Yarım asırdır Milliyet etkin, saygın, dürüst ve güvenilir bir gazetedir.
Medyadaki çürümüşlük ortamı düne oranla bugün ona duyulan ihtiyacı daha da artırmıştır.
Bazı medya patronlarının yurtdışına çıkışlarının bile mahkeme kararlarıyla yasaklandığı bu etik çöküş ortamında "iyi ki Milliyet var" demek önemli güvencelerden biridir.
AKP hükümeti bugün güvenoyu alıyor ve Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem "yükselme dönemi" olabilir mi?
Farklı sistemlere göre 3 Kasım’ın sonuçları da farklı olabilirdi.
En azından başka partiler de Meclis’e girebilir, AKP 363 sandalyelik büyük bir zaferin sahibi olmayabilirdi.
Belki demokrasinin zaafı da burada, seçilen sisteme, kabul edilen Seçim Kanunu’na göre milli iradenin sonucu farklı olabiliyor.
Demokrasiye; "hatalarına rağmen" mevcudun en iyisi denilmesi de bu durumdan doğuyor.
Öyleyse, seçim kanunları öyle olmalı ki, demokrasinin zaafları en aza insin, "temsilde adalet, yönetimde istikrar" da sağlanabilsin.
3 Kasım seçimleri sonucunda temsilde adalet sağlanamadı. Ya istikrar da sağlanamazsa...
***
MHP iktidar ortağı olduğunda merak edilen, hırçın bir yapıya sahip tabanın bu hırçınlığı sürdürüp sürdürmeyeceği idi.
MHP bu konuda olumlu sınav verdi.
Bugün iktidardaki AKP için de benzer endişeler var.
MNP, MSP, RP ekolünden gelen AKP "cicim ayları" geçince o ekolün tepki alan çizgisine yakın bir yol izlemeye kalkışır mı?
Türkiye’nin gerçekleri ile, AKP tabanının özlemleri arasındaki yüksek gerilim, fay kırılımlarına yol açar mı?
Ya böylece istikrar da kaybedilirse...
***
BU endişeleri silmek AKP’nin üst düzey yöneticilerinin göreviyken, bu takım bu konuda pek de olumlu tablo çizmiyor.
Özellikle Bülent Arınç’ın bazı şeyleri "inadına" yapma içgüdüsü...
Bazı AKP’li bakan ve yöneticilerin gizli yapılması münasip olan dini görevlerini Hilton’un salonlarında sergileme hevesi...
İmam hatip liselilerin hatırına meslek okulları mezunlarını üniversitelere sokma atağı...
Milletvekili dokunulmazlığı konusundaki tornistan...
AKP’ye göre bir anayasa yapma aceleciliği...
İktidarın kısacık bir süreye sıkıştırdığı bu "potölar istikrarı daha doğmadan sabote etme sonucuna hizmet etmiyor mu?
Oysa bilinen o ki istikrar iktidarların işini kolaylaştırır o nedenle de iktidarlar mesele çıkartmaz. Problemleri yaratan muhalefettir.
***
TÜRKİYE’nin, 70 milyonun beklentisi istikrar ve kalkınma.
"Takunyalı Biraderleröden Turgut Özal iktidara geldikten sonra nasıl yeniliğin, değişimin yolunu açtıysa, kendilerine "muhafazakar demokrat" diyen AKP’liler neden aynı kararlılığı gösterip, uzlaşma ve istikrar içinde kalkınmayı sağlamasınlar.
Bunu iyi niyetle beklemek, herhalde saflık sayılmaz.
HATIRLATMA
Tayyip Erdoğan’ı bugünlere kim taşıdı?.. Zülfü Livaneli!..
1994’teki İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde genel kanı İlhan Kesici ile Tayyip Erdoğan’ın başa güreşecekleri yolundaydı.
Oysa Nurettin Sözen’i geride bırakarak sosyal demokratların adayı olan Zülfü Livaneli, İlhan Kesici’nin bir kısım oyunu alınca Tayyip Erdoğan az farkla seçimi kazandı. Ve belki de Cumhurbaşkanlığı’na kadar gideceği bir yolculuğa Erdoğan, Livaneli’nin yardımıyla (!) başlamış oldu. Kime niyet, kime kısmet
ANLAYANA
Anlamak mümkün değil... "Kamusal alan"ın tarifi, körün fili tarifine döndü.
Üstelik bu tarifleri yapanlar körler değil "açıkgözöler...
Olan yerine, olmasını istediklerini tarif ediyorlar.
ÖNERİ
İstanbul Üniversitesi’nin Beyazıt Meydanı’na bakan o saatli kapısını gidin görün...
Yeşili, ağacı, çiçeği, oturma sıraları, taşları, tuğlaları, tüm etrafı adeta dökülüyor.
İstanbul’a, üniversiteye, tarihe yakışan onarım daha fazla geciktirilemez.
Üniversitelerin içiyle uğraşırken dışını görmüyoruz!..
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025