Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nereden nereye geldik, değil mi? Baydemir’in talepleri için diyorum.
Baydemir sıradan Kürt kökenli bir kişi değil, Diyarbakır Belediye Başkanı ve “hayalindeki istikbalin” bölge “cumhurbaşkanı!”
Ve o Baydemir’i BDP’de, “projemizi dillendirdi” diye destekliyor.
İnsanın soracağı geliyor; nerede bizim her akşam TV’lerde konuşan ve Kürtçülüğü desteklemeyi “aydın”lık, “entelektüel”lik zanneden bazı ukalalarımız, nerede?
Onlar “tehlike yok” diye diye Türkiye’yi bugüne getirdiler. Acaba şimdi ne diyorlar? Yoksa, cevap verme zorunda kalanların “haksız olduğunu” bağırmak için zaman mı kolluyorlar?..
Onların birçoğunun dünyadan, yani günlük söylemlerden haberi yok. Çünkü TV’leri geceleri izlelemiyorlar, başka işleri var! Bunu onların yanlış bilgi vermelerinden de anlıyoruz.
* * *
Baydemir bazı bölücülerin isteklerini açıkça ortaya koydu. “Güneydoğu’ya özerklik” verilsin, yani... Bölgesel parlamento olsun ve bölgede Kürt bayrağı dalgalansın istedi.
Baydemir bunun sonunun ayrı bir “Kürt devleti” ve Kuzey Irak’la birleşip “Büyük Kürdistan” olduğunu şimdilik söylemiyor.
Bir süre önce “özerkliği”, yani “bölgesel parlamento” ve “ayrı bir Kürt bayrağını” ağzına almayıp, zihninden geçirdiği gibi...
* * *
Baydemir bir de sıkılmadan, haddini aşıyor.
Ve kendisine hiç de iyi gözle bakmayan Karadenizi “Doğu Karadeniz”, “Orta Karadeniz” diye ikiye bölüp, onlara da Kürdistan özerkliği benzeri bir özerklik lütfediyor!..
Baydemir herhalde şu sözü bilmiyor? “kendi muhtacı himmet bir dede, nerde kaldı ki gayrıya himet ede.”
Acaba bu söz senin için mi söylenmişti? Ne dersin Baydemir?
* * *
Biz yine bildiğimizi tekrar edelim.
Bu devlet bölünemez.
Tek bayrak, tek resmi dil, tek milli marş, devam edecek.
Kürt kökenlilerde, bu topraklardaki, yani 773 bin kilometre karede yaşayan farklı kökenlerdekiler gibi “kardeş”tir. Laf olsun diye kardeş değil. Hakiki kardeştir.
Bu kardeşliği ne PKK, ne BDP, ne de Baydemir ve bazı Kürtçülük, bölücülük yapan aydın geçinenlerimiz bozamaz. Dış ve iç tahrikçiler hiç bozamaz.
* * *
Ama bu ayrılıkçılar, mesafe de alıyor. Bunu da inkâr edemeyiz.
“Söylense ne olur, silah yok ya” dedikçe bu söylemler çoğaldı ve Kürt kökenlilerin bir kısmını da bölücü yaptı.
Buna da AKP ve Başbakan Erdoğan yanlış politikalarıyla yol açıyor. Bunu da görmezden gelmemeliyiz.
Biz hâlâ “açılım”dan “kardeşlik”ten sözederken, bahsederken Baydemir gibiler ve BDP, kendini bile aştı ve özerkliğe, ayrı bayrağa kadar geldi.
Tekrar edelim, bundan sonrası yurdun tam bölünmesidir, parçalanmasıdır.
Onların isteği budur.
Ve yurdun çeşitli yörelerindeki Türk-Kürt çatışmaları bu konuşmaların sonucudur. Bu konuşmalar Türk asıllıları tahrik etmiştir. Baydemir gibiler bu çatışmalara yol açmıştır.
Çatışma çıksın, yayılsın böylece bölünme gerçekleşsin istiyorlar.
Erdoğan bu gelişmelerden Başbakan olarak sorumlu olduğunu unutmamalı.

Haberin Devamı

BAKAN ZAYIF
Türkiye kaynıyor. Halk çatışıyor. İç savaş eşiğine geldik. İstenen bölünme.
Ama İçişleri Bakanı bu halkın çatıştığı yerlerden birini ziyaret edip şunları söylüyor. “Şoförler kavga etti, bir grup amigo da halkı provoke etti”
Atalay, “Kavgaya karışanların alkolü olduğunu” da iddia ediyor.
Tahrik varsa, Bakan bunu açık seçik söylemeli. Karnından konuşmamalı.
Bu kafayla Türkiye normale dönemez. Olaylar önlenemez, bugün her ülkede İçişleri Bakanlığı mevkii önemlidir, Türkiye’de ise çok önemlidir.
Bakın, Diyarbakır Belediye Başkanı, pervasız konuşabiliyor, başkalarını tahrik ediyor, bu pervasız tutumuyla bir bakıma adeta İçişleri Bakanı’nı takmadığını gösteriyor. Değil mi?

Haberin Devamı

Kazıkçılar kim, hâlâ bekliyoruz
Sucukta domuz, at, eşek. Biberde zehir. Yoğurdun 27 çeşidinde hayvan kemiğinden yapılan jelatin.
155 bitkisel üründe kansorajen madde.
Ballar sahte veya katkılı... Pekmezler, pekmez değil. Kuruyemiş zararlı, tuzun iyodu yetersiz.
Yağlar yağ değil, başka bir şey.
Bunu Tarım Bakanlığı’nın, günler önce yaptırdığı, 22 bin gıda ürünü tahlilinden anlıyoruz. Bakanlığı geç de olsa çabası sebebiyle tebrik ederiz, ama haber bu kadarla kalmamalı.
Bu firmaların isimlerinin bir liste halinde, tek tek açıklanmasını ve bu firmalara ve üreticilere verilecek en ağır cezaları hâlâ bekliyoruz. Daha bu konuda net açıklama yapılmadı. Hiçbir bahane bu isteğimizi gölgeleyemez, geciktiremez. Bu kazıkçı firmaların yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı.

Haberin Devamı

YAŞ’ta kriz
Asker, AKP savaşı

Bu yıl ki Yüksek Askeri Şûra’ya (YAŞ) Balyoz Soruşturması karıştı. Daha doğrusu karıştırıldı ve kriz doğdu. Bu arada Hasan Iğsız Paşa’nın emekli edilmesi ve Kara Kuvvetleri Komutanı yapılmaması da gündeme geldi.
Iğsız Paşa hakkındaki iddialar eskiydi. Peki niye o zaman bir şey yapılmamıştı da intikam için YAŞ mı beklenmişti?
Peki bu da sorulmaz mı?
Balyoz konusu yıllardır vardı. Tam YAŞ öncesi içlerinde terfi de bekleyen 11’i general 102 subay hakkında yakalama emri çıkartılması ordu üstünde AKP’nin siyasi baskısı tasviye niyeti sayılmaz mı?
Bunun adı skandal değil mi?
Peki başa dönelim ve soralım; kriz niye?
Bundan sonraki YAŞ’larda da kısa bir süre önce de bazı generaller, yüksek rütbeli subaylar hakkında dava açılır ve önleri kesilirse, bu yol olur.
İşte kriz budur.
Bunlar dün öğleden sonraya kadar söylenen ve yapılan yorumlardı.
Dün öğle saat 12’de açıklanması beklenen YAŞ kararları ilk defa zamanında açıklanmadı, bu da askerlerle hükümet arasında pazarlıkların sürdüğünü gösteriyordu.
Ama dün akşam saat 21.00’da Çankaya imzayı attı. Bu imzada Hasan Iğsız paşanın Kara Kuvvetleri’ne atanmadığı ve 11 generalin de terfilerinin yapılmadığı anlaşıldı.
Şimdilik Erdoğan kazanmıştı ama kriz sürüyordu.

TÜRKİYE
Dörde bölündü...

Ben 46 yıllık gazeteciyim. Hem de hep Milliyet’te.
İki yüksek tahsil diplomam var. Hem de İstanbul Üniversitesi’nden.
Ben İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Hem de Aksaray’da, yani halkın içinde.
Askerliğimi İstanbul’da yaptım. Hem de Amerika’nın atom üssünde.
Yıllardır İstanbul Üniversitesi’nde gençlerin arasındayım, onlara deneyimlerimi anlatıyorum, yani ders veriyorum, tartışıyorum. Ve onların görüşlerinden istifade ediyorum.
Yani yaşantım istesem de istemesem de hep olayların içinde geçti, geçiyor.
Ama ben hayatım boyunca bugünkü gibi bölünmüşlük görmedim..
Türkiye’deki 73 milyon kişi kesin olarak 4’e bölündü.
“Türk-Kürt” ve “askere saygılı-asker karşıtı”.
Bu bölünmeyi 87 yıl sonra AKP ve onun başkanı Tayyip Erdoğan becerdi! Tarihe geçti...
Bu bölünme Türkiye için kanser etkisinde.
Hastanın doktoru Erdoğan olsa yüreğimiz yanmayacak, ama Erdoğan’ın doktor olmadığını, olamayacağını herkes biliyor.Yazık.