Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Hükümetin AB stratejisi nedir, bilmiyoruz” Bu, Semih İdiz’in yazısının başlığı.
Peki, yalnız bunu mu bilmiyoruz?
Yani bilmediğimiz yalnız AB stratejisi mi?
Bu hükümet o kadar konuyu, sorunu boşlukta bıraktı ki...
Yani birçok konuyu, o konudaki stratejiyi, tutulan yolu, nereye varılmak istendiğini bilmiyoruz...
İşin acı yanı, bu konularda ne yapmak istediği, nereye varmayı amaçladığını hükümet de bilmiyor.
Bilse Türkiye bugünkü hale düşer miydi, dalgalı denizdeki fındık kabuğu gibi iner, çıkar, yalpalayıp durur muydu?..
* * *
Mesela, Ankara’daki AKP hükümetinin Kıbrıs politikası var mı?
Yıllarca “Çözümsüzlük çözümdür” denildi.
Ama AKP “çözümsüzlüğün çözüm” olduğunu kabul etmediğini vurguladı.
Peki, ne oldu? 6 yıldır AKP iktidarda ama Kıbrıs’ta hâlâ çözüm yok. Üstelik geçen gün KKTC Cumhurbaşkanı Talat pat diye “Rumlara toprak verebiliriz” demedi mi?
Bu mu yoksa Ankara’nın, daha doğrusu AKP’nin Kıbrıs stratejisi?
* * *
IMF konusu da öyle.
Yani bir öyle, bir böyle.
“Şu veya bu olacak” diye bir an önce konuyu sonuçlandırmak, kesip atmak lazım değil mi?
Niye uzatılıyor?
Her gün IMF, gündem de IMF...
Başbakan IMF ile anlaşma istemiyor, iş dünyası istiyor.
Peki hangisi doğru? Tartışılıyor... Ama sonuç yok...
Bu bir an önce sonuçlandırılamaz mı? Bu çok önemli hayati konu, böyle muallakta mı bırakılacak? Nereye, ne zamana kadar?
* * *
AKP’nin stratejisinin ne olduğu belli olmayan daha çok konu var.
Biz bunlardan Güneydoğu’yu ele alalım.
Artık, “Bu konudan bıktık” demeyin, hükümetin tutumu böyle belirsiz oldukça bu konuyu daha çok konuşacağız.
Çözüm şu olabilir, bu olabilir, hatta bazılarına göre yanlış da olabilir. Ama o nedir?
Bakın, AKP’li Cumhurbaşkanı Gül, “Çözüm için ortam müsait, çözüm yakın” dedi. Ondan bu sözleri açması istendi ama onun yerine askerlerimizin PKK tarafından öldürüldüğü haberleri geldi.
Başbakan’ın “Çözüme çok yakınız” demesine paralelse DTP’nin anayasanın değişmez başlangıç maddeleri için değişiklik istekleri geldi:
İskoç sistemi, yani Türkiye’de 2 meclis talebi geldi.
TV’de Ruhat Mengi’nin programında konuşan Güneydoğulu bir parti reisinden(!) “konfederasyon” isteği geldi.
Osman Baydemir’in 15 il ve ilçeleri için haritada Kürtçe isimler yazması geldi.
Ve Emine Ayna’nın meydan okuyuşu geldi: “Biz PKK’ya arkamızı dönemeyiz.”
Türkiye’de 20’den fazla etnik köken yokmuş gibi hareket etmek ülkeyi allak bullak etmezmiş gibi, istek, istek, istek...
* * *
Yani biz diyoruz ki, AKP hükümetinin birçok konuda ne yapmak istediği belli değil. 72 milyon meçhuller içinde çalkalanıp gidiyor. Nereye kadar?

Haberin Devamı

MAYIN VE TÜRKİYE’NİN MORALİ
Biz diyoruz ki, sınırdaki mayınları bizim ordumuz temizlesin. Bu, 72 milyonun, Türkiye’nin moralini yükseltecektir. Bunun için gerekli malzeme ne ise alınsın.
“Tatbikatlarda güç göstermek” yetmez, bu gücü gerçek eylemde de göstermek gerekmez mi?
“Kandil’i alamayız” değil, “Kandil’i yerle bir edebiliriz” denilmeli ve gerekiyorsa denilen yapılmalı.
Mayınlar da öyle.
Bunları bizim ordumuz, istihkâm birliklerimiz temizlemeli, temizleyebilmeli, yeter ki donanım eksikliği tamamlansın.
Milletvekillerinin kararı ne olursa olsun, benim görüşüm değişmez.

Haberin Devamı

‘Türk’ kelimesi yasak...
Anayasa değişecek ve “Türk” kelimesi çıkacakmış.
“Devletin dili Türkçe” olmayacakmış.
Geçen gün şehitlerin cenazeleri kaldırılırken evlere Türk bayrakları çekilmesi gözlerimizi yaşartıyordu.
Bir süre sonra herhalde o bayraklarımızın da değişmesi de istenecek.
Acaba biz başka bir ülkeye geldik de bunun farkında mı değiliz?
Ne günlere kaldık değil mi?
Kim utansın?..  

Haberin Devamı

Haftanın başlığı
Adli Tıp raporları papatya falı gibi                    
Hürriyet gazetesinden

AB - TC
Kim kimi istemiyor?

Türkiye AB’ye girmek için geçmişte çok çalıştı.
Bu günlerde ise bu çalışma yavaşladı. Neredeyse durdu.
AB’deki Türkiye vatandaşları bunu üzülerek belirtiyor.
Türkiye’nin AB’den sanki vazgeçmiş gibi görüntü vermesi de Türkiye’yi bu toplulukta görmek istemeyenleri sevindiriyor.
Durum Fransa’nın ve Almanya’nın ekmeğine yağ sürüyor.
Bu durumdan, durgunluktan çıkmak için, AB’den sorumlu bakana, Egemen Bağış’a çok iş düşüyor. Oysa o rehavet içindeymiş gibi görüntü veriyor. Belki de hükümetin AB konusundaki durgunluğu onu da etkiliyor.
Bakın, AB icra organı komisyon, Türkler aleyhine yeni bir karar aldı.
AB’ye dahil bütün ülkelere değil, Almanya ve Danimarka’ya giden ve ancak, bazı hizmetleri gören Türk kamyon şoförlerinin vizesiz geçebileceğine karar verdi. Yani, komisyon, Adalet Divanı’nın kararına sınırlama getirdi.
Şimdi bu aleyhimizdeki kararın üzerine Türkiye’nin, daha doğrusu Egemen Bağış’ın siyasi ve hukuki imkânları kullanarak gitmesi gerekmez mi? Oysa o seyrediyor.

İMTİYAZ
Plakalar kimlerin?

Tek imtiyazlı meslek olarak galiba “taksicilik” kaldı. Her isteyen taksi plakası alamıyor. İstanbul’da sınırlama var. Bu yüzden plakaların satış fiyatı 500 bin liraya kadar çıktı.
Gerçek “taksici esnafı” da kalmadı. Plakalar birkaç kişide toplandı, çoğu plakayı kiraya veriyor.
Şimdi İstanbul’da faaliyet gösteren 18 bin taksinin her yıl belediyeye ödediği ruhsat harcının da önümüzdeki yıldan itibaren alınmayacağı duyuruldu.
Yani taksi sahipleri 6.5 milyon TL daha kazandı.
Kimsenin kazancında gözümüz yok. Ama taksilere ve araçları kullananlara da itina edilse ya... Yok.
Taksi deyince trafik, trafik deyince belediyenin yeni bir teşebbüsü de gündeme geliyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi otopark sorununa çare bularak trafiği rahatlatacakmış.
Bunu NTV’deki bir programda söylediler.
Oysa çare ancak araçlar otoparklara girmeye mecbur edilerek bulunabilir.
Levent’te bugün 2 tane katlı otopark var.
Ama araçlar çoğu zaman o otoparka girmek yerine, o otoparkların yanındaki yollarda ve kaldırımlarda park ediyor.
Yayalara geçit yok.
Trafik memurları ve belediye zabıtaları, ne sebeple bilinmez, bunları seyrediyor.
Bu seyre çare bulamadıkça, yani araçlar otoparka girmeye mecbur edilmedikçe sorun çözümlenemez.