Kürt sorunu. Açılım. Çözüm.
Tekrar ediyoruz. Bunlar ne anlama geliyor? “Açın da anlayalım”, diyenler haksız mı?
Önce şunu belirtelim, Kürt kökenliler ile Kürtçüleri ayırmak lazım.
72 milyonun içinde Kürt kökenliler gibi diğer kökenlerden gelenler de vardır ve bu 72 milyon kaynaşmış, Türk üst kimliğinde birleşen büyük bir devlet oluşmuştur. İşte şimdi dış ve iç düşmanlar bu 72 milyonluk büyük gücü parçalamak istiyorlar. Bunun içinde en mühim, en elverişli yol etnik farklılıkları, dinsel ve mezhepsel farklılıkları tahrik etmek, kullanmaktır.
Şimdi Türkiye için yapılan budur. Kürt Kökenlileri tahrik etmek ve büyük, güçlü Türkiye’yi iç işleriyle uğraşır hale getirmek, zayıflatmaktır.
Bu oyuna halkımızın çok büyük kısmı gelmeyecektir. Bazı yöneticiler, siyasiler oy ve iktidar hesabıyla, bazı sözde aydınlarımız da çeşitli menfaatler için bu oyunda rol alsalar da.
* * *
Evet, başa dönelim ve soralım. “Kürt sorunu” nedir? Açsanıza, bu üst başlığın altını doldursanıza.
Ayrı bir devlet mi? İki bölgeli ve iki toplumlu bir devlet mi? Anayasa’da, kurucu iki toplum olduğunu belirtmek mi?
İki resmi dil mi? Ne, ne? “Kürt sorunu” diyenler, bunu korkmadan, çekinmeden cevaplamalı, açıklamalı.
Cumhurbaşkanı da olsa sıradan bir vatandaş da olsa cevaplamalı, “Kürt sorunu” ne ifade ediyor?
Yoksa maksat alıştıra alıştıra bölücülük mü?
* * *
“Biz 72 milyon kardeşiz” dedik. Bu palavra değil. Bu entegrasyondur.
Yıllardır etnik kimliğe dayanan PKK terörü var, gencecik çocuklarımız öldürülüyor ama buna rağmen bütün büyük şehirlerimizde entegrasyon var, kardeşçe yaşanıyor.
Güneydoğu’ya bu ülke vatandaşlarından alınan verginin çoğu akıtılıyor. Kimse çıt çıkarmıyor.
Güneydoğulu işadamlarının çoğu batıda yatırımı tercih etse de ses çıkaran yok.
Güneydoğu’da ben gördüm, şehirler çok güzel, düzgün, yani yaşanılabilir halde. Ben genç olsam oralarda yerleşebilirdim. İnsanların kanı sıcak. İstanbul’dakilerden farkı yok.
Onlar bu ülkede cumhurbaşkanı, milletvekili, başbakan, bakan olabiliyorlar. Zaten aksi düşünülemez. Bazı isyanlar sebebiyle kısıtlanan bir kısım özgürlüklerde de yumuşama oldu. Bölge halkı uzun süredir istediği gibi hareket ediyor, dil, yayın kısıtlaması yok.
“Kürdistan’ın sınırlarını belirledik” diyen DTP’li milletvekillerine rağmen.
Çocukları açlık grevi eylemine zorlayan DTP’ye rağmen.
“Bu anayasa Türktür” diyen DTP milletvekili Emine Ayna’ya rağmen.
* * *
Kürt kökenliler bilmeli ki, Barzani’ye, Talabani’ye, PKK ve DTP’ye rağmen onlar 72 milyonun içindedir ve bu 72 milyon kardeştir.
Bu bütünlüğü artık kimse bozamayacaktır.
HER YANI KORKU SARDI
Korku her yanı sardı. Hapistekilere baktıkça korkmamak mümkün mü?
Bakın, 5.5 ay sonra serbest bırakıldı diye sevinen var. Ben korkunun her yanı sardığını yalnız bundan anlıyor değilim. Şu veya bu sebeple bir araya gelindiğinde “Yerin kulağı var” diye sıradan eleştiriden bile uzak durulmasından anlıyorum.
Ne günlere kaldık, değil mi?
PKK GİBİ
Karayılan hep aynı
“Amacımız, Kürtlerin eşit ve özgür yaşamasıdır.
Şimdi silah bırakırsak her şey çok daha beter olur bizim açımızdan.
PKK, 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla silahlı mücadele başlatmamış olsaydı, büyük ihtimalle biterdi Kürtler.
Kürt sorunu bizden sorulur, bu sorun çözülecekse ancak bizimle çözülür.
PKK’nın üstüne gelmek, PKK’yı dışlamak, Kürt sorununda çözümsüzlüğe oynamaktır.
PKK bitmez, hem doğa hem kitleye dayanır.
Bakın, biz artık demokratik özerk Kürdistan diyoruz.
Silah bırakılsın demenin bir anlamı yok, önce oturalım, konuşalım.”
Bu sözler Karayılan’ın.
Ben Hasan Cemal’in röportajından aldım.
Bu sözlerde yeni bir şey var mı?
Bence yok.
PKK “eski hamam eski tas”.
Yani, meydan okumaya devam.
“Kuvvet haktır” diyenlerin haklı olduğunu burada görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti kuvvetliyse Karayılan susar, kuvvetsizse konuşur.
Bana göre Ankara en kuvvetsiz günlerini yaşıyor.
Nasıl olmasın ki, bakın, askerlerin en büyüğü yıllardır telefonlarının dinlendiğini ve Kandil’i almanın hayal olduğunu açıklıyor, güçsüzlüğü adeta itiraf ediyor.
Hadise dansöz mü?
Hadise’yi ilk gördüğümüzde hanıma, “Bu kız dereceye girer” dedim.
Ama o zaman üstünde bu giysi yoktu. Şimdi finale dansöz elbisesi gibi bir giysiyle giriyor. Bu kırmızı elbise ona yakışmamış. Şişman da gösteriyor. Kot çok iyiydi, onu olduğu gibi, yani genç ve diri gösteriyordu.
Bu dansöz elbisesi nereden çıktı, kim çıkardı?..
Haftanın başlığı
Rakamlar iyi ama, koşullar kötü.
Sabah’tan bir ekonomi haberi