‘Gıda hakkı’nın 1948 Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nden beri en temel insan haklarından biri olduğunu biliyor musunuz? Buna rağmen günümüzde en çok ihlal edilen insan haklarından biri olduğunu söylemek mümkün. 16 Ekim Dünya Gıda Günü.
Bu yılın teması ise: Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için ‘gıda hakkı’. Güncel veriler bu konuda ilerlemenin çok yavaş olduğunun altını çiziyor. Geçtiğimiz günlerde TÜSİAD ev sahipliğinde Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün düzenlendiği Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu (SOFI) Raporu 2024 Türkiye Lansmanı’na katıldım, rapordan önemli sonuçları sizlerle de paylaşmak istiyorum. Vurgulanan en kritik mesajlardan biri, 2030 yılına kadar sıfır açlık hedefine ulaşmak için daha güçlü ve acil adımlar atmamız gerekiyor. Dünyada tekrarlayan aşırı hava olayları, ekonomik durgunluklar, eşitsizlik ve pandemi kaynaklı yaklaşık 783 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğu belirtiliyor. 3.1
18 Ekim Dünya Menopoz günü öncesinde bu hassas döneme dair yeni çalışmaları ve perimenopoz döneminde bir kadın olarak kendi deneyimlerimi paylaşmak istiyorum
Menopoz kadınların hayatındaki en hassas dönemlerden biri. Aslında vücudun bir nevi “Bana daha iyi bakmalısın” uyarısında bulunduğu bir dönem olarak tanımlanabilir. Hem menopoza geçiş (perimenopoz) hem de menopoz dönemini iyi yönetmek kıymetli. Peki bu süreçte kendinize iyi bakıyor musunuz? Menopoz semptomlarınızı hekiminizle konuşmayı, düzenli kontrollerinizi ve gerektiğinde hormon replasman tedavisini ihmal etmeyin, araştırmaktan çekinmeyin.
Ben ne yapıyorum?
Hayatımın bu yeni dönemini ben de doğal karşılıyorum ve kabul ediyorum, bu süreçte kendimi gözlemlerken farklılıkları da keşfediyorum hatta benzer yaş arkadaşlarımla da sohbet ediyorum. Diyeceğim o ki sevgili kadınlar, menopoz döneminden korkmayın, menopozu kucaklayın… Bazen menopoz hiç şikayet vermez ama östrojen hormonunun azalması doku ve hücreleri farklı etkileyebilir o yüzden daha iyi
Son günlerde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Kaygılı, stresli, üzgün... Maalesef ülke olarak akıl ve ruh sağlığımızı korumakta güçlük çektiğimiz günler yaşıyoruz. Hepimiz yaşadığımız toplumun bir parçasıyız, toplum iyi olmadan iyi olmamız mümkün değil. Aklımızı ve bedenimizi korumanın yollarını düşünmek gerekiyor. Temel insan haklarına erişemeyen veya güvensiz bir ortamda yaşayan bireylerin sağlıklı bir zihin ve ruhsal gelişiminin mümkün olmadığının altını çizmekte fayda var.
Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımını, bedenen, ruhen ve zihnen tam bir iyilik hali olarak belirtiyor. Ruh ve beden sağlığı tam olarak bir bütün de diyebiliriz. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı kapsamında çok kıymetli önerileri bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Bu yılın teması ‘İşyerinde Ruh Sağlığı’ olarak belirlendi. Küresel nüfusun yüzde 60’ının çalışan nüfus olması, işteki başarı ve ruh sağlığı ilişkisi vurgulanırken, ruh sağlığına yönelik risklerin önlemesi için eyleme ihtiyaç duyulduğunun altı
Lancet Neurology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, hava kirliliği, yüksek hava sıcaklığı ve bazı metabolik risk faktörleri, felç vakalarındaki küresel artışın nedenleri arasında geliyor.
Günümüzde değişen yaşam tarzı alışkanlıkları, pek çok kronik hastalığa zemin hazırlayabiliyor. Örneğin, dünyada neredeyse her 5 kişiden birinin yaşamı boyunca kanser veya kalp hastalığı riskiyle karşı karşıya olduğunu biliyor musunuz? Sıklığı giderek artan bir hastalık daha var ki, o da inme. İnme, beyin damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu meydana gelen bir nörolojik hastalık olarak tanımlanabilir. Sonucunda görülebilen el, kol, yüz veya bacaklarda duyu, güç ve hareket kaybı ise felç olarak adlandırılıyor. Ülkemizin de arasında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde inme sıklığının giderek arttığı bir gerçek. Gelin buradaki risk faktörlerini detaylı olarak ele alalım.
2021’deki inme yükünün yüzde 84’ü hava kirliliği, aşırı vücut ağırlığı, yüksek tansiyon, sigara kullanımı ve fiziksel hareketsizlik gibi 23 değiştirilebilir
Ekim ayı, Meme Kanseri Farkındalık ve Bilinçlendirme Ayı. Ben de meme kanseri konusunda alınması gereken önlemleri ve farkındalığın yayılmasını hem bir kadın hem de bir beslenme uzmanı olarak çok önemsiyorum. Dünya çapında en yaygın görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, kadınların kanserden kaynaklı ölümlerinin en yaygın nedenlerinden biri. Her sekiz kadından biri, ülkemizde ise her 12 kadından biri meme kanseri riski altında. Yapılan bazı araştırmalar geleceğe dair umut verirken, bazılarının ise durumun ciddiyetini ortaya koyduğu bir gerçek. Son raporlara göre 50 yaş altındaki kadınlarda meme kanseri oranları artıyor ve uzmanlar bu eğilimde tek faktörün genetik olmadığına dikkat çekiyor.
Tabağımızdaki gizli tehlikeler
Sizce gıda tedarik zincirimiz ve soframızdaki bazı tehlikeler meme kanseri üzerinde etkili olabilir mi? Geçtiğimiz günlerde yayınlanan çok yeni bir araştırma, meme kanserine yol açabilen 200’e yakın kimyasalın gıda ambalajları ve plastik yapımında kullanıldığını ve bu kanserojenlerin insan vücuduna geçebildiğini
Son yıllarda hızlı kilo vermek için farklı öneriler, şok diyetler, açlık kampları, popüler diyetler medyada yer alıyor. Şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat’ın ölümüyle yeniden gündeme gelen şok diyetleri tüm detayları ile ele alalım istedim. Beslenmede sihirli değnek etkisi gibi bir formül veya teknikten bahsetmek gerçekçi değil, hatta kısa sürede verilen kilolar sonrasında size fazlasıyla zarar verebiliyor.
Ketojenik beslenme popüler diyet olmamalı
Ketojenik diyet, dirençli epilepsi tanılı hastalarda kanıtlanmış tedavi edici bir diyet modelidir. Fakat günümüzde hızlı kilo vermek isteyenlerin uyguladığı bir beslenme modeli hâline geldiğinden bahsetmek mümkün. Aslında temelinde beyni glikozdan mahrum bırakarak kimyasını değiştirmek ve epilepsi nöbetlerini azaltmak yatıyor. Çalışmalar, bunu yalnızca kilo vermek için uygulayan bireylerde, diyeti bıraktıktan sonra bir yıl boyunca sürebilen, atardamar tıkanıklığına neden olan düşük yoğunluklu lipit ve trigliseritlerde yüzde 50’lik bir artış yaşanabileceğini
Yaz tatilinin ardından şehre dönüşler devam ediyor, benim için de eylül ayı oldukça yoğun ve tempolu geçiyor. Bu eylül ayında iyi yaşamdan sürdürülebilir yaşama dönüşümü pek çok farklı etkinlik ve seminerde anlatıyor, farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Hangi meslek grubundan olursa olsun her bir bireyden aldığım farklı bildirimler benim için oldukça kıymetli.
Geçtiğimiz hafta Şehre Fit Dönüş teması ile gerçekleşen ‘Fit Weekend’de İyi Yaşamdan Sürdürülebilir Yaşama: Geleceği Filizlendiriyoruz’ başlığı ile katıldığım söyleşide aldığım bazı soruları ve gözlemlerimi sizlerle de paylaşmak istedim.
İklim iyimserliği
Hep söylediğim gibi toprak hasta, hava hasta, su hasta... Bunlar hastayken bizim iyi olmamız ve iyi yaşamı anlatmamız mümkün değil. Beslenme uzmanının sorumluluğunun sadece birey sağlığı değil, aynı zamanda toplum ve gezegen sağlığını iyileştirmek olduğunu düşünüyor ve bunun için tüm çabamla çalışıyorum, tüm seminerlerimde, söyleşilerimde iklim
Dün, Dünya Alzheimer Günü’ydü. Yaş aldıkça zihinsel fonksiyonlarımızı korumak önemli. Bunun için beslenmenin etkisini göz ardı etmemeliyiz. Peki, diyetimizde hangi gıdalara yer vermeliyiz? MIND diyeti nedir?
Dünyada her 3 saniyede bir kişinin demans, halk dilinde bunama tanısı aldığını biliyor musunuz? 2020’de dünya çapında bunama ile mücadele eden 55 milyondan fazla insan olduğu belirtiliyor. Bu sayı her 20 yılda bir neredeyse ikiye katlanarak 2030’da 78 milyona ve 2050’de 139 milyona ulaşacak. Bu artışın çoğunun ise gelişmekte olan ülkelerde olacağı tahmin ediliyor.
Dün, Dünya Alzheimer Günü’ydü. Bu yılın teması “Demans için, Alzheimer için harekete geç!” Konu Alzheimer olunca birçok yeni araştırma ve tedavi ile ilgili umut verici haberlere rastlıyor olabilirsiniz. Bu sağlık bulmacasının temelinde ise sağlıklı yaş almak hepimizin ortak arzusu. Yaş aldıkça zihinsel fonksiyonlarımızı korumak için beslenmenin büyük etkisi olduğunu unutmamalıyız.
İLK OLARAK TİP 3 DİYABET İLE TANIŞIN
Tip 2