Hormon sağlığınız üzerinde gizli tehdit ‘endokrin bozucuları’ yakından tanımaya ne dersiniz? Endokrin bozucular, endokrin sistemini ve hormonların doğal işleyişini bozarak sağlığınız üzerinde olumsuz etkilere yol açabilen kimyasallar olarak tanımlanabilir.
Bu kimyasallara günlük hayatta pek çok noktada rastlamak mümkün; gıdalar, giysiler, eşyalar, hatta soluduğunuz havada bile bulunabiliyor. Bisfenoller, per- ve polifloroalkil maddeler (PFAS), ftalatlar gibi alt başlıklarda incelenirken her birinin birçok kronik hastalıkla ilişkisine dair araştırmalar var. Oluşturdukları tehditin gebelik döneminden itibaren başladığı göz önünde bulundurulduğunda konunun ciddiyeti ortaya çıkıyor. Gelin iki yeni araştırma ışığında bu gizli tehlikeleri yakından tanıyalım.
Metabolik sendromda söz sahibi
Metabolik sendrom, günümüzde sıklığı giderek artan, tıpkı endokrin bozucular gibi sağlığınızı gizlice tehdit eden problemlerden biri. Aslında birkaç farklı risk faktörünün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir sağlık durumu olarak da
Tüm dünyada diyabetlilerin sayısı giderek artıyor. Her 10 kişiden biri diyabetli, her 2 kişiden biri ise diyabetli olduğundan habersiz! Peki diyabetle ilgili güncel yaklaşımlar neler? 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bu sağlık sorununda son durumu ele alıyoruz.
IDF Diyabet Atlası’na göre, 2045 yılına geldiğimizde her 8 kişiden biri diyabetle mücadele edecek. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla 2024-26 teması “Diyabet ve bütünsel sağlık, iyi yaşam” olarak belirlendi. Öyle ki diyabetli milyonlarca insan, evde, işte ve okulda durumlarını yönetmek için bazı zorluklarla karşı karşıya kalabiliyor. Her 2 diyabetliden birine teşhis konulmadığı düşünüldüğünde bu konuda farkındalığın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Ben de Diyabet Günü yaklaşırken, diyabetle ilgili güncel yaklaşımlar ve sık aldığım soruları paylaşmak istiyorum.
TEK ÖĞÜN BESLENME MODASI
Günümüzde aralıklı oruç düzeniyle beslenenlerin sayısı günden günde artıyor. Fakat burada akademik araştırmalar, hem olumlu hem de
Kış aylarında giderek soğuyan havalar, rüzgar, hava kirliliği ve su tüketiminin azalması gibi bazı faktörler nedeniyle cildiniz olumsuz yönde etkileniyor olabilir. Konu cilt sağlığı olunca genellikle cilt bakımı rutinleri, kremler ilk akla gelenlerden oluyor fakat sağlıklı bir cilt için cildinizi içerden beslemenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlayın. Öyle ki yeterli ve dengeli beslenme birçok sağlık durumunda olduğu gibi cildiniz üzerinde olumlu etkilere sahip. Bazı besinler sağlıklı bir cilt için size yardımcı olurken bazı besinler ise inflamasyonu arttırarak akne gibi cilt problemlerine sebep olabilir.
Her şey bağırsaklara iyi bakmakla başlıyor
En büyük organımız cilt ve ikinci beynimiz olarak da tanımlanan bağırsakların ‘cilt-bağırsak aksı’ ile birbirlerine bağlı olduğunu biliyor muydunuz? Bağırsak-cilt ekseni, bağırsak mikrobiyomu ile cilt sağlığı arasındaki çift yönlü ilişkiyi ifade ediyor. Araştırmalar bağırsak ve cildin sürekli olarak bağırsak cilt ekseni aracılığıyla iletişim halinde olduğunu gösteriyor. Yani bağırsaklarınızdaki bakterilerin dengesinin bozulması,
Bitki bazlı vegan beslenen bireylerin sayısı günden güne artıyor. 1 Kasım Dünya Vegan Günü vesilesiyle veganizm ve bitki bazlı beslenmeyi 6 ana başlıkta ele alıyoruz
Günümüzde sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik, tüketicilerin tercihlerini etkileyen en önemli faktörlerden. Hep söylediğim gibi gezegen sağlığını göz önünde bulundurarak yapılan seçimler, artık bir tercihten çok yaşam biçimi hâline gelmesi gereken bir konu. Bitki bazlı vegan beslenen bireylerin sayısı günden güne artıyor. Dünyada vegan bireylerin sayısı Türkiye nüfusunu geçmiş durumda, son veriler 90 milyon vegan birey olduğunu gösteriyor. Vegan nüfusun 4’te 3’ü ise kadınlardan oluşuyor. 1 Kasım Dünya Vegan Günü idi. Veganizm ve bitki bazlı beslenmeyi gelin tüm detayları ile 6 başlıkta inceleyelim.
1-BİR YAŞAM BİÇİMİ
Her zaman vegan bireylere saygı duyduğumu söylüyorum… İlk olarak küçük bir hatırlatmayla başlamak istiyorum. Veganizmde beslenme söz konusu olduğunda hayvanlardan
Herkesin metabolizmasının tıpkı parmak izi gibi farklı olduğunun ve genetik, cinsiyet, yaşam tarzı gibi faktörlere göre de değişiklik gösterebileceğini daha önce duymuşsunuzdur. Örneğin erkekler kadınlara göre daha hızlı metabolizmaya sahip olma eğilimindedirler, çünkü fizyolojik olarak daha fazla kas kütlesi ve daha az vücut yağ oranına sahiptirler. Kas hücreleri yağ hücrelerine göre daha fazla enerji gerektirir, bu nedenle kas kütlesi daha fazla olan insanların metabolizma hızı daha yüksektir.
Konu metabolizma hızını desteklemek ve kilo kaybı olduğunda aralıklı oruç, öğün atlama veya ketojenik beslenme gibi seçenekler de popülerliğini koruyor. Computers in Biology and Medicine dergisinde geçtiğimiz günlerde yayınlanan araştırma kilo verme sürecinde tercih edilen kahvaltı alternatiflerinin cinsiyete göre değişiklik gösterebileceğini belirtiyor. Waterloo Üniversitesi’nde yapılan çalışmada oluşturulan matematiksel model ile kahvaltıdaki besin tercihlerinin erkek ve kadınların sağlık ve enerji seviyelerini nasıl etkilediği
Uzun kış gecelerinde bir şeyler yeme isteğimiz artıyor. Böyle anlarda evde hazırlayabileceğiniz ilave şekersiz, doğal içerikler aklımıza gelmeli. Ben de bugün sizlerle kışın rahatlıkla tüketebileceğiniz 4 mevsim meyvesi ve onlarla yapabileceğiniz 4 tarif paylaşıyorum
Kış aylarına doğru evde geçirilen vakit artınca atıştırmalıkların, ara öğünlerin de sayısı artabiliyor. Siz de evde geçirdiğiniz süre boyunca “Acaba ne yesem, tatlı mı söylesek?” gibi soruları kendinize soruyorsunuzdur. Böyle zamanlarda pratik ara öğünler, evde hazırlayabileceğiniz ilave şekersiz, doğal içerikler her zaman kurtarıcınız olsun. Ben de bugün size kışın rahatlıkla tüketebileceğiniz 4 mevsim meyvesi, faydası ve onlarla yapabileceğiniz 4 tarif paylaşmak istiyorum.
Kestane
Kış denilince akla ilk gelen atıştırmalıklardan biri kestanedir. Kestane, başta nişasta olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifli bir karbonhidrat kaynağıdır. Bu nedenle ekmek yerine geçen besinler arasındadır. Yaklaşık 3-4 kestane, bir dilim ekmeğe eşittir. B1, B2, B3, B6 gibi B grubu vitaminlerini;
Son zamanlarda kendinizi yorgun ve halsiz hissettiğiniz gün sayısında artış gözlemliyorsanız dikkat. Elbette bu durumun birçok farklı sebebi olabilir. Stres, düzensiz uyku, mevsim değişikliği bu durumu tetikleyenler arasında. Fakat bunların yanı sıra bazı vitamin ve mineral yetersizlikleri de yorgunluk ve halsizlik ile kendini gösterebilir, demir eksikliği de bu listede ilk sırada yer alan minerallerden biri.
Özellikle yorgunluk, halsizlik, el ve ayaklarda üşüme gibi belirtilerle kendini gösteren demir eksikliğine karşı düzenli tahlil, gerekli durumlarda ise hekim kontrolünde takviyeyi göz ardı etmemek gerekiyor. Öyle ki vücudumuzun temel minerallerinden olan ve birçok metabolik süreçte rol oynayan demir eksikliğinde Dünya genelinde bir artış söz konusu.
Türkiye’nin yüzde 25’i anemi
İlk olarak bir hatırlatmayla başlayalım. Demir, oksijeni akciğerlerden vücudun geri kalanına taşıyan kırmızı kan hücrelerinin bir bileşeni olan hemoglobin yapılmasına yardımcı oluyor. Anemi, yani kansızlık olarak karşımıza çıkan tablo ise kırmızı kan
Size iyi bir haberim var: Bazı besinler cilt sağlığınızı destekliyor, enerjinizi artırıyor, biyolojik yaş alma sürecinizi geriye çekecek bileşenleri içerisinde bulundurabiliyor. Hangileri mi?
Sizce bazı besinler ömrünüzü kısaltıp, bazı besinler ise daha ‘genç’ görünmenizi sağlayabilir mi? Biliyoruz ki zamanı ve yaş alma sürecini durdurmak imkânsız! Ama ben ufak bir hatırlatmayla başlayayım: Kaç yaşında olduğunuzdan çok, kaç yaşında hissettiğiniz ve yaşadığınız çok daha değerli bence. Sağlıklı cilt ve sağlıklı yaşam süresini yaşam tarzı, beslenme biçimi, aktivite durumu, çevresel faktörler gibi bir sürü etmen etkiler. Bunlardan en önemlisi hayata pozitif bakmak, mutlu olmak ve gülümsemek…
Besinsel anlamda gençleştiren veya hastalıktan koruyan tek bir mucizevi besin elbette yok. Ama iyi haber bazı besinler cilt sağlığınızı destekliyor, enerjinizi artırıyor, biyolojik yaş alma sürecinizi geriye çekecek bileşenleri içerisinde bulundurabiliyor. Ben de bugün sizlerle kendinizi daha genç