Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘İŞ peşinde’ deyimi aman yanlış anlaşılmasın, Egeli işadamları Yunanistan’da gerçekten iş peşinde.
Yunan adaları adeta ticari abluka altında. Haftasonu tatilleri, artık bu ülkeye yapılıyor. Haftasonu tatili gibi görünen Cumartesi- Pazar ziyaretlerine artık, Pazartesileri de ekleniyor. Genellikle tatil havasında sektörlerinin Yunanlı temsilcileriyle bir araya gelen işdünyası, ‘Ne yapılabilir’in fotoğrafını çekiyor.
Ekonomisi yeniden durma noktasına gelen Atina, geçen yılki büyük kurtarma yardımına karşın, kamu borcu batağına daha da saplanmış halde..
Ancak bu durum Egeli işadamlarını şimdilik korkutmuyor.
Aksine, Avrupalı Maliye bakanları, yeni kredi için Atina’nın en az 50 milyar euroluk özelleştirme yapması gerektiğini söylemesi de Türk firmalarının bu ülkeye ilgisini yoğunlaştırdı.
* * *
Ve herşeyden önce Yunanistan bir ithalat ülkesi. Yaklaşık 20 milyar dolar ihracatına karşılık, yaklaşık 64 milyar dolarlık ithalatı var ki, krize rağmen ithalat hız kesmiyor.
Özellikle turizm sektörünün temsilcileri, ortak destinasyonları tamamladı. Üç gün Ege kıyılarında kalan, üç gün Yunanistan’ın koylarındaki otellerde konaklayacak.
Ayrıca artan ticari bir hamle de yelken ve marinalarda görülüyor. Kriz nedeniyle Yunan Maliye Bakanlığı’nın 25 metre ve üstü teknelere ilave ek vergiler getirmesi el değiştirmelerin sayısını patlattı. Bu vergiyi ödemekten kaçınanların satışa çıkardığı lüks teknelerin öncelikli taliplisi yine komşu kapısını aşındıran Egeliler oluyor. Bu satışlara genellikle aracılık eden, Yunanistan’ın Hellenic Tur sahipleri de ellerinde kataloglar, Çeşme başta olmak üzere Ege kıyılarında tur atıyorlar .
* * *
Hayata bakın; 2002’den 2005’e kadar sık yazdığımız konuların başında ‘Krizin etksiyle Türk şirketlerinin kelepir fiyatına yabancılara satılmasının tehlikeleri’ geliyordu. Özellikle Finansbank’ın NBG’ye satıldığında ‘tamam demiştik, bankalar da elden gidiyor’! Rüzgar eser de, bu kadar mı tersten eser ?
‘Türkiye ekonomisi şahane gelişti, Yunanistan iyi yönetilemedi’ gibi bir çıkarsama kolaycılık olur. İşin özü, üretmek, üretim değeridir.
Global rüzgarların ülkeleri nereye savuracağı belli olmuyor, tarım ve sanayide güçlü bir altyapıyı, teknolojik gelişmelerle korursanız fırtınanın ardından zarar çabuk toparlanıyor.
Gerçek şu ki, Cumhuriyetten bu yana gelişen köklü sanayi Türkiye’nin kurtarıcısı oldu.
Şimdi bu güçle, yalnızca sekiz yıl sonra bu kez bizim işdünyasının gözleri ‘Yunanistan’da ne yapabiliriz’ diye fıldır fıldır dönüyor...

Sanki herkes Seyyar Tayyar
Neredeyse kulaklarımı kapatacak hale geldim. Yıllardır beklediğimiz, neden bir türlü başlanamadığını bırakın, neden fizibilitesi hazırlanamadığını sorduğumuz projeler yağmur gibi yağmaya başladı.
İzmir için ‘biraz vizyon’ derken, “vizyon çılgını”na döndük.
İktidar, muhalefet ‘O da bizim projemiz, bu da bizim projemiz’ diyor. Liderler, adaylar, artık bana Çocuklar Duymasın dizisindeki Seyyar Tayyar’ı anımsatmaya başladı; ‘Buluş o buluş patladı gitti..’
Yerel seçimlere girmiyoruz ki, genel seçim bu beyler...
Şu anda bu kentin 300 bin işsizine nasıl iş bulacaksınız onu söyleyin, tüp geçit bitince, köprü yapılınca mı ?
Açılan üniversitelerden mezun olan gençler iş aramaktan bıktı.
Halk sosyal bunalımda ne yapacaksınız? Karaburun adasını ikiye yarınca mı ? 2023’ten önce önümüzdeki beş yılı merak ediyorum. Yalnızca beş yılı...
* * *
İzmir diğer kentlere benzemez.
İstanbul’un kozmopolitliğinde, kanal yapmak toprakları ikiye yarmak işe yarayabilir. Siyasetle harmanlanmış Ankara’da “vizyon projeler” çok fırsat yaratır.
Ama İzmir başkadır, İzmirli’nin duruşu başkadır. İkiye bölünen toprağı değil, yeşil içinde kaybolan toprağı sever. Göz boyamacılıktan anlamaz, Yok beyler İzmir’n insanı gururludur, onurludur, dik durur.
Vizyon güzel şey ama bugünün sorunlarına çözüm bulamayanların, elma şekeri tadında uzattığı projeler İzmir’in gözünü boyamaya yetmez.
Aman dikkat diyorum, seçimlere az kaldı, gökyüzündeki yıldızlarla uğraşırken, çukurlara düşen Tales’in durumuna düşmesin kimse ...