Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

DÜNYANIN kritik bölgelerinden birinde, 65 milyon nüfuslu ve her zaman patlamaya hazır bir yanardağ konumundaki sosyal ve ekonomik yapısıyla Türkiye'nin sorunları bitmez.
Ama normalleştirilebilir.
Bu yapılamadığı için zaman zaman darbe, müdahale şeklindeki patlamalarla karşılaşıyoruz.
Yaşadığımız son aylar da bu açıdan ele alınmaya değer.
Öyle olmasa "Durumdan vazife" çıkarma sözü geçer akçe haline gelir miydi, pratiğe dökülür müydü?
Batı Çalışma Grubu, neyin ürünü?
"Artık ona gerek yok" demek bile söyleyenler açısından, bir süre önce gerek olduğunun ifadesi sayılmaz mı?
* * *
12 Eylül'ün yıldönümünde, o günleri yaşamamış gibi konuşmak da şaşırtıcı...
12 Eylül bir sonuçtur.
Darbe istemek, demokrasi dışında çare aramak, müdahalelere bel bağlamak savunulamaz; gericiliktir, ilkelliktir, ihanettir bunlar. Ama müdahaleye ortam hazırlayan, adeta davetiye çıkartan aymazlıkları da görmezden gelmek objektif olmamak demektir.
Bazılarının şu sözünü hatırlıyorum:
"12 Eylül müdahalesi keşke daha erken olsaydı, belki de Abdi İpekçi ölmezdi."
Bu bir çaresizliğin ifadesi sayılabilir. Ama Türkiye'nin o çaresiz ortama sürüklenmesinde bazı beceriksizlerin, dirayetsizlerin, art niyetlilerin ve onlardan, onların yarattığı ortamdan yararlanmak isteyen bazılarının rolü yok muydu, sorumluluğu yok muydu?
* * *
KENTLERİN çoğunda terör halkı bıktırmış.
Günde 20 kişi öldürülüyor. Kan gövdeyi götürüyor. Büyük şehirlerde bile gece sokağa çıkmaya korkuluyor.
Polisler resmen ikiye bölünmüş. POLDER ve POLBİR olmuş.
Öğretmenler ikiye bölünmüş.
Memurlar, işçiler ikiye bölünmüş.
Solcular, ülkücüler savaşıyor.
Üniversite çalışmıyor çatışıyor. Aileler çocuklarının hayatından endişeli, derse yollayamıyor.
Sağcılar da, solcular da, irtica da, komünizm de birbirine karşı şahlanmış... Mezhepler adına katliamlar başlamış...
Politikacılar uzlaşamıyor, otorite yok, güçlü hükümet yok.
Meclis kanun çıkartamıyor, önlem alamıyor.
Kaos ülkeyi kıyamete götürüyor...
Yazarlar, çizerler hatta politikacılar, herkes durumdan şikayetçi, adeta kurtarıcı beklendiği ifade ediliyor.
Yine de bunlar darbeyi, yani 12 Eylül'ü mazur, sonuçlarını da makul gösteremez, ama bunları hatırlamadan da 12 Eylül konuşulamaz.
* * *
OBJEKTİF olmak, olaylar karşısında ideolojik görüşlerden sıyrılabilmek, parti hesaplarını, çıkarlarını terketmek, dostlukları, ilişkileri, menfaatleri bir yana itmek, dışlamak, doğru bildiğini sırf doğru olduğu için söylemek, tarihe karşı da, topluma karşı da, vicdanlara karşı da namusluluk gereğidir.
Türkiye'nin sorunlarını normalleştirmekle görevli mevkidekiler bilerek veya bilmeyerek bunun aksini doğuracak faaliyetlerde bulunurlarsa, demokrasiyi yozlaştırırlarsa, amaçları için vasıta diye kullanmaya kalkarlarsa Türkiye daha çok ve daha eşitli patlamalara gebe demektir.
"Hafıza - ı beşer nisyan ile malüldür". Ama bu dünyada unutkan olmayanlar da vardır. Ve onlar dünle bugünü, dün söylenenlerle bugün söylenenleri hatırlayıp mukayese edebiliyorlar.
Üstelik; insanlar unutsa bile tarih unutmaz ki...


Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr