz un, makarna, patates gibi kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olan basit karbonhidratlar yaşlanma sürecini de hızlandırmaktadır.
Deri elastikiyetini kaybeder
Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre hormonal değişiklikler yiyecek aşermelerinin çoğunun sorumlusu. Aşermede psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkili oluyor
Hepimiz zaman zaman belli bir yiyecek veya içecek için dayanılmaz bir istek duyarız. Ancak belli bir yiyecek için duyulan bu ani istek nadiren gerçek bir aşermedir. Çoğunlukla geçici bir istektir oysa aşerme bundan çok daha derindir ve göz ardı edemeyeceğiniz sürekli bir istektir
Kadınlar erkeklerden daha fazla aşerme hissi duyarlar.
Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre hormonal değişiklikler yiyecek aşermelerinin çoğunun sorumlusu. Özellikle stres zamanlarında, hamilelikte veya menstrual dönemin farklı zamanlarında ortaya çıkan aşermelerin sebebi hormonlar olabiliyor. Bu teoriye göre değişen hormon seviyeleri beynin seratonin ve diğer kimyasalları üretmesini etkiliyor, bu değişiklikler belli yiyecekleri için arzu duyulmasını tetikleyebiliyor.
Karbonhidrat aşermelerine karşı protein kalkanı önemli: Karbonhidrat aşermeleri obeziteyle yakından bağlantılı ancak tam tahıl açısından zengin, nişastalı yiyeceklerin proteinle tüketildiği bir diyet tatlı aşermelerini biraz engelleyebilir.