TCK'nın 312. maddesinde değişiklik uzun süredir tartışılıyordu. Hatta bir dönem onu değiştirmeyi FP önlemişti.
En son değişim ihtiyacını Başbakan Ecevit de belirtti.
O madde Hasan Celal Güzel'in, Tayyip Erdoğan'ın ve sonunda Erbakan'ın da cezalandırılmasına neden oldu.
Demokrasilerde eyleme dönüşmedikçe her türlü fikrin savunulması tabiidir.
Her türlü görüş ve düşüncenin ifadesi demokrasilerde açık ve geniş alan bulur.
* * *
AMA demokrasi kuralsızlık da değildir.
Bu kurallar yazılı da olabilir, yazısız da.
Örneğin 312. madde olmasaydı, Erbakan'ın Bingöl'de söylediği sözleri onaylamak mümkün olur muydu?
İfade özgürlüğü varsa tabii her özgürlük gibi, her hak gibi onun da suiistimali, kötüye kullanılması olabilecektir.
312'siz bir ortamda bile Erbakan'ın yaptığı en azından odur.
Ne diyor Erbakan?
"Bunlar gavur uşağı. Siz besmeleyi kaldırdınız. Ne koydunuz yerine? Türk'üm, doğruyum, çalışkanım. Sen bunu söyleyince, öbür taraftan da Kürt kökenli bir Müslüman evladı, 'Yaa, öyle mi, ben de Kürt'üm, daha doğruyum, daha çalışkanım' deme hakkını kazandı..."Bu sözler Patagonya'da söylenmiyor.
16 yılda kökeni ne olursa olsun 30 bin vatandaşımızın, kardeşimizin çatışmalarda öldüğü bir ortamda ve zamanda söyleniyor.
Bırakın kışkırtıcılığı, bırakın tahriki, bu cümlelerdeki çıkarcılığı inkar mümkün mü?
Güneydoğulu vatandaşlardan oy almak için neler feda ediliyor, oy avcılığı uğruna neler söyleniyor?
Türkiye'nin birliğe, bütünlüğe muhtaç olduğu en hayati dönemde dostluk ve barış telkin etmesi gereken bir lider küllenen ateşe adeta benzin döküyor.
312 olmasa ne çıkar? Erbakan mazur mu görülecek?
Gelmiş geçmiş tüm tahrikçi sözleri bir yana, şu konuşma Erbakan'ın DGM'de olmasa bile bilinçli vatandaşın vicdanında mahkum olmasına yetmez mi?
* * *
TÜRK siyasetine Erbakan çok zarar verdi.
İstismarcı tavrı ve sözleri herkes tarafından biliniyor.
Bir yandan etnik farklılıkları, öte yandan İslam'ı kullanmak istedi.
Türk siyasi hayatında açtığı yara kapatılamadı, kapatılamıyor.
O, RP'yi de, FP'yi de kendisine hizmet için var kabul ediyor.
Abdullah Gül'ün FP Genel Başkanlığı'na adaylığı bu açıdan bir şanstır.
* * *
312 mutlaka değiştirilmeli, ifade özgürlüğünün önündeki barikatlar yıkılmalı, madde anlaşılır hale getirilmeli, cezai yaptırımları yumuşatılmalı, suçun oluşması için yalnız tahrik tek başına yeterli kabul edilmemeli, bu tahrik sonunda genel güvenliğin de açık ve yakın bir tehlikeye girmiş olup olmadığı araştırılmalı... Ömür boyu siyaset yasağı olmamalı.
Bunlar olmamalı ama, ifade özgürlüğünü, Türkiye'nin etnik veya dinsel açılardan bölünmesi, parçalanması isteklerini doğuracak şekilde kullanmayacak bilinçteki siyasiler de partilere hakim olmalı.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr