Bayram geldi geçti, demeyin. Bakın göz açıp kapayana kadar, "Yenisi geldi" diyeceğiz.
Bu bayram 9 gündü, yani "Bayramlar turizm bahanesi oldu diyenler" tam anlamıyla tatil neymiş gördüler.
Bu 9 günde gazetelerimizde, bazı yazarlarımızın yokluğunu da hissettik.
Bazı TV'lerde ana haberleri okuyanların her zamanki yerlerinde olmaması da bizi üzdü.
Onlarla 9 gün bir araya gelemedik, boşuna bekledik, buluşamadık...
* * *
Eskiden "Bayram" gazetesi vardı. Bayram günleri, Gazeteciler Cemiyeti'nin bu gazetesi çıkar, diğer gazetelerde çalışanlarda tatil yapardı. Sonra, "Sabah" gazetesinin o zamanki sahibi Dinç Bilgin ananeyi bozdu. Bir bayramda Sabah'ı çıkardı. Diğer gazeteler de mecburen buna uydu. Gazete çalışanlarının tatili de böylece tarihe karıştı. Ama Dinç Bey, bunun tadını sonuna kadar çıkartamadı.
Gazetesinden de oldu.
Hapse de girdi.
Şimdi herhalde süresiz tatil yapıyor!..
* * *
Bana göre bu bayrama bir fotoğraf damgasını vurdu. Fotoğraf birçok gazetede vardı.
"Bir küçük çocuk, kesilen hayvanlara, kana arkasını dönmüş, havaya bakıyordu..."
Bu resim, kan gölüne dönen Boğaz kıyısına tanıklık eden fotoğrafları da geride bırakan bir Kurban Bayramı(!) sembolüydü.
* * *
Hayvanlara yapılan eziyet de bu bayram zirveye çıktı.
Diri diri, tek ayağından asılıp, can havliyle çırpınan sığırlar.
Kan gölüne dönen sokaklar. Mezbahaya dönen yol kenarları, bahçeler, parklar...
İyi ki, iki bin beş yüz kasap orasını burasını kesti, hastanelik oldu. Yoksa onlar da acemiliklerini bu zavallı hayvanlarda gidereceklerdi.
* * *
Bayramda trafik kazaları eski bayramlara nazaran azalmadı, arttı.
Bayram boyunca 160 kişi trafik kazalarında öldü.
900 kişi de yaralandı.
Bu neyi gösteriyor, üzerinde durmak lazım.
Önüne gelene ehliyet mi veriliyor?
Yol güvenliği mi yok?
Yollarda trafikçilerin sayısı mı yetersiz?
* * *
Bu bayramın en ilginç olayı, şimdiye kadar rastlanmamış bir "sabotaj serisi" oldu.
8 camimiz ateşe verildi; bunlardan 5’inin bir günde, yani aynı gün kundaklandığı anlaşıldı.
Yangınlar dün de devam etti.
Bu kundakçılar kimler?
Dinleri birbirine düşürmek mi istiyorlar?
Belki de bu bayramın en önemli sorusu bu.
* * *
Yeni bayramlara, sıhhatle, birlikle...
BAŞLIKLARDA VELİ KÜÇÜK
Bazı gazetelerde başlıklar:
Veli Küçük: Devletten komplo beklemezdim
Veli Küçük: Hepsi sanal
Diğer bazı gazeteler:
Veli Küçük çaprazda dağıldı
Zor sorular Veli Küçük'ü susturdu
Hangisi doğru?
Ermeniler ve imzacılar
Ankara, Erivan'a destek elini uzatıyor.
Kardeş Türküler ve Sayad Nova müzik grubu, Erivan'da verdikleri ilk konserde, Ermenileri Anadolu ezgileriyle buluşturdu.
Ermeniler, Anadolu ezgilerini coşkuyla karşıladı.
Bu iyi ama... Öğreniyoruz ki aynı Ermeniler, Eurovision yarışmasına yine de "soykırım şarkısı"sıyla gidiyorlar.
"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" değil mi?
Ermeniler lehine (Türkiye aleyhine) imza toplayanların kulakları çınlasın...
KATLİAM
Savcı yok muydu?
Tatil, gazetecilerin değildir.
Doktorların değildir.
Tatil, nöbetçi savcı ve emniyet güçlerinin değildir.
Misaller çoğaltılabilir.
Peki,"O kişilerin suçu ne ki, herkes tatil yaparken onlar çalışacaklar?" diyeceksiniz.
Ben de, "Mesleğin gereğidir, isteyen o mesleği seçmez" diye cevap vereceğim.
72 milyon ancak böyle rahat eder, tatil yapabilir.
Gazeteciler, vatandaşın her sabah görmeye alıştığı gazeteyi hazırlayacaklardır.
Hastane ve doktorlar hazırdır, kalp krizi endişesi bile vatandaşı tatil coşkusundan mahrum etmeyecektir.
Vatandaşın güvendiği emniyet güçleri, savcılar görev başındadır. Öyleyse vatandaş tatilin tadını çıkarabilir.
Peki, bu bayram tatilinde de böyle mi oldu?
Hayır.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Ama bu istisna da yenir yutulur gibi değildi.
Bir genç, anne baba ve ağabeyini baltayla parçaladı.
Hem de Küçükçekmece'de.
Hem de komşular tarafından duyulan münakaşalar, bağırış çağırışlar arasında.
Peki, komşular ne yaptı?
Polise haber verdi.
Gelen polis eve girmek için savcıdan izin istedi. Ama izin alınamadı.
Eğer polis o anda savcıdan izin alıp eve girebilseydi yaralılar hastaneye kaldırılacak, belki de kurtulma şansı doğacaktı.
İzin alınamayınca, bu şans da kaybedildi ve baltayla parçalanan anne, baba ve ağabey öldü.
Gazeteler "Savcıdan izin alınamadı" diyor da niye izin alınamadığını yazmıyor.
İnşallah savcı o anda görevi başındadır. Ve izin alınamama nedeni, savcının yokluğu değildir.
ŞIK DEĞİL
Bizim First Lady
Esma Esad, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eşi, yani o da bir First Lady. Müslüman bir ülkenin, Suriye'nin Fist Lady'si. Ama o Esma Esad 2008'in en iyi giyinen First Lady'si seçildi. Hem de Fransızların Elle dergisi tarafından.
İkinci sıraya Amerika'nın çiçeği burnunda First Lady'si Michelle Obama yerleşti. Listenin üçüncü sırasını ise hamile kalarak tüm dikkatleri üzerine çeken Fransa Adalet Bakanı Rachida Dati aldı.
Peki, bizim First Lady'miz nerede? O da genç ve güzel.
Ama örtünmekten güzelliği görünmüyor. Sanki tüm Müslüman First Lady'ler onun kadar örtünüyormuş gibi. Çankaya’ya kendisi yakışıyor ama giysisi, hayır. Şık değil...