Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

4 Mart Dünya Obezite Günü idi. Dünya Obezite Günü bireylerin sağlıklı vücut ağırlığına ulaşmasına, korumasına, uygun tedaviyi almasına ve obezitenin getirdiği olumsuzlukları tersine çevirmesine yardımcı olacak pratik çözümleri teşvik etmek ve bilinci artırmak için planlanmış bir gün. Günümüzde obeziteye estetik bir problem olarak bakmamak, ciddiyetle yaklaşmak gerekiyor. Çünkü obezite, psikolojik ve fizyolojik sorunlar ile ekonomik yükü giderek artan kronik bir hastalık. Koronavirüs gibi bulaşıcı bir hastalık olmasa da en az koronavirüs kadar tehlike oluşturuyor. Koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, gut, bazı kanserler, karaciğer yağlanması, uyku apnesi, depresyon gibi birçok hastalığın altında yatan nedenlerden biri olabilir. Daha fazla koruyucu sağlık hizmeti, halk sağlığı eğitimi, erken yaşta davranış değişikliği ve uzman desteği bu konuda çok kıymetli. Bir beslenme uzmanı olarak bu konuda farkındalık yaratmanın ve doğru bilgiyi aktarmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Güncel veriler ne söylüyor?

Obezite konusunda güncel verilere göz atmakta fayda var. Obezitenin 1975 yılından beri dünya çapında üç katına çıktığını biliyor musunuz? Ülkemizde ise her 100 kişiden 21’i obeziteyle karşı karşıya. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre, 15 yaş ve üzeri bireylerde fazla kiloluluk oranı %34 ve obezite oranı %31.5. Bu rakamların bu seviyeye gelmiş olmasının başlıca nedenleri ise beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz bir yaşam tarzı. Araştırmalar genetik yatkınlığının burada önemli rol oynadığının altını çiziyor. Yapılan bir araştırmaya göre, eğer anne ve babadan biri obez ise çocuğun obez olma ihtimali %40, eğer ikisi de obez ise bu oran %80’lere kadar çıkabiliyor. Ebeveynleri obez olmasına rağmen ideal bir vücut yapısına sahip olan birçok kişi olduğunu unutmayın.

Nordic diyetini daha önce duydunuz mu?

Her zaman altığını çizdiğim gibi, yeterli, dengeli ve sürdürülebilir beslenmeyle obeziteyi yenmek mümkün. Obeziteyi geri çevirmenin en önemli yolu kilo kaybı ve egzersiz. Clinical Nutrition dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan çalışmada Nordic (İskandinav) diyetinin fazla kilolu veya obez 50 yaş üstü bireylerde kan şekeri ve kolesterol seviyelerini nasıl etkilediği incelenmiş. Katılımcılar iki gruba ayrılmış; ilk grup Nordic diyetini uygularken, ikinci grup ise kontrol grubunda kendi diyetlerine devam etmiş. Nordic diyeti Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya, Grönland gibi İskandinav ülkelerinde benimsenmiş ve uygulanan bir diyet modeli. Diyetin temeli, yerel olarak üretilen besinlere dayanıyor, dolayısıyla sürdürülebilir bir beslenme planı olarak da karşımıza çıkıyor. İskandinav ülkelerinde yetişen ve sezonunda tüketilmesi önerilen dağ çileği, yaban mersini, kızılcık meyvesi, mürver ağacı meyvesi, kuş üzümü bu beslenme planının vazgeçilmezlerinden. Havuç, turp, kereviz, sarımsak, soğan, lahana gibi kök sebzeler de günlük tüketilmesi önerilen besinler arasında yer alıyor. Ayrıca bu beslenme programı yağlı tohumlar, tam tahıllar, bitkisel yağlar, balık ve deniz ürünlerini de içeriyor, et tüketimi ise sınırlı. Çalışmanın sonuçlarına göre altı ay boyunca Nordic diyeti uygulayan grup kontrol grubuna göre daha düşük kolesterol seviyelerine sahip ve kan şekeri seviyeleri daha dengeli olarak bulunmuş. Bu çalışmada önemli bir ayrıntı ise Nordic diyeti grubundaki katılımcılar sabit ağırlıklarında kaldıklarında bile kan şekeri ve kolesterolde sağlıklı bir iyileşme olduğu görülmüş. Bu beslenme planı akıllara Akdeniz diyetini getiriyor. Bitki bazlı beslenme programlarının birçok hastalığa karşı olduğu gibi, obeziteye karşı da koruyucu etkiye sahip olduğunu unutmayın.