Oktar Babuna olayı, "Uygun ilik bulunmazsa bir genç beyin cerrahımız 15 gün sonra ölecek" diye başladı.
Sonra büyük bir gayret ve katılımla vatandaşlar uygun ilik bulunması için kan vermeye koştu.
Yalnız bu kanlar için üniversitede yeterli laboratuvar yoktu.
Kanlar yurtdışına yollanmaya başlandı.
Kan bağışına paralel olarak bir yandan da para bağışları başladı.
Amaç genişledi; Oktar Babuna'yı kurtarmayı aştı, bir ilik bankası kurma aşamasına geldi.
Tüm bu olayları kapsayan zaman kesiti içinde, Türkiye'de ilk kez bu derece büyük bir sivil örgütlenme başarısı gösterildi. Devletin, Cumhurbaşkanı dahil tüm organlarının da bu çalışmaya destekleri çeşitli şekillerde açıklandı. Olay bir bakıma resmi kimliğini de İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı'ndan aldı.
* * *
ŞİMDİ kamuoyu, bu olayın lehinde ve aleyhinde olanlar, diye ikiye ayrıldı.
Yolsuzluk tartışmalarını bir yana bırakalım. İşin genel çizgisine bakalım. Anlaması güç olan daha çok bu konunun uzmanı bazı profesörlerin tutumu değil mi?
Bugüne kadar Türkiye'de ilik bankası kurma teşebbüsüne geçmemiş, bu konudaki bir sivil girişimi başlatmamış bazı profesörler, olayı tüm boyutlarıyla adeta tu kaka ilan ediyorlar.
Son tartışma geçen akşam TV'de Dr. Stress'teydi. Katılanları başka programlarda da izlemiş, dinlemiştik.
Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Yücel Tangün "İlik bankasına karşı değilim, ama böyle kurulmasına karşıyım" diyor.
Öyleyse bugüne kadar neden kurmadınız?
Üstelik bir bakıma bu işin sorumluluğunu da üstlenmiş sayılabilecek biri olduğunuz halde.
Lösemeli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu'nun verdiği bilgiler de tatmin edici olmaktan uzaktı. Hele Gedikoğlu'nun, yılların hocası Cevat Babuna'nın, bu işten anlamayacağını ima etmeye çalıştığı "Ben de kadın doğumdan anlamam" benzetmesinin hiç de ince bir tarafı yoktu. Yakışıksızdı.
Belki de yıllarca asıl yapılması gerekenleri ihmal etmenin, yapmamanın verdiği suçluluk kompleksinin dışa vuruşuydu.
* * *
PEK çok ülkede ilik bankası var. Bizde yalnız kardeşten kardeşe veya aile içinde nakil yapılabiliyor. Dışarıdan imkansız. Çünkü banka kurulmamış.
Üstelik kan toplansa laboratuvar yetersiz. Hasta için yatak yetersiz. Personel yetersiz. Tahlillerden yanlış sonuçlar bile çıkartılıyor. TV'de onun da örneği verildi. Bunların sorumluları ise demagoji yapıyorlar.
"Löseminin öncelikli hastalık olmadığını" söylüyorlar. Hastalığın önceliklisi, öncelikli olmayanı olur mu? Sizin için, sizin uzmanlık alanınıza girenler öncelikli sayılacak. Başka uzman için de onun uzmanlık alanına giren. Ve insanımızın hastalıklardan ölüm oranları böylece düşürülecek.
* * *
OKTAR Babuna kampanyasının şüpheli noktaları varsa onları görevliler mutlaka açığa çıkartmalı. Suçlular varsa cezalandırılmalı.
Ama o açığa çıkmadan önce daha önemli bir şey ortaya çıktı.
Vatandaşın sağlığının ellerine emanet edildiği bazı ismi büyük yetkili ve görevlilerin ihmallerinin de affedilmez noktalara vardığı...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr