Doğan Heper
ÜLKE uzlaşmazlıktan çekiyor.
Önce, siyasi parti liderleri arasındaki uzlaşmazlık.
Adeta onlar için hiç
"asgari müşterek" yok. Olmadı.
Her konu kavga sebebi...
Birinin ak dediğine diğeri kara demeye mecbur...
55. hükümet için Yılmaz, Ecevit, Baykal ve Cindoruk'un uzlaşması tarihi bir mucize.
Bu mucize Türkiye'de tansiyonu düşürdü, gerginliği azalttı.
Ama bundan rahatsızlık duyanlar var.
Bir kısmını her akşam TV'lerde ve her gün diğer platformlarda izliyorsunuz.
Hır çıksın diye tahrikin bin çeşidini deniyorlar.
Suret - i haktan görünüp ateşe körükle gidiyorlar.
Bunlar hadi neyse.
Ama Çiller de aynı yolu izleyince insan hayret ediyor.
DYP lideri, olayların Türkiye'yi getirdiği noktadan ders alamamışa benziyor...
Yeni hükümetin kurulduğu günden beri DYP lideri öyle bir eleştiri bombardımanına başladı ki eleştiri denen şeyin kıymeti, etkisi kalmadı.
Tarafsız insanlar tabii ki 55. hükümeti de yeri gelince eleştirecekler.
Tarafsızlığın ve ülke yararının gereği bu.
Ama bu eleştiri hükümet daha güvenoyu bile almadan en insafsız şekilde başlarsa ve bunu Türkiye'yi bu noktaya getiren Çiller yaparsa bu eleştirilere haklıdır, demek mümkün müdür?
* * *
İNSANIN aklına şu da geliyor:
Çiller,
"en iyi savunma hücumdur", taktiği mi uyguluyor?
İktidardan düşeli daha birkaç gün oldu, bakın ne skandallar su yüzüne çıkmaya başladı.
Çiller iktidarında devlet içinde casusluk birimlerinin kurulduğu, çalıştırıldığı bile açığa çıktı.
İçişleri Bakanlığı'na bağlı bir birimin Genelkurmay'ı, askerleri gözetlediği anlaşıldı.
Tek başına bu olay bile Çiller'i siyasetten edebilir.
Telaş bundan mı?
Bu tip skandalların çorap söküğü gibi arkasının geleceğinden mi?
* * *
TÜM yolsuzluklar, skandallar, şikayet konusu konular olmamış gibi Sayın Çiller:
"1960 yılında rahmetli Menderes hangi yanlışların kurbanı olduysa ben de aynı yanlışların kurbanı oldum" diyor.
Çiller böylece kendisini rahmetli Adnan Menderes'e benzetiyor.
Menderes mahkum olsa da, asılsa da Türk tarihinde önemli yeri olan, saygın yeri olan bir siyaset adamıdır, bir döneme damgasını vurmuştur.
Türkiye'de demokrasinin, liberal ekonominin ilk tuğlalarının örülmesinde onun da alın teri vardır.
Görgü, deneyim, hitabet, politik kabiliyet, başarı, yeni ufuklar açma, vizyon, karizma, halkı kapsama ve kavrama bakımından Çiller'in Menderes'le ne benzerliği olabilir ki?..
Menderes, Çiller gibi tesadüfen, vitrini güzelleştirmek amacıyla politikaya sokulmadı ki...
* * *
TÜRKİYE'de herkes uzlaşma ve barış döneminin açılmasını arzuluyor.
Her gün seçim varmış gibi tartışma, didişme ve kavganın bir yana bırakılmasını istiyor.
Türkiye'nin enerjisi eğitime, sağlığa, bilime, ticarete, üretime, zenginleşmeye harcanmalı.
Bunu sağlayacak olanlarsa liderler. Oysa kavgayı teşvik eden, kavgayı sürdüren de onlar.
Bu tenakuz ortadan kaldırılmalı.
Çiller aleyhinde yazmak bile insanı üzüyor. Yeni bir hükümet kurulmuş, artık onun faaliyetlerini izleyip doğrularını belirtip, yanlışlarını eleştirmeliyiz. Ama Çiller buna bile izin vermiyor.
Hala her gün gündemi işgal ediyor. Hem de fuzuli laflarla.
Hem de Türkiye'yi felaketin eşiğine kendisinin getirdiğini unutarak. Skandalların kendi ürünü olduğunu anımsamayarak.
* * *
ÇİLLER kendisini Menderes'e benzetince, bugün benzeri kalmayan o dönemin bazı politikacıları da aklımıza geldi.
İsmet İnönü, Adnan Menderes, Celal Bayar, Ethem Menderes, Kasım Gülek, Turhan Feyzioğlu, Samet Ağaoğlu, Fatin Rüştü Zorlu, Tevfik İleri, Nihat Erim, Kemal Satır, Fethi Çelikbaş, İlhami Sancar, Hıfzı Oğuz Bekata, Turan Güneş, Sıtkı Yırcalı gibi...
Bugün bu takımın benzeri var mı ki Menderes'in eşiti olsun?
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr