Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BBCnin araştırmasına göre, Türklerin yüzde 82si ABDye karşı.Washington bu sonucu da bahane ederek şimdiye kadar rastlamadığımız bir şekilde Türkiyeyi yaylım ateşe tuttu. Bu dikenli çizgiyi şöyle bir izleyelim...Savunma Bakanı Rumsfeld, atışa 1 Mart tezkeresinin reddini eleştirerek başladı ve "Irakta Sünni direnişin sorumlusu Türkiyedir" dedi.Crossman, "Türkiyedeki ABD aleyhtarlığından duyduğu kaygıyı" dile getirdi.Dışişleri Bakanı Rice, "Türkiye ile hâlâ dostuz" derken "hâlâ" kelimesini herhalde boşuna kullanmadı.ABDnin Türkiyeye karşı Kuzey Irakta yığınak yaptığı gibi bir haber belki de 50 yıldır ilk kez duyuldu.Bunlar yetmezmiş gibi Wall Street Journaldaki bir yazıda Türkiyeye "hasta adam" denilerek hakaretler yağdırıldı.Ve en ağır noktayı ABD Savunma Bakan Yardımcısı Feith koydu: "Türk kamuoyunun değerini takdir etmediği ilişki gerçek anlamda sürdürülemez."* * * TÜRKİYE ABDnin dostluğundan 50 yılda çok şey kazandı. Bu doğrudur. Ama ABD de Türkiye gibi bir müttefike sahip olmanın yararını hep gördü.1 Mart tezkeresinin reddi büyük hatadır. Ama ABDnin bu durumu kan davasına dönüştürüp, ilelebet Türkiyeden bunun acısını çıkarma arzusu da aynı derecede hatadır. ABD bu hatadan dönmelidir.Türkiyenin adına "kırmızı çizgi" dediği en duyarlı konular ABD tarafından inatla yok sayıldı. Türkiye aleyhine gelişen olaylara daima yeşil ışık yakıldı.Bu sakat tutum sürdükçe Türk halkının ABD karşıtlığını hiçbir Türk hükümetinin engellemesi mümkün olamaz.* * * BAŞBAKAN Erdoğanın Iraktaki olaylar ve seçimler konusundaki bazı acele sarf edilmiş sözleri Washingtona sempatik gelmemiş olabilir. Ama aynı Erdoğan geçen gün Gaziantepte "ABD ile ilişkiler stratejik ortaklık noktasında olumlu bir şekilde devam ediyor" diyerek yarattığı yanlış izlenimi düzeltmiş, Washingtonun dostluğuna verdiği önemi belirtmiş olmuyor muydu? Erdoğan bunu Brükselde de tekrarladı.* * * TÜRKİYE, Washingtonla işbirliğine "Olmasa da olur" diyemez.Ama ABDnin sanki bunu söyletmek için elinden geleni yapıyormuş görüntüsü vermesi de savunulamaz.ABD-Türkiye ilişkilerinin özlenen düzeye yeniden kavuşması iki ülkenin de, bölgenin de yararınadır.Ankara her şeye rağmen bunun için çalışmalı. WASHINGTON Türkiyedeki ABD aleyhtarlığından şikâyetçi. "Adriyatiken Çin Seddine", güzel bir sözdü. Unutuldu. l Orta Asya Türk devletlerine abilik hayal oldu. l Kafkaslarda etkinliğimiz başlamadan bitti. l Londradaki "Ortadoğu Barış Konferansı"na Ankara çağrılmadı. l Barzani ve Talabaniye Bağdatı ve yanında promosyon olarak da Kerkükü hediye ettik. Başbakan Erdoğanın kulakları çınlasın. Türkiye nereye?.. TARTIŞMA Ülkemize özgü tartışma konuları var. Örneğin "üniversite affı"na karşı olmanın mantığını anlamak güç. "Aftan yararlanacaklar arasında türbanlılar da olacak." Ama kurallar değişmediğine göre türbanlılar da affedilecek diye affa karşı çıkmanın anlamı var mı? Üstelik onlar da bizim çocuklarımız.Nüfus kâğıtlarında bir zamanlar mezhepler de yer alırdı, kaldırıldı. İyi de oldu. Din hanesinin kaldırılması da, farklı dinden olanlara farklı gözle bakılmasını önleyeceği için yararlı olacaktır.Adı ne olursa olsun, okullardaki din dersleri kaldırılmamalı. Olsa olsa bunların temel bilgiler verilecek ilk üç sınıftan sonrasının seçimlik hale dönüştürülmesi düşünülmeli. Din dersi Avrupada da var.Cemevleri Türkiyede serbestçe açılabiliyor. Bunların "ibadethane" olarak devlet tarafından kabulünde ısrarlı olmak pişmiş aşa su katmak sayılabilir. Artık Alevilik konusuna devamlı saat ayıran TVmiz bile var. Bunlar büyük gelişme sayılır.Bu kanalın bu haftaki programına gelen sorulardan biri cevapsız kaldı. "Hazreti Ali ibadetini camide namaz kılarak mı, cemevinde semahla mı yerine getirirdi?" Cevabı hâlâ merakla bekleyenler var. Af, din dersi, Alevilik ADLİYE İÇİN İstanbuldaki adliye binaları kadar, yaptığı işe yakışmayan mekânlar az bulunur.Geçen gün tanıklık için Sultanahmet adliyesindeydim. Orası diğer bazı adliye binalarına göre "saray" sayılır. Ama örneğin bir de Zuhuratbabada Bakırköy adliyesi var ki, hurdacılar çarşısı onun yanında iç açıcı kalır. Şu kadar yıl sonra staj yapıp "avukatlık ruhsatnamesi" aldığım için adliyelerin perişan halini görmüş oldum.Adliye Bakanı Cemil Çiçek, "İstanbuldaki adliye binaları sorununu bu yıl çözüme kavuşturacağız" diyor.İnanması güç ama, inşallah diyelim.Aslında İstanbulda bölgelere göre dört adliye binası bulunmalı. Mahkemeler bu dört merkezde toplanmalı. Duruşma salonları standart olmalı, saygı uyandırmalı.Bu arada Sultanahmet adliyesi turistik otel yapımı için elden çıkarılabilir. Onun yüksek getirisi de yeni bina yapımında işe yarayabilir. dheper@milliyet.com.tr Çok geç oldu