Gazeteci okuldan mı yetişir, usta - çıraklıktan mı?
Yıllar önce bu tartışılırdı.
Ama bu tartışmanın pek de değeri kalmadı.
Artık biliniyor ki okul, yani eğitim, yüksek eğitim şart, ama pratik de yapmak gerekir, yani usta - çırak münasebeti de yaşanmalı.
Ben yıllar önce Abdi Bey (Abdi İpekçi) tarafından Milliyet'e getirildiğim gün yazı işleri masasının etrafında, yazı işlerinin fiili hakimi Turhan Abi'ye (Turhan Aytul - Deli) rastladım. Şöyle gözlüklerinin üzerinden, gözlerini aça aça sordu;
"nereden geldin?""Üniversiteden", deyince;
"çok enteresan, çok enteresan!.." diye müstehzi bir şekilde dudak bükmüştü...
O günler geçti; lise mezunları, sonra üniversite mezunları, hatta iki fakülte bitirenler, bir dil bilenler, iki dil bilenler ve master, doktora yapanlar.
Hem medyada teknoloji olağanüstü hızla ilerledi, hem de çalışan insan kalitesi yükseldi.
Konfederasyonla federasyonu karıştıranların bulunduğu bir bilgi eğitim düzeyli yapıdan, bugün en eğitimli, bilgili, görgülü, cesur kadrolara sahip bir medya dünyasına vardık, hem de kısa sayılacak bir sürede.
Bu medyada devrimdir.
Belki de pek farkında olmadığımız, bir sessiz devrim.
* * *
AYDIN Bey (Aydın Doğan) eğitime önem veren bir kişi.
Türkiye'nin dört yanında yaptırdığı okullar meydanda.
Onun mesleki eğitime verdiği önemi de biliyoruz.
Aydın Bey,
"İyi yetişmiş insan gücü, sadece kurumlar için değil ülkeler için de en büyük zenginliktir.Gazeteciler artık mesleğin evrensel kurallarının yanı sıra teknolojik açıdan da çok donanımlı olmak zorundalar" diyor.
Bu düşüncelerle geçen yıl
"Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi"nin açılışı yapılmıştı.
Hafta sonu da Aydın Bey Türkiye çapında önemli bir girişime imzasını attı.
Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde faaliyete geçecek olan
"Aydın Doğan İletişim Enstitüsü"nün bir bakıma temel atma töreni de sayılabilecek olan tanıtımı yapıldı.
Enstitü, milyonlarca dolar harcanarak, önümüzdeki öğretim yılına yetiştirilecek ve öğretime geçilecek.
Burada, lisans eğitimi almış, iyi yabancı dil bilen üniversite mezunlarına lisansüstü eğitim, yani master ve doktora eğitimi verilerek medyaya kaliteli eleman yetiştirilecek.
Enstitüde; hizmet içi eğitim ve sürekli eğitim faaliyetleri ve programlarıyla, medya çalışanlarına yeni bilgiler ve gelişmeler aktarılacak, akademik ortamda onların ufukları genişletilerek, kendilerini yenilemelerine imkan sağlanacak.
Medya ve iletişim alanlarında özgün ve bağımsız araştırmalar yapılarak, Türkiye'nin sorunlarına bilimsel bir bakış açısı getirirken, uluslararası araştırmalara da katkıda bulunulacak.
* * *
"HUKUK"la beraber
"gazetecilik enstitüsü"nde de okudum, mezun oldum. O sürede Abdi İpekçi, Ecvet Güresin ve Cevat Fehmi Başkut'un asistanlığını yaptım. Milliyet'te çalıştım. 10 - 15 yıl çeşitli meslek dersleri verdim.
Yani; teoriyle pratiği yıllarca bir arada yaşadım.
Ne mesleğimiz için üniversite eğitiminin gerekliliğini inkar edebilirim, ne de ustalarımın gerekliliğini.
Ama yüksek eğitim ilk öncelik. O yoksa, yalnız
"usta - çırak" deneyimiyle bu mesleğin çağdaş ölçülerde icra edilemeyeceğini artık kabul etmek gerekiyor.
Bu açıdan, Aydın Bey'in Boğaziçi Üniversitesi'yle başlattığı atılımın örnek olmasını, yayılmasını dilemek gerekiyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr