Doğan Heper
"KESİNTİSİZ 8 yıl" tamam.
Yasa tasarısı bakanlar tarafından imzalandı, Meclis'e yollandı.
1997 - 1998 eğitim yılında her yerde 8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitim başlayacak.
8 yılı bitirenler ilköğretim diploması alacak.
1997 - 1998 eğitim yılından itibaren, yani bu yıldan itibaren mesleki ve teknik liselerin orta birinci sınıflarına öğrenci alınmayacak.
Örgün öğretim kurumlarında seçmeli ders diye dini ders olmayacak.
8. sınıfa gelmiş çocuklara hangi öğrenim kurumunda eğitime başlarlarsa o eğitimin kendilerine çizeceği yola, sağlayacağı imkanlara ait bilgileri veren rehberlik hizmeti sunulacak.
Milli Eğitim Bakanı dün bu konuda basın toplantısı yaptı.
Ama bu basın toplantısına rağmen anlaşılamayan noktalar kaldı zannediyorum?
Mesela;
Kolejlere, özel okullara, Anadolu liselerine, örneğin Galatasaray Lisesi'ne veya Robert Kolej'e girecek bir öğrenci bu okullara 8 yıllık eğitim bittikten sonra mı başvurabilecek?
8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitimi biten öğrencilerden hangileri lise öncesi hazırlık sınıfı okuyacak, hangileri okumayacak? Burada ölçü ne?
Bakan:
"İhtiyaç duyan hazırlık sınıfı okur" diyor. Mücerret
"ihtiyaç" objektif bir ölçü olabilir mi?
* * *
HER şeye rağmen kanun tasarısı, milli eğitimde çok önemli, adeta devrim niteliğinde bir adım oldu.
Neden?
Türkiye'de oturtulamayan politikaların başında milli eğitim politikası geliyor.
"Sözde tevhid - i tedrisat" diye iki de bir telaffuz edilen bir cümlemiz var.
Ne işe yarayacağı bilinir de, işe yaradığı görülemez...
Kimi çocuğumuz devletin normal liselerinde yani devlet okullarında orta öğrenimini görür.
Kimisi devletin Anadolu liselerinde.
Kimisi paralı özel kolejlerde.
Kimisi yurt dışında.
Bir kısmı da imam hatip okulları denen, dini eğitime ağırlık veren devlet okullarında.
Böyle çok başlı, çok farklı eğitim olur mu? Olursa bundan olumlu sonuç beklenebilir mi?
Ülke gençlerinin birbirinden farklı anlayışlarla, ilkelerle ve amaçlarla yetiştirilmesi ülkeye yarar sağlar mı?
Kargaşanın büyük sakıncalarından başlıcası imam hatip yetiştirmek için kurulan imam hatip liselerinin normal liselerin yerini almaya aday olmasıydı.
Çocuklarımızın din bilgisi alması, İslamı öğrenmesi başka, çağdaş liseler yanında bir de din temeline dayalı eğitim kurumları, liseler yaratılması başka.
Şimdi kesintisiz 8 yılın kabulüyle din eğitimi görmek isteyen aşağı yukarı 14 - 15 yaşına gelmiş gençlerimiz o yolu 8 yılın sonunda seçebilecekler.
Aile baskısıyla, bir ideolojik görüşe arka bahçelik yapmak amacıyla, küçük yaştaki öğrenciler için dine dayalı eğitim artık olmayacak.
8 yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitim, milli eğitimde öncelikle
"çağdaş" ve
"dinsel" ikiliğini kaldırmış oldu.
Ama kaliteyi sağlamak için bu ikiliğin kalkmış olması tek başına yeterli mi?
Hayır.
Şimdi bu yöndeki çalışmaların da başlaması gerekiyor.
* * *
8 yıl tamam ama, bunun için gerekli ihtiyaçlara cevap verecek hazırlıklar tamam mı?
Milli Eğitim Bakanı'nın bu konuda verdiği cevaplardan ben pek de bilimsel ve çağdaş olmasa da şu sonucu çıkarttım:
"Kul sıkışmayınca hızır yetişmez."
Öyleyse, kolay gelsin...
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr