Bir beslenme tipi düşünün, bitki bazlı, mevsiminde ve yerel beslenmek ana ilkelerinden olsun, aynı zamanda diyabet, kalp hastalıkları gibi birçok hastalık riskini azaltmaya da katkıda bulunsun. Aslında bu beslenme planını birçoğumuz yakından biliyor ve uyguluyoruz. Evet doğru bildiniz, Akdeniz diyeti. Bu yıl ile birlikte sekizinci kez üst üste en iyi diyet unvanını aldı.
US News&World Report her yıl en iyi beslenme uzmanlarından oluşan panelistler ile diyetleri beş puan üzerinden değerlendiriyor, ben de her yıl olduğu gibi sonuçları sizlerle paylaşmak ve değerlendirmek istiyorum.
11 kategoride ilk sırada
Bu rapor hekimler, diyetisyenler, araştırmacılar dahil olmak üzere 69 uzman tarafından değerlendirilerek yayımlanıyor. 2025 değerlendirmesi bu yıl 12 yeni sağlık kategorisi sunuyor ve 13 yeni diyeti değerlendiriyor. 21 kategoride 38 diyet incelenmiş, Akdeniz diyeti, birçok kategoride en yüksek puan alan diyet konumunu koruyor. Kendisi 20 yaşam tarzı ve sağlık kategorisinin 11’inde de ilk sıraya oturmuş durumda. En önemli çıktılardan biri ise bu değerlendirme artık kilo kaybının ötesine
Hoş geldin 2025, yeni yılın ilk pazar gününden merhaba! Her yıl olduğu gibi, bu yılın ilk yazısında da tecrübelerime dayanarak öngördüğüm beslenme ve gıda trendlerinden bahsedelim.
Öncelikle bu yılın gıda trendleri, sürdürülebilirlik ve iyi yaşam odaklı bütünsel yeniliklerle damgasını vuruyor. Bitki bazlı alternatiflerin yükselişi, mikrobiyom dostu beslenme ve kişiselleştirilmiş yaşam tarzı alışkanlıkları ön plana çıkıyor. Bütünsel sağlık, sürdürülebilir, bitki bazlı alternatifler, gıda pazarını güçlü bir şekilde etkiliyor. Bu yıla bir de sevindirici haber ile başladık. Türk kahvaltısı New York Times’ta yayımlanan 2025 trendlerinde yer aldı ve protein çeşitliliğinin önemi vurgulandı. Geleneksel inovasyon ve yerel lezzetlerin modern yorumları ise bu yıl sofralarda fark yaratmaya hazırlanıyor. Özetle sağlık ve çevre bilinciyle şekillenen bu yılın mutfakları, bizi lezzet dolu bir yolculuğa çıkaracak gibi duruyor.
BİTKİ BAZLI BESLENME HER RAPORDA İLK SIRADA
Sürdürülebilirlik, uzun süredir hayatımızın her
2025 yılının ilk gününden hepinize merhaba. Bu yıl için hepimizin ortak beklentisi huzur, dostluk ve samimiyet. Bolluk bereketle daim olsun ev sofralarımız, gerçek olsun tüm iyi dileklerimiz.
Kalabalık sofralarda keyifli ve lezzetli bir yılbaşı gecesini geride bırakmış olabilirsiniz. Böyle özel zamanlarda beslenme düzeniniz elbette değişebilir. Diğer yandan ise yeni yılın ilk ayı, her zaman yeni umutlar ve yeni başlangıçlarla gelir. Hadi siz de yeni bir başlangıç yapın ve beslenmenizi gözden geçirin. Yeni yılın ilk günü sofranızda olması gereken bazı alternatiflerden bahsetmek istiyorum.
Karaciğer desteği
Karaciğerin aslında vücudumuzun detoks merkezi olduğunu söyleyebiliriz. Karaciğeriniz iyi ve sağlıklıysa doğal olarak detoks yapıyor olursunuz. Yeni yılda doğal ve sağlıklı yoldan karaciğerinizi sağlıklı tutmak hedefleriniz arasında olsun. Bunun için tam da mevsimiyken aşağıdaki besinleri sofranızdan eksik etmeyin.
Brokoli, karnabahar, lahana
Brüksel lahanası, brokoli gibi turpgillerden sebzeler, yüksek lif içeriği ve kendine özgü tatları ile bilinirler. Bu
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Yeni yıl size önce sağlık sonra da huzur, bereket, şans ve mutluluk getirsin. Pandemiden bu yana birçok kişinin sağlık ve iyilik hallerine daha fazla odaklanmasıyla beslenme kültüründe oluşan farkındalık sevindirici. Yeni yıl için geri saymaya başlamışken en sık konuştuğumuz 10 konuyu hatırlayalım
1 2024’ün en önemli konusu: Bağırsak sağlığı
Bağırsak sağlığının ne kadar önemli olduğunu hep konuşuyoruz. Öyle ki bağırsak mikrobiyotanızda bir problem olduğunda dışarıdan aldığınız bütün gıdalar, toksinler kan dolaşımına daha fazla katıldığı için uzun vadede bazı hastalıklara kapı aralayabiliyor. Bağırsak sağlığı için ilk ve en temel nokta, bağırsak florasının bakteri dengesini sağlamaktan geçiyor. Mutluluk hormonu serotoninin yüzde 90’ı bağırsaklardan salgılanıyor. Hipokrat’ın, binlerce yıl önceki “Tüm hastalıklar bağırsaklarda başlar” sözünü 2024 yılında sıklıkla duyduğumuzu düşünüyorum. Danışanlarımın beslenme öykülerini alırken mikrobiyata ve bağırsak sağlığını
Yeni yıl birçoğunuz için yine yeni kararlarla birlikte gelecek. Yaygın olarak alınan yeni yıl kararlarından bazıları size tanıdık gelebilir; “Bu yıl daha fazla egzersiz yapacağım, sigarayı bırakacağım, daha fazla seyahat edeceğim, kilo vereceğim” ve daha nicesi. Bu yıl kararlarınız arasında sofranızı renklendirmek de yer alsın. Öyle ki tabağınıza koyduğunuz her lokma, sadece sizin değil, gelecek nesillerinizin de sağlığını etkiliyor.
Tulane Üniversitesi’nde yapılan çok yeni bir araştırmada, düşük protein alımının böbrek sağlığı üzerindeki etkileri incelenmiş. Bu etkinin nesiller boyu taşınabileceği çalışmanın ilgi çekici sonuçları arasında. Yetersiz protein tüketiminin, böbreklerdeki ‘nefron’ adı verilen filtre birimlerinin sayısını azaltabileceği vurgulanıyor, bu durum sadece bireysel sağlığımızı değil, gelecek nesillerimizin yaşam kalitesini de riske atabiliyor.
Bitkisel protein kaynakları
Sadece protein miktarı değil, kaynağı da önemli. Bitkisel proteinlerden mercimek, nohut gibi baklagilleri; hayvansal proteinlerden ise kaliteli, doğru pişirilmiş et, balık, tavuk
Yeni yılda OMAD diyetini, longevity kavramını çok konuşacağız. Peki, bir öğün yiyerek beslenmenin artıları eksileri ne olabilir? Uzun ve sağlıklı yaşamayı formüle eden longevity, kalbimize nasıl sesleniyor? Prof. Dr. Murat Aksoy görüşlerini bizimle paylaşıyor.
2025 için geri saymaya başlamışken siz de bu yıl hedefleriniz arasına kilo vermeyi koymuş ve kendinize yeni bir beslenme modeli aramaya başlamış olabilirsiniz. Son dönemlerde öne çıkan ve New York Times gibi prestijli kaynaklarda yer bulan OMAD (One Meal A Day/Günlük tek öğün beslenme) diyeti, beslenme dünyasında da çok tartışılan konulardan biri. OMAD diyeti, gün içinde yalnızca tek bir ana öğün tüketmeye dayanan bir beslenme modeli. Aralıklı orucun (Intermittent fasting) bir versiyonu olan bu yaklaşımda, kalan süreç boyunca su, şekersiz çay ve kahve gibi sıvıların tüketilmesine izin veriliyor. OMAD diyeti, vücudun uzun süre sindirim yapmayarak enerji dengesini yeniden oluşturmasını hedefliyor. Araştırmalara göre, bu süreç vücuttaki otofaji mekanizmasını
15 Aralık Uluslararası Çay Günü’ydü. Çay, Türk toplumunda günün her anının eşlikçisi. Çaya zaman koymayı sevmeyen bir ülkeyiz. Çayın olmadığı bir kahvaltı veya bir toplantı masası düşünülemez. Öyle ki Dünya çapında çay tüketimine bakıldığında Avrupa birincisi olduğumuz da bunu doğruluyor. Ama en önemlisi çay bizim için yerel bir ürün, dışa bağımlılığımızın olmadığı aksine ihracatta en güçlü olduğumuz ürünlerden biri. Ben de bugün kültürümüzün bir parçası, milli içeceğimiz çay ile ilgili en çok merak edilen 10 sorunun cevabını paylaşmak istedim.
1 Çay kafein içerir mi?
Bir çay bardağı demleme siyah çayda 40-60 miligram kafein bulunuyor. Fakat kahveye göre bir artısı var. Kahve kafein içeriği ile direkt uyarıcı etkiye sahip iken çay hem kafein hem de theanine içeriği ile bunu daha dengeli bir şekilde sağlıyor.
2 Çay demiri bağlar mı?
Evet, özellikle bitkisel gıdalarda
Hava, toprak, su iyi olmadan biz de iyi olamayız. Üçünü de tarım ilaçlarıyla kendi ellerimizle hasta eden de biz; sonuçta yine hasta olan da biziz! Mutfakta bazı önlemler alabiliriz, ancak genel bir iyileşme için 7 maddelik bir reçetem var.
Son zamanlarda herkesin kafasını çok kurcalayan bir konuyu hem beslenme uzmanı hem de tarım ve iklim konularında kafa yoran biri olarak paylaşmak istiyorum; tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı ve sofralarımızdaki zehir. Ben yıllardır “hava hasta, toprak hasta, su hasta” diyorum. Onlar iyi olmadan bizim de iyi olmamız mümkün değil diyorum. İşte tam da bunun için. Öyle ki insan yaşadığı doğayla bir bütün, insan evrenin bir parçası. Tüm parçalar hasta olunca bizim iyi olmamız mümkün mü?
Ülkemizde tarım ilaçlarının kontrolsüz kullanımı uzun zamandır açıklığa kavuşmayan problemlerden biri. Son günlerde ise sosyal medyada sıklıkla yer almaya başladı; şimdi daha çok kişi bu konuyu gündeme getiriyor, tüketiciler kendi analizlerini yaptıracak kadar işin