Bazen okuyucuyu gülümsetmek için köşelerde fıkralara, anekdotlara yer verilir ve çoğu da ters giyilmiş elbise gibi durur...
Oysa ülkede öyle gelişmeler oluyor ki, fıkraya ne hacet!
Örneğin size Ege’den üç rektör atamasını anlatayım.
Gerçi fıkra da olabilir, demokrasi adına dram da!
Manisa Celal Bayar Üniversitesi rektörlüğüne, bildiğiniz üzere Ekrem Pakdemirli’nin oğlu, Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli seçildi.
Bir rektör adayı, o anı, espriyle anlatıyor:
“YÖK Genel Kurulu’ndayız. Neredeyse tablo şöyleydi; adaylar sırayla çağırılıyor. Sıra Pakdemirli’ye gelince içeriden bir ses yükseliyor. Velisiyle gelen aday gelsin!”
Haklılar, çünkü Ekrem Bey içeride, salonda oturuyor.
Bu arada seçimlerde üç oy da Ekrem Pakdemirli’ye çıkmıştı!
* * *
Gelelim, İzmir Yüksek Teknoloji Enistitüsü’ne.
Seçimlere eski rektör Prof. Zafer İlken’le birlikte Prof. Mustafa Güden ve Prof. Metin Tanoğlu katılmışlardı.
Zafer Hoca, üniversitedeki seçimlerde, farkla birinci sıraya yerleşti.
Ancak Cumhurbaşkanı Gül, ikinci sıradaki Prof. Mustafa Güden’i atadı.
Güden, YÖK seçimlerine velisiyle gelmedi ama veli, zaten YÖK Başkanı’nın bizzat kendisiydi.
Güden’in bacanağı, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın da ortak olduğu Pollmark adlı anket şirketinin diğer bir ortağı ve genel müdürü olarak görünüyor.
* * *
Üçüncü örnek ise tepeden torpilli.
Daha nereye kurulacağı belli olmayan İzmir’in dördüncü devlet üniversitesi Katip Çelebi’nin rektörlüğüne, Prof. Galip Akhan atandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İzmir’de yaşayan dayısının damadı.
Hayır, neden üniversitelerde aylarca seçim kulisleri sürer ve neden koca profesörler sıraya girdirilir, seçim yaptırılır, günlerce hocalar projelerini, hedeflerini anlatacaklar diye uğraştırılır?
İnsan ona acıyor.
Oysa ülkede, “Kendine Müslüman” misali, “Kendine Demokrasi” ne güzel, kendi yolunda işliyor!
Yalnız, şu yumurta atan gençleri şimdiden fişlemek lazım gerçekten.
Yaptıkları hiç de demokratik değil...
Demokrasi adına ‘asıl’ tehlike de bunlar zaten!